Özlem Zengin’in sözleri nasıl yankı buldu?
22 Şubat 2021AKP Grup Başkanvekili ve Tokat Milletvekili Özlem Zengin’in kadınları hedef alan söylemleri sürüyor.
Geçen hafta çıplak arama konusunda yaptığı açıklamayla tepki toplayan Zengin, bu kez de katıldığı bir televizyon programında, cezaevine giren annelere ilişkin "Bu insanlar talimatla artık bebek sahibi oluyorlar, bebekli kadınlar cezaevinde var demek için" ifadelerini kullandı.
Zengin'in sözleri muhalafet partileri ve kadın hakları savunucuları tarafından tepkiyle karşılandı.
"Amaç hukuktan vazgeçildiğini gizlemek"
DW Türkçe’ye konuşan Eşitlik İçin Kadın Platformu‘ndan (EŞİK) Avukat Selin Nakıpoğlu, "Cezaevindeki kadınlardan bunlar diye bahsedip güç zehirlenmesi yaşayan, işaret parmağını sallayınca tüm sözlerinin kabul göreceğini düşünenler bu kez de cezaevine gireceğini bile bile talimatla kadınların hamile kaldığını söylemekten de geri durmamışlar" diyor.
Zengin’in, geçen hafta çıplak arama iddialarına verdiği yanıtı hatırlatan Nakıpoğlu, çıplak aramanın bir işkence olduğunu, bu konuda herhangi bir zaman aşımının işlemediğini belirtiyor.
Özlem Zengin, Meclis’te yaptığı konuşmada, çıplak aramadan rahatsız olan „onurlu, ahlaklı bir kadının" bunu beyan etmek için bir sene beklemeyeceğini dile getirmişti.
Çıplak aramanın bir baskı bahanesi olamayacağını ancak son yıllarda sistematik bir eril şiddet uygulaması olarak kullanıldığını ifade eden Nakıpoğlu, konunun hukuk ve adaletle ilgili olduğunu vurguluyor. Nakıpoğlu, Zengin’in sözleriyle ilgili "İffet, sadece kadınlara yönelik bir değerlendirme olması sebebiyle bile son derece cinsiyetçi. Konuyu iffete çekmek hukuktan vazgeçildiğini gizlemek için bu erkeklik silahına başvurulduğunu net bir şekilde gösteriyor" değerlendirmesini yapıyor ve ekliyor: "Ben bir kadın olarak bu fecaat sözleri söyleyen kadın siyasetçiye siyasette yükselmek için erkek bakış açısını benimsememesini tavsiye ediyorum."
"İktidarın çıkmazda olduğunun göstergesi"
DW Türkçe’ye konuşan Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü de kadınların hamileliğini, kadınların yaşadığı travmayı siyasete malzeme etmenin karşısında olduklarını belirtiyor. Güllü, kadınları bu şekilde siyasete alet etmenin iktidarın çıkmazda olduğunun bir göstergesi olduğunu düşünüyor. Kadınlar üzerinden toplumun ayrıştırılmaya çalışıldığını ifade eden Güllü, "Ahlaklı kadın, namuslu kadın, örtülü kadın, açık kadın, laik kadın, Türk kadın, Kürt kadın, Çerkez kadın, böyle bir şey yok. Kadınların önünde bir takı yok. Paydaşı kadın olan her kadın bu ülkede erkek egemen zihniyetin baskısı altındadır. Bunu tüm kadınlar bilmek zorundadır" diyor.
Kadın Dernekleri Federasyonu tarafından yayınlanan bildiride ise Özlem Zengin’in parlamentoda nüfusun yarısı olan kadınlar adına bulunduğu belirtilerek AKP’li vekile "İktidarda olan bir partinin kadın vekili olarak hemcinsiniz için hukukun uygulanması adına adil, eşitlikçi ve demokratik olmak zorundasınız. Bu konuları siyaset üstü bir üslupla derinlemesine inceleyerek çözüm üretme mekanizmasını hayata geçirmek zorundasınız" çağrısı yapıldı.
2019’dan bu yana resmi açıklama yok
Türkiye'de anneleriyle birlikte cezaevinde kalan 0-6 yaş çocuk sayısı uzun süredir açıklanmadı. Adalet Bakanlığı’nın en son açıkladığı Kasım 2019 verilerine göre sayı 780 idi.
CİSST Hapiste Çocuk Ağı’na göre Zengin’in ifadeleri çocuk hakları açısından da sorunlu. DW Türkçe’ye konuşan CİSST Hapiste Çocuk Ağı Temsilcisi Avukat Cansu Şekerci, "Yapılan açıklamaların, yapılan yasal düzenlemelerin hapishanedeki çocuklar üzerindeki etkisini anlamak için yüzümüzü çocuklara dönmemiz gerekiyor" diyor. Şekerci’ye göre bunun iki anlamı var. Birincisi hapishanelerdeki sivil toplum denetiminin, sivil toplum örgütlerinin hak temelli ziyaretlerinin tekrar mümkün kılınması. İkincisi de Adalet Bakanlığı’nın bu çocuklar hakkında şeffaf bilgiye erişimi sağlaması. Son dönemde çocukların hapsedilmesinin, annelerinin yargılama dosyaları dolayısıyla ya da annelerinin suç tiplerinin değişmesinin etkisiyle gerçekleştiğini ifade eden Şekerci “İnfaz sisteminin yetişkinler için dizayn edilen adalet sisteminin bir parçası olduğu gözetildiğinde aslında çocukların bu sistem içinde yer almaması gerekiyor” diye konuşuyor.
Zengin’in sözleri sosyal medyada da tepkiyle karşılandı. HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz Kaya, Twitter hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda hapishanelerde çocukların katı ve cezalandırıcı bir ortamda büyüdüğüne dikkat çekerek "Yaşanan hak ihlalleri birçok rapor ile sabit. Çocuğun üstün yararı politik kaygılardan bağımsızdır. Siyasi söylemlere meze edilemez" ifadeleri ile Zengin’in sözlerine tepki gösterdi.
Kaya, hapishanelerde kalan tutuklu hükümlü kadınların ve anneleriyle birlikte cezaevlerinde kalan çocukların yaşadığı hak ihlallerinin araştırılması için TBMM Başkanlığı’na araştırma önergesi verdi.
Zengin’e hakaret edene soruşturma
Özlem Zengin'in sözlerine sosyal medya üzerinden eleştiriler sürerken, Zengin’in açıklamasıyla ilgili Twitter’da yapılan hakaret içerikli bir paylaşım ise AKP’li vekillerin tepkisini çekti. Paylaşımı yapan ve aynı zamanda avukat olan Mert Yaşar isimli kullanıcı hakkında Istanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resen soruşturma başlatıldı. AKP’li kesimin, Zengin’in sözlerine ilişkin yapılan hakaret içerikli paylaşıma gösterdiği tepkilerde kadın haklarını hatırlatması dikkat çekti.
Özlem Zengin’e yönelik yapılan sosyal medya paylaşımına muhalefet ve kadın örgütlerinden de tepki geldi. CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Hafta sonu, toplumsal bir konuda yapılan empatiden uzak, ötekileştirici siyasetin ve bir kadının namusuna dil uzatılmasının son derece yanlış iki örneğini gördük. Toplumsal sorunun etik çerçevede tartışılmasını diliyor, AKP GBV Özlem Zengin'e yapılan alçakça saldırıyı kınıyorum" dedi. İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da Zengin hakkındaki paylaşıma tepki gösteren isimler arasında yer aldı.
Kadın Dernekleri Federasyonu ise "Avukat Mert Yaşar’ın kullandığı bu dili yanlış, hadsiz ve ahlaksız buluyoruz" açıklamasını yaptı.
"Kabile kültürü devam ediyor"
AKP’li kesimden ise Özlem Zengin’in sözlerine ilişkin herhangi bir tepki gelmedi. DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Türkiye'de Kutuplaşmanın Boyutları Araştırması’nın Bilimsel Koordinatörü Prof. Dr. Emre Erdoğan, bu durumu, “Kadın haklarının ihlal edildiğinde herkes hemfikir. İyi kötü nasıl çözüleceği konusunda da uzlaşıyoruz. Ama insanlar üzerine düşeni yapıyorlar mı dediğimizde farklılaşma başlıyor, kutuplaşma başlıyor. Bu kez o grup ya da aslında kabile kültürü devam ediyor. Çünkü kabilenin içerisinden birisinin kabilesinin içerisinden eleştirilmesi kabul edilmiyor” diye yorumluyor.
Grup içerisinde yükselebilmenin grup normlarına sadakatle mümkün olduğunu belirten Emre Erdoğan, bir insanın oy belirtirken daha önce kullandığı oyların gölgesinde bu kararı verdiğini, aklıyla değil sadakatiyle hareket ettiğini söylüyor. Bunun çok tehlikeli bir durum olduğunu vurgulayan Prof. Erdoğan, “Özlem Zengin’in yaptığı açıklama karşısında ben sadakatimden dolayı onu destekliyorum ya da kendi mahalleme sadakatimden dolayı ona karşı oluyorum. Bunun üzerine de bir oy kullanmış oluyorum, bir oy belirtmiş oluyorum. Kendi mahallemde itibarım yükseliyor belki ya da kendi mahallemden olduğu için eleştirseydim dışlanacaktım. Bir de söz konusu iktidarsa, iktidar demek güç ilişkileri demek. Yani güce de sahipseniz cezalandırma şansınız da var. Şimdi muhalefette iseniz bedeli daha yüksek olmayabilir. Kaybedecek çok şeyiniz olmayabilir ama iktidarda iseniz olur” ifadelerini kullanıyor.
Pelin Ünker
© Deutsche Welle Türkçe