Yorum: Greta’ya inanıyorum
22 Eylül 2019Gençliğimizde dünyanın sular altında kaldığı ya da çölleştiği Hollywood yapımı post apokaliptik filmleri arkamıza yaslanıp seyrederdik. Tamamen hayal ürünü felaket senaryoları nasıl olsa bizim başımıza gelmeyecek rahatlığıyla, yayıla yayıla. Ekseriyetimiz de bugüne kadar görmediği şiddette yağmurlar yağana, bunaltan sıcaklar yaşanana, gökyüzünden yumruk büyüklüğünde dolu parçaları kafasına düşüp arabasını çökertene kadar aynı rahatlıkta yaşamaya devam etti.
Ne olmuştu da böyle dramatik bir değişim yaşanmıştı?
Değişim dramatik, ama bir anda olmadı malum. İnsan nefsine hâkim olamadığı için, çok tükettiği için, fosil yakıtsız yaşayamadığı için, devletler ve iktidarlar petrolle zengin olduğu için göz göre göre buraya sürüklendik. Daha da sürükleniyoruz. Şu sırada sıcaklıklar geçen yüzyıl başına göre 1 derece arttı bile ve artış hızlanarak devam ediyor. Bu yüzden New York'ta toplanan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi’nde liderlerin somut çözümler ortaya koyması ve yeni taahhütlerde bulunması gerekiyor. Ama malum, herkes ayrı telden çalıyor.
"Devletler sorumluluğu yerine getirmiyor”
Türkiye'ye gelince. 20 Eylül'de bizde ne var ne yok diye baktım. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın sosyal medya hesaplarında bir tek etkili mesaj göremedim. Devletler bu konuda üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmiyorlar.
Küresel ısınmayı 2020 sonrasında 2 derecenin altında tutmak için imzalanan Paris İklim Anlaşması’na rağmen üstelik. Küresel ısınmanın en büyük sorumlularından ABD en büyük oyunbozan. ABD Başkanı Donald Trump, selefi Barack Obama döneminde azaltılan fosil yakıt üretimini yeniden artıracağını, ülkesinin Paris Anlaşmasından doğan yükümlülüklerini dikkate almayacağını gururla açıkladı. Trump’ın yönetiminin bu tavrı iklim değişikliğini dizginlemek için uğraşanlara hiç yaramıyor tabii.
Uçağa binmeyi reddederek okyanusu yelkenliyle geçip New York'a varan 16 yaşındaki aktivist Greta Thunberg belki de bugüne kadar Trump’ın ve temsil ettiği kasıtlı cehaletin karşısına çıkan en güçlü figür oldu. ABD’de gençlerin büyüttüğü harekete omuz verdi. En popüler Talk Show'lardan Trevor Noah’ın programına konuk olduğunda Amerikan kamuoyuna da tatlı tatlı dersler verdi. Trevor Noah’ın "İklim değişikliğine yaklaşımlar konusunda İsveç ile ABD arasında fark var mı” sorusuna Greta’nın cevabı çok netti. "İklim değişikliği burada (ABD’de) hala insanların inandığı ya da inanmadığı bir şey olarak tartışılıyor. Benim geldiğim yerde ise bu daha ziyade bir gerçek olarak ele alınıyor.”
Küresel ısınma 2 derece olsa ne olur?
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) 6 bin üzerinde bilimsel çalışmayı inceleyerek hazırladığı rapor, sera gazı emisyonları bu şekilde devam ederse küresel ısınmanın 2030 – 2052 yılları arasında 1,5 derece sınırını aşacağını belirtiyor. "Küresel ısınma 1,5 değil de, 2 derece olursa ne olur ki” demeyin. Yarım derecelik bir fark yüzlerce milyon insanın daha kuraklıkla karşılaşacağı anlamına geliyor. Bu, yüzlerce milyon insanın kendi ülkesi içinde ve başka ülkelere göç etmesi, iklim mültecilerinin ortaya çıkması demek. Ulaşılabilir kaynakların azalması ve demografik dağılımın değişmesi, dünyanın bugüne kadar hayal edemeyeceğimiz korkunçlukta çatışmalara sahne olması demek. Hani o filmlerde gördüklerinizden.
Pekiyi ısınma 1,5 derecede kalırsa ne olacak? Rahat edebilecek miyiz? Hayır. Sadece kötünün iyisini sağlamış olacağız. Daha az kuraklık ve daha az göç olacak. Dünyanın kendisini yenilemesi, bir nefes alabilmesi için, yaşamın sürebilmesi için ekosistemlere bir fırsat vermiş olacağız. Tabii ormanları yakmamak şartıyla.
Bunun için de küresel emisyonu 2030’a kadar 2010’a kıyasla yüzde 45 oranında azaltmak gerekiyor. Daha bitmedi, 2050'ye kadar da net sıfır emisyona indirmek gerekiyor. (Bu konuda bilgileri benim de faydalandığım birbucukderece.com adresinde bulabilirsiniz.)
Trump’ın "Uymayacağım” dediği Paris Anlaşması kapsamında verilen taahhütler de dünyayı kurtarmak için yeterli değil. Tüm devletlerin taahhütlerini tekrar gözden geçirip 1,5 derecenin altında bir ısınma hedefine uygun taahhütte bulunması gerekiyor.
Greta gibi çocuklar pes etmeyecek
Bugün karar mekanizmalarının başında olanlar 2050'de çoktan göçüp gitmiş olacaklar. O zamana kadar da neden olacakları iklim değişikliği sonuçlarıyla başa çıkabileceklerini düşünüyorlar. Yanılıyorlar. Hükümetler hiçbir şey yokmuş gibi yaptıkları için insanlar da o filmleri seyrederken yayıldıkları kanepeden hâlâ kalkabilmiş değiller. Ama Greta gibi çocuklar pes etmeden devam edecekler ve herkesin rahatını bozacaklar.
BM Gençlik İklim Zirvesi’nde konuşan Greta, iklim değişikliğiyle mücadelede gençleri kimsenin durduramayacağını söyledi. Greta’ya inanıyorum. Onun gibi sisteme isyan eden gençler bence de takipçilikleri ve inatlarıyla yeni bir uluslararası rejim belirlenmesine ön ayak olacaklar. Bu felaket filminin içinden onların ısrarı ve kararlılığı sayesinde çıkacağız.
Banu Güven
© Deutsche Welle Türkçe