1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Londra'da kaos günleri

Barbara Wesel
16 Kasım 2018

İstifalar, hükümete karşı ayaklanma ve Başbakan May'in Brexit anlaşması inadı...DW'den Barbara Wesel'e göre, Brexit anlaşması sonrası yaşananlar Londra'da kaos yarattı.

https://p.dw.com/p/38Mhz
Theresa May
Fotoğraf: picture-alliance/empics

Britanya Başbakanı Theresa May'in 585 sayfa kalınlığındaki Brexit raporunun parlamenterler tarafından okunmasının hemen ardından hükümet krizine yol açabilecek kopmalar başladı. Planın gümrük birliğiyle ilgili bölümüne bir göz atmak eleştiri oklarının havada uçuşmasına yetti. Avam Kamarası istifalarla sarsıldı. Yeni Brexit Bakanı Dominic Raab'ın planı protesto amacıyla istifa etmesi, May hükümetini ve bütün siyasi yapıyı kaosa sürükledi.

Ne harika şeymiş şu Brexit

Theresa May'in Brüksel ile düzenli Brexit üzerinde anlaştıkları şeklindeki açıklaması parlamentoda alaycı kahkahalarla karşılandı. Düzenli Brexit planı iki tarafa da yetmiyor. Avrupa Birliği (AB) sempatizanlarına çok az avantajlar sağlıyor, Brexitçiler tarafından ise "AB'ye pek yakın" bulunuyor. İskoçlar atlatıldıklarından şikâyet ederken, Kuzey İrlandalılar eşit muamele talep ediyor, muhalefetteki İşçi Partisi ise May hükümetini Brexit'in yardımıyla düşürebilmeyi umuyor.

Başbakan May ise yoğun direnişe rağmen inadından vazgeçmiyor. Britanya Başbakanı koyduğu hedefe götüren yolda engel dinlemiyor. Saplandığı konuları sürekli tekrarladığı can sıkıcı konuşmalar ve boş ifadelerle savunmaya çalışıyor.

Brexit planında bu mutabakatın Britanya'nın ulusal çıkarlarına uygun olduğu ifade ediliyor. Başbakan May Avam Kamarası'nda hayatta kalma mücadelesi verirken bu cümleyi defalarca tekrarladı ve bıkıp usanmadan düzenli Brexit'e yürekten inandığını söyledi.

DW Brüksel Temsilcisi Barbara Wesel
DW Brüksel Temsilcisi Barbara WeselFotoğraf: DW/G. Matthes

Brexit'in temelleri yalanla atıldı

Brexit'in istihdam, refah ve güvenliği nasıl garanti altına alacağını anlatan May'in sözlerine kulak verenler herhalde bunun en kısa yolunun Brexit'ten vazgeçmek olacağını düşünmüştür. Oysa Britanya AB'nin oy hakkı elinden alınmış ‘kölesi' konumuna düşmese, ekonomik felaket önlense, Kuzey İrlanda huzura kavuşsa ve ortak güvenlik politikası kurtarılsa, hayat ne kolay olurdu.

Britanya Başbakanı ise Brexit anlaşmasının AB ile bağı olan herkese yarar sağlayacağını, gelecekte, henüz açıklığa kavuşmamış olmasına rağmen, Avrupalılarla harika ilişkiler kuracaklarını söylüyor. Brexit'ten yana olanlar bu yalanla yaşayabileceklerini sanıyorlar.

Theresa May doğru olmadığını bildiği halde Brexit'in ilerde Britanyalıları daha iyi bir hayata kavuşturacağını ve muhafazakâr hükümetin yıllardır ihmal ettiği okul ve hastanelerin onarılacağını anlatıyor.

Konu her zamanki gibi muktedir olabilmek

Theresa May her zamanki gibi "ulusal çıkarları" muhafazakârların ideolojik takıntılarıyla karıştırıyor. Avrupa karşıtlığı müzmin bir hastalık gibi partiyi içten kemiriyor. Başbakanın mücadeleci mizacı kiminin hoşuna gidebilir. Ama May ülkesinin refahını liderlik tutkusuna ve Muhafazakâr Parti'deki iktidar mücadelesine feda etmeyi göze alabiliyor.

Theresa May kendi gibi Brexitçi olanlar tarafından sırtından bıçaklanıp siyasi kariyerinin sona erdirilmesini hak ediyor. Brexit'in geleceği ise halâ sallantıda. Bütün taraflarca kabul edilmediği sürece kararlaştırılmış hiçbir şey kararlaştırılmış sayılmaz. Britanyalıların kötü talihlerini yenebilmeleri için dört ay zamanları kaldı.

Barbara Wesel

© Deutsche Welle Türkçe