1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'de Aleviliğin sorunları

10 Aralık 2020

Almanya’nın Kuzey-Ren Vestfalya Eyaleti’nde Aleviliğin inanç olarak resmen kabul edilmesi sevinçle karşılandı. Buna karşın Türkiye’de endişeler artıyor. Alevi önderleri ileriye değil daha da geriye gidildiği görüşünde.

https://p.dw.com/p/3mY1k
Fotoğraf: Imago/Zuma Press/xDavidxI.xGrossx

Almanya'da Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Hükümeti, Alevilik inancını bir inanç toplumu olarak en üst seviyede tanıdı. Karar, eyalet meclisinde kabul edildi. Almanya’daki Alevi toplumu gelişmeyi büyük bir sevinçle karşılarken, Türkiye’deki Alevi temsilcileri ise farklı bir kaygı içinde.

Demokratikleşme konusunda çok önemli adımların atıldığı 2009 yılında Türkiye'de Alevi Çalıştayları yapılmış, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve çok sayıda bakannın katıldığı bu çalıştaylara Alevi toplumunun kanaat önderleri de katılmıştı. Tüm tarafların bir araya geldiği bu çalıştaylar sırasında Aleviler talep ettikleri haklar konusunda beklenti içine girmişti.

Bu hakların en başında cemevlerinin ibadethane olarak resmen tanınması ve zorunlu din derslerinin kaldırılması geliyordu.

Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen beklenen olumlu adımlar bir türlü atılmadı.

Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ercan Geçmez’e göre, Türkiye’nin Alevi meselesine bakışı konusundaki durum 2009’daki çalıştaylar öncesi değil 1980 Anayasa’nın bile daha gerisinde.

Ercan Geçmez
Ercan GeçmezFotoğraf: privat

Alevilerin bugün demokratik olarak haklarının çoğunu kaybettiğini belirten Geçmez, bu konuda şu örnekleri veriyor:

"Yüzyıllardır alevi dergâhı olarak kullanılan Çorum Osmancık’taki dergâh önce vakıflar bölge müdürlüğü tarafından kaymakamlığa devredildi, kaymakamlıktan da müftülüğe devredildi."

Geçmez bunun gibi Türkiye’de pek çok örnek olduğunu belirtiyor ve bunların bazılarının eşitlik ile temel insan haklarına aykırı olduğunu savunuyor:

"Kars'ta bir köyde kaymakam baskısıyla, 'Köyünüze hizmet istiyorsanız köyünüze cami yapın' diyor. Muhtar hemen cami talebinde bulunuyor. Tüm alevilerin itirazlarına rağmen Diyanet İşleri Başkanlığı bütçe buluyor ve hemen temel atıyor. Sinop Şarkışla’nın yine Alevi köyünde de cami yapılıyor. Tüm köylünün karşı çıkıyor."

Alevilerin kutsal mekânları baskı altında

Alevi Bektaşi Federasyonu Danışma Kurulu üyesi Ali Balkız da Geçmez’in verdiği örneklere yenilerini ekliyor: "Tokat’ın Alevi köyü Hubyar’da bir tekke var. Alevilerin önemli ocaklarından biri. Yüzlerce yıldan beri bu böyleydi. Vakıflar Genel Müdürlüğü bu tekkenin mülkiyetine el koydu. Köy tüzel kişiliği dava açtı ve kazandı. Vakıflar burayı almak için yeniden dava açtı."

Ali Balkız
Ali BalkızFotoğraf: privat

Balkız, Ankara’dan da bir örnek veriyor: "Ankara Mamak’ta bulunan Hüseyin Gazi Vakfı’nın bir dergahı var. Hacı Bektaş Veli zamanlarında temeli atıldı buranın. İmarı yapıldı. Binalar inşaa edildi. Cemevi açıldı. Kurban kesim yeri, aşevleri yapıldı. Kültürel etkinlikler düzenledi. Her yaz 100 bine yakın insan bu dergahı ziyaret ediyor. Şimdi burası da Vakıflar Genel Müdürlüğü aracılığıyla Alevi İnanç Birliği adında yandaş bir vakfa verilmek isteniyor."

Balkız'a göre Türkiye’de Aleviler için çok sayıda kutsal mekan bu şekilde baskı altında bulunuyor.

100'den fazla yasa teklifi sunuldu

Türkiye’de başta Alevi milletvekilleri olmak üzere Aleviler haklarının yerine getirilmesi konusunda çok sayıda çalışma yaptı. En çok da cemevlerinin yasallaştırılması ile ilgili kanun teklifleri hazırlandı. Ancak bunları tamamı reddedildi.

Alevi haklarının, taleplerinin hiçbir zaman hayata geçmediğini hatırlatan sanatçı ve CHP 24. Dönem İstanbul Milletvekili Sabahat Akkiraz, Meclis’te olduğu dönemde cemevlerinin yasal hale gelmesi için 100’den fazla kanun teklifi verildiğinin altını çiziyor:

"Oy birliği ile tüm teklifler reddedildi. Alevi çalıştayı yapıldı, o zaman milletvekili değildim, ona da katıldım. Taleplerimizi ilettik. Ama yine adım atılmadı. Alevi gençleri bile görmezden gelindiklerini, kamudan tasfiye edildiklerini, taleplerinin yerine getirilmediğini düşünüyor."

Almanya’da yaşayan Alevilerin yeni kazanımlar elde etmeye devam ettiğini ancak Aleviliğin anavatanı olan Türkiye’de bu insanların hak ihlallerine uğradığını belirten HDP İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu ise, Aleviliği Türkiye’de "yasaklı inanç" olarak tanımlıyor.

Kenanoğlu, "Buranın resmi kurumları tarafından Alevilik bir inanç olarak kabul edilmiyor. İslamın içerisinde bir tarikat, alt kol olarak görülüyor. Okullarda zorunlu din dersleri yapılıyor. Yaşamın her alanında yaşam kuralları tüm alanlarda Müslümanlığa göre organize edilmiş durumda. Aleviler yaşamın tümünde bir asimilasyona maruz kalıyorlar." ifadesini kullanıyor.

Alevilerin yaşadığı her alanda saldırılara maruz kalmaya devam ettiğini anlatan Kenanoğlu, "AKP iktidarı döneminde bunlar çok fazla uygulanmaya başlandı. Özellikle İslami tarikat ve cemaatlerin desteklenmesi, Diyanet İşleri BaşkanlığI’nın bütçesinin artırılması ve öne çırarılması ile birlikte Alevilerin üzerinde baskı arttı" diyor.

"Geçmişte Alevi açılımı yapılsa da hükümet elde ettiği verilerin hiçbirini uygulamadı" diyen Kenanoğlu, şu iddiada bulunuyor: "Zaten elde ettiği veriler de 'nasıl kendine bağlı bir Alevilik yaratırım' amaçlı verilerdi. Alevilerin özgünce yaşamasına özgü değildi. Bunları çalıştay sürecinde de ifade etmiştik."

Hüseyin Mat
Hüseyin MatFotoğraf: DW/T. Yildirim

Kenanoğlu diğer yandan, Almanya’da yaşanan olumlu gelişmenin Türkiye’de yansımasının olacağı görüşünde. "Almanya’da yaşanacak gelişmeler önemlidir. Mutlaka buraya da yansımaları olacaktır.

Bir devletten alınabilecek en üst hak

Kuzey Ren-Vestfalya Eyalet Hükümeti’nın aldığı karar Almanya’daki Alevi yurttaşlar tarafından sevinçle karşılandı. Eyalet Meclisi önünde basın açıklaması yapan Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu Genel Başkanı Hüseyin Mat, Almanya’nın Kuzey-Ren Vestfalya eyaletinde tarihi bir gün yaşandığını anlattı. Mat, "Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu kamu tüzel kişiliği kazandı. Bu hakla birlikte Almanya’da yaşayan Aleviler, Anayasal tüm haklarını elde etmiş oldu. Bu hak Alevilerin bir devletten alabileceği en üst hak. Bu statüyle birlikte kamunun bir parçası olmuş olduk." dedi.

Serkan Ocak

© Deutsche Welle Türkçe