1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kıbrıs sorununu ancak Kıbrıslılar çözebilir

Peter Philipp/Deutsche Welle4 Eylül 2008

Kıbrıs sorunun çözümü için müzakerelerin yeniden başlatılması olumlu yankı buldu. DW editörü Peter Philipp analizinde, bu kez müzakere sürecini Kıbrıs'taki tarafların başlatmış olmasının önemine dikkat çekiyor.

https://p.dw.com/p/FBGD
DW baş yorumcusu Peter Philipp.
DW baş yorumcusu Peter Philipp.

Türk lider Mehmet Ali Talat ile Rum lider Dimitris Hristofyas’ın başlattıkları yeni müzakere süreci dikkatleri Akdeniz’in en büyük adası olan Kıbrıs’a çevirdi. Müzakere sürecinin nasıl sonuçlanacağı merakla bekleniyor. Ya Kıbrıs halkı yeni bir hayal kırıklığını daha göğüslemek zorunda kalacak ya da yeni bir barış anlaşmasıyla uluslararası gündemin en çetin sorunlarından biri geride bırakılacak.

Uzun soluklu bir süreç...

İyi niyet cesaret verici ancak tek başına yeterli değil. Onyıllardır süren sorunun çözümü için Kıbrıs’taki Türk ve Rum toplumlarının liderleri iyi niyetlerini görüşmelere başlayarak ispat etmeye çalışıyor. Ancak buluşma daha çok sembolik bir eylemdi ve gelecekteki görüşmeler ancak haftada bir yapılacak. Bu, uzun soluklu bir sürecin habercisi.

Bununla birlikte cesaret verici olan Kıbrıslı Türk ve Rumların bu müzakereleri kendi yönetimlerinde yürütüyor oluşu. Birleşmiş Milletler, Lefkoşa’da denetim altında tuttuğu havalimanında sadece görüşmelere evsahipliği yapıyor. Müzakere sürecinin başlamış olmasını memnuniyetle karşılayan Avrupa Birliği de iki taraf arasında uzlaşı sağlanmadığı sürece yapılabileceklerin çok sınırlı olduğunun farkında. Tıpkı daha önce sonuçsuz kalan birçok girişim gibi.

Kuzey Kıbrıs'a kapsamlı özerklik

Her ne kadar Rum Cumhurbaşkanı Dimitris Hristofyas ve Türk muhatabı Mehmet Ali Talat, genel süreç konusunda sevindirici bir şekilde yakınlaşmış olsalar da, bu sürecin de başarısızlıkla sonuçlanma ihtimali var. Genel süreç konusundaki mutabakata, tarihin otuz ya da daha fazla yıl geriye çevrilemeyeceğinin farkında olunması dahil. Ayrıca, kurulmasından kısa bir süre sonra gerçekçi olmadığı ortaya çıkan, üniter bir Kıbrıs Cumhuriyeti de bir hayal olmayı sürdürüyor. Türkler Kıbrıs’ta hep azınlık olmuştur ve çoğunluğun sahip olduğu yetkileri talep edemezler. Bununla birlikte Türklerin hakları, büyük ölçüde özerk olan bir Kuzey Kıbrıs’ta korunabilir. Tıpkı Rumların yaşadığı güney gibi zayıf bir merkezi yönetime bağlı olabilirler.

Ancak bu mutabakatı bazı detaylar tehlikeye sokabilir. Rumlar, 40 bin Türk askeri ile 1974 yılından itibaren Türkiye’den adaya giderek yerleşen 100 bin göçmenin Kıbrıs’tan ayrılmasını istiyor. Bu talebe itiraz eden Türkler, Rumlar'ın kuzeye dönmesine ancak istisnai durumlarda izin vermek istiyor. Bu gelişmeler 48 yılın acısının tazmin edilmesini isteyen her iki tarafın taleplerini tehlikeye sokabilir.

Kıbrıs sorunu azınlıklarla başa çıkabilmek konusunda önemli bir ders niteliğinde. Bu sorun, etnik ve dini hakların siyaseten ifade bulmasını içeriyor. Bu sorunla ilgili Irak ve eski Yugoslavya gibi dünyanın her tarafında örnekler mevcut. Dahası Kıbrıs, her ne kadar acı verirse versin, siyasetin gerekleri ve uzlaşma için bireysel duygularla başa çıkarak misilleme ve intikam odaklı hareket etmekten vazgeçmek için de önemli bir ders özelliği taşıyor.

'Dış müdahaleler Kıbrıs'a çözüm getirmedi'

Ve nihayetinde Kıbrıs, dış etkilerin yol açabileceklerine ilişkin de çok önemli bir ders niteliğinde: İngilizler adadaki Türklerle Rumlar arasında nefreti körükledi, Yunanlılar Kıbrıs’ı avucunun içine alabileceğini düşündü ve Türkler istila ve işgal ile yanıt verdi.

Birçok konunun danışılmadığı Kıbrıslılar araç olarak kullanıldı. Bu nedenle kendi çabalarıyla sorunu çözmeye girişmeleri iyi.