1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Yorum: İçişleri Bakanı Müslümanları provoke ediyor

30 Mart 2011

Yeni İçişleri Bakanı Friedrich, ilk kez başkanlık ettiği Almanya İslam Konferansı'nda Müslüman katılımcıların sert tepkisiyle karşılaştı. WDR Türkçe Servisi Yöneticisi Murad Bayraktar, toplantıyı şöyle yorumluyor:

https://p.dw.com/p/10k8o
Murad Bayraktar
Murad Bayraktar

"İslam, Almanya'nın bir parçası değildir." Bu söz Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'e ait. Friedrich'e göre Müslümanlar, bu ülkenin bir parçası ama "İslam'ın Almanya'nın parçası olduğunu tarihsel olarak kanıtlamak mümkün değil". Çok teşekkürler Sayın Bakan, ne kadar da aydınlattınız bizi!

Friedrich İslam'la ilgili görüşlerini, göreve geldiği ilk gün ifade ettiğinde, İslamî kuruluşlar haklı olarak itirazda bulundular ve bunun, bulunduğumuz ortamda yanlış bir işaret olduğunu, özellikle Müslümanlarla diyalogdan sorumlu olan bakanın bunu söylemesinin doğru olmadığını açıkladılar. Bakanın, şimdi İslam Konferansı'nın yeniden toplanması vesilesiyle bu görüşünü tekrar etmesi ve gazetecilerin "Peki, İslam diyelim ki tarihsel olarak Almanya'nın bir parçası değil, günümüz toplumunda da değil mi?" sorusu üzerine yine görüşünde ısrar etmesi ise bir provokasyon.

Bakan Friedrich'in İslam Konferansı'ndaki çıkışı tepki çekti
Bakan Friedrich'in İslam Konferansı'ndaki çıkışı tepki çektiFotoğraf: dapd

Müslümanlardan "muhbirlik" yapmaları isteniyor

Yeni bakanın amacı ne? İslam Konferansı'nın yönelişini değiştirip, çatışmacı ve kavgacı bir düzlem mı hedefliyor yoksa gerçekten Almanya'da yaşayan Müslümanların sorunlarını çözmeye yarayacak bir diyalog mu istiyor? Açıklama ve icraatlarına bakacak olursak, bu konuda iyimser kalmak pek mümkün değil. Friedrich, Müslümanlarla bir "Güvenlik Ortaklığı" geliştirip, mayıs ayında radikal dinci terörle mücadele için ayrı bir zirve düzenlemek istediğini de bildirdi. Bu ülkede başarılı olabilmek için zaten iki kat çaba sarfetmek zorunda kalan Müslümanların işi gücü bırakıp, şimdi de muhbirlik yapması isteniyor. Bir bu eksikti. Sadece gündelik yaşamlarını idame ettirmek için çabalayan milyonlarca Müslüman, Alman devletinin profesyonel güvenlik teşkilatının görevlerini mi üstlenmeli şimdi? Alman polisinin, gizli servisinin böyle bir ihbarcı kültüre gerçekten ihtiyacı var mı?

Müslümanlar neden tek ses olamıyor?

Ama madem iğneyi bakana batırdık, bari çuvaldızı da Müslümanlara batıralım:

İslam Konferansı'nın sorunlarının çözümü sadece bakanın şahsında veya açıklamalarında gizli değil tabii. Müslümanlar teolojik bir tartışma mı, güvenlik görüşmesi mi yoksa uyum girişimi mi olduğu belli olmayan bu konferansta artık konumlarını belirginleştirmeliler. 50 yıldır Almanya'da yaşayan Müslümanlar, neden hâlâ tek ses olarak konuşamıyorlar? Evet, biliyoruz, mezhepler var, farklı yorumlar var. Ama komşu Fransa, Hollanda ve Belçika'da Müslümanlar nasıl anlaşıp, birlik sergileyebiliyorlar? Bu ülkelerde demokratik meşruiyeti olan konseyler var. Bunu Almanya'daki Müslümanlar niye başaramıyor?

Bir tarafta hatasını kabul etmek istemeyen ve çok sayıda vatandaşa "Siz aslında bu ülkenin bir parçası değilsiniz" mesajı veren bir İçişleri Bakanı. Diğer tarafta kapalı kapılar ardında birbirleri hakkında söyleyecek çok olumsuz söz bulan İslamî kuruluşlar: Bu şekilde uyum da olmaz, diyalog da. Bu yolla ancak Müslümanların kendi kabuğuna çekilmesini, kendilerini bu toplumdan soyutlamasını sağlarsanız. Bu da istenilen sonucun tam aksini doğurur. Eğer 5 yıldır süren İslam Konferansı'nda bu noktayı aşamadıysak, bu kadar paraya da emeğe de yazık, o zaman bu süreci sonlandırmak en akıllıca çözüm olur. Artık siyasi otoritenin de toplumsal temsilcilerin de, barış içinde birlikte yaşam konusunda sıradan vatandaşların kendilerinden bir adım önde olduğunu anlamaları gerekiyor.

Yorum: Murad Bayraktar (WDR Türkçe Servisi Yöneticisi)

Editör: Murat Çelikkafa