1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Ortadoğu'da barış çıkmazı

Hempelmann, Ute 16 Ocak 2008

ABD Başkanı George Bush'un barış girişimi, Alman Die Zeit gazetesi vakfının Hamburg'da düzenlediği konferansın da konusuydu. Konferansta AB'nin oynayabileceği rol de tartışıldı.

https://p.dw.com/p/CqQe
ABD Başkanı Bush, Ortadoğu'da barış anlaşmasının bu yıl imzalanmasını istiyor.
ABD Başkanı Bush, Ortadoğu'da barış anlaşmasının bu yıl imzalanmasını istiyor.Fotoğraf: AP
ABD Başkanı George Bush’un Ortadoğu barış süreciyle ilgili belirlediği hedefler konferans katılımcılarını tatmin etmedi. Almanya eski Dışişleri Bakanı Joschka Fischer de Bush’un hedeflerine şüpheyle yaklaşanlardan. Fischer, Bush'un girişimini gerçekçi bulmadığını söyledi:

Fischer: Bush'un beklentileri gerçekçi değil.
Fischer: Bush'un beklentileri gerçekçi değil.Fotoğraf: AP
“Annapolis sürecinin önemli bir süreç olduğunu düşünüyorum. Ama Başkan Bush’un beklentilerinin gerçekçi olduğuna inanmıyorum. Sürecin devam etmesi önemli ve bu, Başkan Bush’un düşündüğünden daha uzun zaman alacak. Bu noktada Avrupalılar’ın önemli bir rol oynayabileceğini düşünüyorum.”

Siyasi istikrarsızlık en önemli engel

Filistin lideri Mahmud Abbas ve İsrail Başbakanı Ehud Olmert, barış müzakerelerine hazır görünüyor. Son kamuoyu yoklamaları İsrail ve Filsitin halklarında çoğunluğun da bu sürece destek verdiğini gösteriyor. Ancak konferans katılımcıları, Filistin bölgelerindeki siyasi istikrarsızlığın, alınacak kararları uygulamaya geçirmede en önemli engel olduğuna inanıyor.

'Çözüm ABD'den gelmeyecek'

İsrail’in eski Almanya Büyükelçisi Avi Primor, bu sorunu ne Abbas ne de Olmert’in çözebileceğini belirterek, bunun iki devletin barış içinde bir arada yaşaması umutlarını baltaladığını belirtiyor:

“Çözüm ABD’den gelmeyecektir. Buna bir alternatif olmalı ve bu alternatif sadece Avrupa Birliği olabilir. AB, Ortadoğu’da barışın kendi çıkarına olduğunu söylüyor. O zaman bir şeyler yapmalı ve bir uluslararası ordu oluşturmalı. Sadece Avrupalı askerlerden oluşan bir ordu değil, ama çekirdeği ve yönetimi Avrupalı olmalı. Ancak o zaman inanılırlığı olabilir ve bu ordu İsrail işgal gücünün yerine geçebilir.”

Olmert, Bush ve Abbas Annapolis zirvesinde...
Olmert, Bush ve Abbas Annapolis zirvesinde...Fotoğraf: AP
Primor, gelecekle ilgili bu senaryosunda yalnız değil. Diğer gözlemciler de Ehud Olmert ve Mahmud Abbas’ın barış süreci için tüm çabalarına rağmen, kararları uygulamaya geçirebilecek güce sahip olmadığına inanıyor.

Oslo barış sürecinin kurucularından olan Tel Aviv’deki Perez Barış Merkezi’nin Genel Müdürü Ron Pundak şunları söylüyor:

“Bir sonraki adım nihai statüyle ilgili temel konularda gerçek bir diyalog kurmaktır. Temel konular, sınırların belirlenmesi, Kudüs’ün statüsü, Filistinli mültecileri Yahudi yerleşimleri, güvenlik, su ve ekonomi. İki taraf da nereye gidildiğini bilmeli. Bu bilindiğinde o zaman her bir konuda özel müzakereler başlatıp boşlukları doldurabiliriz.”

Filistin'in elitleri yetiştiriliyor

Barış siyasi düzlemde rayına oturana kadar geçen sürede yapılabilecek en iyi şey ise eğitim. Kudüs’teki düşünce kuruluşu Filistin Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Akademik Grubu’nda geleceğin Filistinli eliti yetiştiriliyor. Grubun Başkanı Medi Abdül Hadi, çalışmalarının önemini şöyle dile getiriyor:

“Genç Filistinli diplomatların eğitimi, pratik kazandırılması, sivil toplum, iktidar, uluslar arası ilişkiler gibi konularda bilgi ve beceri kazandırılması, çalışmalarımızın bir bölümünü oluşturuyor.”

Şu an İsrail’de özel bir üniversite yöneten İsrail’in eski Almanya Büyükelçisi Avi Primor, bu yıl İsrailli, Filistinli ve Ürdünlü öğrencilere modern teknoloji yardımıyla ortak dersler vermeyi planladıklarını söylüyor:

“Öğrencileri fiziksel olarak bir araya getirmemiz mümkün değil. Bu, Ortadoğu’da o kadar kolay değil. Ama doçentler üç merkez arasında gidip gelecek. Bir merkezde ders verdiğinde, diğer merkezlerdeki öğrenciler dersi video konferans yoluyla takip edecek. Sonunda ise öğrencileri, tamamlayıcı kurslar almaları için Avrupa’ya getirmek istiyoruz. Tarafsız bir üniversite himayesinde bir araya gelmeye hazırlar. Bu şekilde İsrailliler ve Araplar arasında köprü kurabiliriz.”