1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Trump Grönland ve Panama Kanalı'nı neden istiyor?

Burak Ünveren | David Ehl
9 Ocak 2025

ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump, Panama Kanalı ve Danimarka toprağı Grönland'a göz dikti. Her iki bölgede de askeri güç kullanma ihtimalinin mevcut olduğunu söyleyen Trump, ayrıca Kanada'yı da istiyor.

https://p.dw.com/p/4ox8o
Grönland'a iniş yapan Trump uçağının görünümü, arka planda Nuuk
Donald Trump'ın oğlu Donald Trump Jr.'ın Trump ailesine ait özel uçağı, buzlarla kaplı Grönland'ın başkenti Nuuk'a böyle iniş yaptıFotoğraf: Emila Stach/Ritzau Scanpix/IMAGO

Trump nerelere göz dikti?

Uluslararası toplum, yayılmacılık fikrinin çoktan tarihe karıştığına inanırken ABD'nin seçilmiş başkanı Donald Trump dünya haritasını yeniden çizmek istediğini kanıtlar nitelikte olan düşüncelerini birer birer dile getirmeye devam ediyor. Trump, son dönemde giderek sıklaşan biçimde farklı ülkelerin egemenliği altında olan bölgeleri ABD topraklarına katma niyetinde olduğu fikrini beyan ediyor.

Söz konusu bölgelerin başında, Danimarka'ya bağlı olan Grönland geliyor. Dünyanın en büyük adası olan Grönland'ı diğerlerinden farklı kılan özellik, Trump'ın buraya ilgisini uzun yıllardır dile getirerek bu konudaki kararlılığını kanıtlamış olması. Trump, 2017-2021 yılları arasındaki ilk başkanlık döneminde Grönland'ı satın alarak ABD'ye katmak istediğini söylemiş ve tepkileri üzerine çekmişti. Trump 2019 yılında adayı satın almak istediğini beyan ettiğinde Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen bu talebi geri çevirmiş, Trump ise buna tepki olarak Danimarka'ya ziyaretini iptal etmişti.

Son günlerde Grönland ilgisini yeniden gündeme getiren Trump'a Kopenhag'tan yeniden "Grönland satılık değildir" tepkisi geldi.

Ancak Grönland, Trump'ın ABD'ye katmak istediği tek toprak parçası değil. Panama Kanalı'nın kontrolünü Panama'nın elinden almak isteyen Trump, Meksika Körfezi'nin adını ise "Amerika Körfezi" olarak değiştirmek istiyor. Trump ayrıca Kanada'yı 51'inci eyalet olarak ABD’ye katma düşüncesini dahi dile getirdi.

Donald Trump basın toplantısında konuşurken, arkasında ABD bayrağı
ABD Başkanlığı görevini devralmasına günler kalan Donald Trump, yayılmacı fikirlerini dile getirmekten çekinmiyorFotoğraf: Evan Vucci/AP/picture alliance

Grönland neden bu kadar önemli?

Kar ve buzla kaplı muhteşem doğası, dağları, tundrası ve hayvanlarıyla turistlere sıra dışı bir deneyim sunan Grönland, gelecek yıllarda yalnızca güzel Instagram fotoğraflarının paylaşıldığı bir belde olmaktan çıkıp küresel siyasetin ana gündem maddelerinden biri hâline gelmeye aday.

Grönland, ABD'nin 20 Ocak'ta ikinci kez göreve başlayacak olan yeni başkanı Donald Trump'ın büyük stratejik önem atfettiği bir bölge. Yaklaşık 56 bin Grönlandlı'ya koruma vadeden Trump'ın adaya olan ilgisinin ardında adanın taşıdığı jeopolitik ve ekonomik önem yatıyor.

Grönland, yeraltı kaynakları son derece zengin olan bir bölge. Öte yandan iklim değişikliği nedeniyle buzulların eridiği ve dünyanın giderek ısındığı bir çağda, Çin ve Rusya gibi süper güçlerin, Grönland'ın da yer aldığı Kuzey Kutup Dairesi (Arktika) ve Güney Kutup Dairesi (Antarktika) gibi soğuk bölgelere olan stratejik ilgisi de giderek artıyor. ABD, kendisine bağlı eyaletlerinden olan Alaska sayesinde Arktik bölgesinde doğal bir ekonomik ve siyasi aktör konumunda. Öte yandan ABD, 1951 yılından bu yana Grönland'ın kuzeybatısında bir hava üssüne sahip.

Peki Grönland ne istiyor?

Grönland parlamentosunda milletvekili olan Aaja Chemnitz, Trump'ın planlarına tepkisini şu sözlerle dile getirdi:

"Ben Trump'ın ülkemizi ilhak edip imparatorluğunu genişlettiği vahşi rüyalarındaki bir satranç piyonu olmak istemiyorum."

Danimarka'ya bağlı özerk bir bölge olan Grönland'ın 1979 yılında yapılan referandumdan bu yana kendi parlamentosu bulunuyor. Kendi kendini yöneten konumda olan Grönland'ın dış ve güvenlik politikaları ise Kopenhag tarafından belirleniyor.

Ancak adada Danimarka'dan bağımsızlık talep eden siyasi gruplar da mevcut. Bunlardan biri de bağımsızlık taraftarı olduğu bilinen Grönland Başbakanı Mute Egede. Yeni yıl mesajında yeniden Danimarka'dan bağımsızlık çağrısında bulunan Egede, "Grönland'ın bağımsız bir devlet olmasının çerçevesini çizme çalışmaları hâlihazırda başlamıştır. Ülkemiz için bir sonraki adımı atmanın zamanı gelmiştir. Dünyadaki diğer ülkeler gibi, iş birliğinin önünde bulunan, kolonyal dönemin kalıntıları olarak betimleyebileceğimiz engelleri kaldırmak için çalışmamız ve yola devam etmemiz gerekiyor" diye konuştu. Nisan ayında parlamento seçimlerinin yapılacağı özerk adada, bağımsızlık taraftarları, sandıktan güç kazanarak çıkmayı umuyor.

Bağımsızlık düşüncesinin şekillenmesinde, 18'inci yüzyılda Danimarka ve Norveç tarafından kolonileştirilen Grönlandlıların, kolonyal efendilerinin geçmişte işlediği suçlarla giderek daha fazla yüzleşmesi de önemli bir rol oynuyor. Örneğin İkinci Dünya Savaşı'nın ardından Grönlandlı kadınların doğum kontrolüne zorlanması ve çocukların ailelerinin rızası olmaksızın Danimarka'ya kaçırılması, yerlilerin kollektif hafızasında hâlâ yerini koruyor.

Grönland'ın Ilulissat bölgesindeki buzdağları
İklim değişikliğinin etkilerinin giderek daha hissedilir hâle geldiği ortamda, Grönland gibi soğuk bölgelere stratejik ilgi de artıyor. Fotoğrafta, Grönland'ın Ilulissat bölgesindeki buzdağları görülüyorFotoğraf: Ulrik Pedersen/NurPhoto/picture alliance

Şu ana kadar hangi adımlar atıldı?

Trump'ın kendisi gibi iş adamı olan oğlu Donald Trump Jr.'ın Salı günü Grönland'a gerçekleştirdiği "özel ziyaret" dikkatleri üzerine çekti. Başkent Nuuk'a iniş yapmasının ardından Grönland devlet televizyonuna verdiği demeçte ziyaretinin meşruiyetini savunan Trump Jr., "Buraya biz yalnızca turist olarak geldik" dedi ve babasının selamlarını getirdiğini de sözlerine ekledi.

Ziyareti sırasında bir restoranda bir grup Grönlandlı ile de bir araya gelip sohbet eden Trump Jr., Grönlandlılarla doğrudan konuşması için telefonla babasını da aradı. Seçilmiş Başkan Trump, adanın yerlilerine "Size iyi muamele ediyoruz. Bunu biliyorsunuz. Kendinize iyi bakın" dedi. Oğul Trump, Grönlandlılara babasının seçim kampanyasının sembolü hâline gelen kırmızı "MAGA şapkası" dağıttı. Trump destekçilerinin vazgeçilmez aksesuarlarından olan şapkanın üzerinde, "Make America great again", yani Türkçesiyle "Amerika'yı yeniden muhteşem yap" yazıyor. Oğlu Grönland'a uçmadan hemen önce Trump, MAGA şapkası takan bir adamın, Grönland'ı satın alarak kendilerini Danimarka'nın "kolonyal hakimiyetinden" kurtarma çağrısında bulunduğu bir video da paylaştı.

Reuters haber ajansı, Trump Jr.'ın bir günlük ziyaretinin nedeninin bir podcast için video kaydetme planları olduğunu bildirdi. Grönland hükümeti tarafından yapılan açıklamada, Trump'ın ziyaretinin resmi bir ziyaret olmadığı ve Grönland siyasi temsilcilerinin kendisiyle bir araya gelmediği belirtildi. Grönland Dışişleri Bakanlığı temsilcisi Mininnguaq Kleist ise ajansa verdiği demeçte, Trump'ın adada 4 ila 5 saat vakit geçirdiğini aktararak "Programının içeriğiyle ilgili olarak bize bilgi verilmedi" dedi.

Öte yandan Danimarka medyasında Grönland Başbakanı Egede'nin Danimarka Kralı Frederik ile görüşmesini son anda iptal ettiğine dair haberler yer aldı. Egede'nin görüşmeyi neden iptal ettiğine dair resmi bir açıklama ise yapılmadı. Instagram hesabı babasına destek niteliğinde olan siyasi mesajlarla dolu olan Trump Jr.'ın ziyaretini, baba Trump'ın siyasi ajandasından bağımsız düşünmek imkansız.

Oğlu Grönland'ı ziyaret ettiği sırada Trump, Salı günü kişisel konutu Mar-a-Lago'da düzenlediği basın toplantısında, bir gazetecinin Grönland'da gerekirse askeri güç veya ekonomik baskı kullanıp kullanmayacağı sorusuna "Hayır. Bunu garanti edemem" diyerek yanıt verdi. "Grönland'a milli güvenliğimiz için ihtiyacımız var" diyen Trump, şu sözleri sarf etti:

"Dürbüne ihtiyacınız yok. Dışarı baktığınızda her yerde Çin ve Rus gemileri görüyorsunuz. Buna izin vermeyeceğiz. Danimarka'nın adayı kontrol etme hakkı olup olmadığı dahi belirsiz. (Referandum olduğu takdirde) Grönland halkı ya bağımsızlığı ya ABD'ye katılmayı seçer. Eğer bunu yaparlarsa Danimarka'ya çok yüksek seviyede gümrük uygulamaya başlarım."

MAGA şapkası takan iki Grönlandlı
Donald Trump Jr.'ı karşılamaya "MAGA" şapkası takan Grönlandlılar da geldiFotoğraf: Email Stach/Ritzau Scanpix/AFP/Getty Images

Panama Kanalı neden önemli?

Trump'ın atıfta bulunduğu gemilerin geçtiği bölgelerden bir diğeri ise Panama Kanalı.

Aralık ayında Panama devletinin Amerikan gemilerine "fahiş" gümrükler uyguladığını ve böylece iki ülke arasındaki Torrijos-Carter anlaşmalarını ihlal ettiğini savunan Trump, ABD'nin kanalın kontrolünü yeniden üstlenmesi gerektiği görüşünü dile getirdi. Kanalda Çin askerlerinin mevcut olduğunu öne süren Trump, kanalın "yanlış ellere düştüğünü" savundu. Panama Devlet Başkanı Jose Raul Mulino ise ABD'ye adil olmayan bir gümrük uygulandığı iddiasını geri çevirdi ve kanalın "bölünemez egemenliğinin" bir parçası olduğunu söyledi. Trump'ın Çin'le ilgili iddiasının da gerçeği yansıtmadığını söyleyen Mulino, "Panama Kanalı'nda hiçbir şekilde Çin müdahalesi veya katılımı veya bunun gibi başka bir şey yoktur" dedi.

Atlantik ve Pasifik okyanuslarını birleştiren kanal olan Panama Kanalı, deniz yolcularını Güney Amerika çevresinde yaklaşık 13 bin kilometre yolculuk etmekten kurtarma özelliği taşıyor. 82 kilometre uzunluğunda olan Panama Kanalı, bağımsız bir Orta ve Güney Amerika ülkesi olan Panama'nın tam ortasından geçiyor. 2024 yılının ilk üç çeyreğinde, kanaldan 423 tonluk gıda, maden kaynağı ve fabrika ürünü taşıyan yaklaşık 10 bin gemi geçti. Kanalın en önemli müşterisi olmayı sürdüren ABD, her yıl kanaldan geçen kargonun dörtte üçlük kısmı için gümrük ödüyor. Kanalın ikinci en büyük müşterisi ise Çin.

Trump'ın "Çin askerleri" iddiası gerçeği yansıtmasa da merkezi Çin'e bağlı özel idari bölge Hong Kong'da bulunan CK Hutchison Holdings'in kanalın girişlerindeki iki limanı işlettiği, doğru. Bazı uzmanlar, söz konusu durumun ABD için rekabet ve güvenlik endişelerini artırdığına dikkat çekiyor. Çin'in dünyanın çeşitli bölgelerindeki limanlarda etkisini giderek artırması Batı'da endişe yaratıyor.

Panama Kanalı'nın kuşbakışı görünümü
Trump, ABD'nin inşa ettiği Panama Kanalı üzerindeki kontrol hakkının kendilerinde olduğu görüşünü savunuyorFotoğraf: Mauricio Valenzuela/picture alliance

Panama Kanalı kimin?

Trump'ın argümanlarından biri de kanalın "aslında" ABD’ye ait olması. Bu argüman, tarihsel açıdan kısmen doğru.

Küresel tedarik zincirlerinin en önemli halkalarından biri olan kanalın inşa edilme fikri, 1530'lu yıllarda bölgeyi kolonileştiren İspanyollar arasında ortaya çıktı. Planları somutlaştıran ilk anlaşma, 1878 yılında, o dönemde Panama'nın yönetimini elinde bulunduran Kolombiya devleti ile Fransa arasında ortaya çıktı. Fransız mühendislerin kanalı inşa etmesini öngören anlaşma, hayata geçirilemedi. 1903 yılında ABD, kanalın inşası için Kolombiya'dan haklarını feragat etmesini istedi. Kolombiya, bu talebi reddetti. Bunun üzerine ABD, 3 Kasım 1903'te Panama'nın bağımsızlığını tanıdı. Bundan üç gün sonra, Panama'nın Washington'daki büyükelçisi, ABD'ye kanalı inşa etme ve işletme haklarını veren bir anlaşmayı imzaladı. Afrikalı-Panamalı ve Karayipli işçilerin çalıştırıldığı ve 5 bini aşkın işçinin öldüğü inşa sürecinin ardından kanal 1914'te hizmet vermeye başladı.

1956 yılındaki Süveyş Kanalı krizini takip eden dönemde, Panama-ABD ilişkilerinde bir kötüleşme yaşandı ve 1977 yılında ABD Başkanı Jimmy Carter, Panama'nın cunta lideri Omar Torrijos ile bir anlaşma imzalayarak kanalın tam kontrolünü Panama'ya bıraktı. Söz konusu anlaşma, 1999 yılında yürürlüğe girdi. Kanal bugün Panama için en önemli gelir kaynağı olma özelliğini taşıyor.

Kanada Trump'a nasıl tepki verdi?

Amerikan topraklarını kuzey yönünde de genişletmek isteyen Trump, kuzey komşusu Kanada'nın da ABD'ye katılabileceği yönünde son haftalarda görüş bildiriyor.

Trump, "O yapay olarak çizilmiş çizgiden kurtuluyorsunuz, ortaya çıkanın neye benzediğine bakıyorsunuz... Bu milli güvenliğimiz açısından çok daha iyi olur. Kanada ve ABD... Bu gerçekten iyi bir şey olur" ifadelerini kullandı. Trump, ortak sınırlarındaki güvenlik önlemlerini artırma yönünde adım atmadıkları takdirde Kanada'ya yüksek bir gümrük vergisi uygulama tehdidinde de bulundu.

Donald Trump ve Justin Trudeau
Görevden ayrılmak üzere olan Justin Trudeau ile göreve kısa süre sonra geri dönecek olan Donald Trump, 4 Aralık 2019'da İngiltere'nin Watford kentinde düzenlenen NATO zirvesinde böyle sohbet etmiştiFotoğraf: Sean Kilpatrick/The Canadian Press/empics/picture alliance

Grönland ve Panama Kanalı'nın aksine, Kanada'yı topraklarına katmak için askeri güç kullanmayacağını ifade eden Trump, "Çok küçük bir orduları var. Bizim ordumuza bağımlılar. Sorun değil, biliyorsunuz, bunun bedelini ödemeliler. Bu hiç adil değil" sözlerini sarf etti.

Trump'ın Kanada'yı ABD'ye katmak için gerekirse ekonomik baskı kullanacağı yönündeki sözlerini eleştiren Kanada'nın istifa eden Başbakanı Justin Trudeau, böyle bir şeyin "asla ve katıyen" gerçekleşmeyeceğini söyledi. ABD gümrük uygulamaya başladığı takdirde buna misillemeyle karşılık vereceklerini dile getiren Trudeau, "Her iki ülkedeki çalışanlar ve topluluklar, birbirlerinin en büyük ticaret ve güvenlik ortağı olmaktan büyük fayda sağlamaktadır" diye konuştu.

Siyasi bir kriz içerisinde bulunan Kanada'da Trudeau, Pazartesi günü istifa ettiğini açıklamıştı. Trudeau, partisi yeni bir lider seçene kadar görevde kalacak.

Hukuki olarak Birleşik Krallık'a bağlı bir anayasal monarşi ve aynı zamanda parlamenter bir demokrasi olan Kanada, iç ve dış politikasını kendisi belirleyen bir ülke. İki Kuzey Amerika ülkesi olan Kanada ile ABD arasındaki sınır, dünyadaki en uzun kara sınırı olma özelliğini taşıyor. Ayrıca Kanada'nın kuzey toprakları, Grönland ile yakın komşu.

Trump bu mesajları neden veriyor?

Çalışmalarını Köln Üniversitesi'nde sürdüren siyaset bilimi profesörü Thomas Jäger, Alman haber kanalı NTV’ye verdiği demeçte Trump'ın taşıdığı olası motivasyonla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:

"Trump'ın, ABD topraklarını genişleten başkanlar geleneğine dahil olmak istediği düşünülebilir. ABD 19'uncu yüzyılda Batı yönünde yayıldı, sonra Alaska satın alındı. Trump, toprakları genişletmenin, onu gerçekten de büyük bir başkan yapacağına inanıyor olabilir."

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?

DW Mitarbeiter l Burak Ünveren, DW-Journalist
Burak Ünveren Türk dış politikası, Türkiye-Almanya ilişkileri konularında yazar, editör.