1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye ve Rusya'nın Afrin'deki hedefi ne?

2 Şubat 2018

Heinrich Böll Vakfı İstanbul Direktörü Kristian Brakel, Zeytin Dalı Harekâtı'nın gidişatı ve Rusya'nın rolü hakkında DW'nin sorularını yanıtladı.

https://p.dw.com/p/2s2Lh
Russland Sotschi Besuch Präsident Erdogan bei Putin (picture-alliance/abaca(Depo Photos/DHA)
Fotoğraf: picture-alliance/abaca(Depo Photos/DHA

Deutsche Welle: Türkiye Afrin'e karşı askeri bir harekât başlattı. Salı günü yayımlanan haberlere göre Türk Silahlı Kuvvetleri İdlib'e doğru ilerlerken çatışmalar yaşandı. Türkiye'nin İdlib'deki beklentileri nedir?

Kristian Brakel: Suriye Ordusu şu an İdlib'de bir operasyon düzenliyor. Türkiye ise Suriye Ordusu'nun burada üstünlük kazanmasını istemediğini dile getiriyor. İdlib isyancı grupların ellerinde kalan son bölgelerden biri. Bu grupların bazıları aynı zamanda Türkiye'nin müttefiki. Türkiye Soçi'deki barış görüşmelerinde bu bölgeyi bir koz olarak kullanmak isteyecektir.

Peki Rusya, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgede ilerlemesine neden izin verdi?

Aslında tüm bölge isyancıların kontrolünde. Ne Suriye Ordusu ne de Ruslar o bölgeyi kontrol ediyor. Diğer yandan Rusya, Türkiye ve İran tarafından hayata geçirilen çatışmasızlık bölgesinin bir parçası. Türkiye İdlib'de isyancı grupların Esad'ın ordusuna saldırmasının önüne geçmekle yükümlü. Bu nedenle Rusya, Türkiye'ye bölgede hareket özgürlüğü veriyor.

Türkiye'nin Afrin'e girmesi hakkında Rusya ne düşünüyor?

Rusya bölgede yaşanan çatışmaları bir sonuca vardırmak istiyor. Elbette kendi beklentileri doğrultusunda. Rusya, Suriye rejimini anlaşmaya varmaya zorluyor. Soçi'deki barış konferansında Türkiye, İran ve belki ileriki zamanlarda Amerikalılar ile masaya oturduğunda ilk amacı, Suriye hükümetinin varlığını sürdürmeyi sağlamak olacak. Bu, Esad rejiminin devamını sürdürmeyi hedefleyeceği anlamına gelmiyor.

Bu anlaşmanın, Kürt bölgeleri üzerinde hakimiyet kurması için Suriye Ordusu'nun ilerlemesine Türkiye'nin izin verdiği anlamına geldiğini söyleyebilir miyiz?

Evet. Geçtiğimiz sene Rusya yeni anayasa konusunda bir teklifte bulunmuştu. Bu teklif Suriye merkezi yönetiminin varlığını sürdürmesi ve bazı bölgeler için de özerklik öngörüyordu. Ancak Rusya son birkaç aydır gerçekleşen bir şeyi engellemek istiyor. O da PYD'nin Amerika Birleşik Devletleri'nin müttefiği haline gelmesi.

Rusya'nın Kürtlere yaptığı Kürtlerin bölgeden çekilmesi, Suriye rejiminin bölgeyi güçlendirmesi ve gerektiğinde de rejim birliklerinin Türkiye'nin saldırılarına karşı koyması önerisi Rusya'nın menfaatine. Kürtlerin güç kazanmasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Kürtlerin cesaretlenmesi değil, Amerikalılar tarafından eğitilip gerektiğinde onların talimatı doğrultusunda devreye girmeleri isteniyor.

Kürtler Esad tarafından korunma talebinde bulunduğuna göre bu planın başarılı olduğunu söyleyebilir miyiz?

Afrin'de durum bu. Operasyonun uzamaması Rusya'nın çıkarına. Diğer yandan Soçi'de Türklerin taviz vermesini sağlamak için de bazı tavizler verilmiş gibi duruyor. Ancak perde arkasında neler olup bittiğini bilmediğimden Rusya'nın bu planının işe yarayıp yaramadığına dair bir şey söylemem mümkün değil. Ancak Türkiye'yi müttefik olarak kazanmak ya da en azından Türkiye'yi istikrarlı bir anlaşmaya dahil etmek için bir arzu var. Çünkü Suriye'nin Kürt bölgesinde yer alan muhalif grupların operasyonlarını Türkiye'den yönettiği biliniyor.

Bu Türkiye'nin Suriye'de bir Kürt devleti oluşturmasını engelleyerek amacına ulaşacağı anlamına mı geliyor?

Rusya uzun süre PYD ile hem kısmen Türkiye'nin etkisini dengede tutmak hem de diğer isyancı gruplara karşı bir tampon bölge oluşturmak için işbirliği yaptı. Kürtlerin kendisini ABD'nin vekaletini yürüten bir ordu olarak görmesini istiyor. Rusya şimdiye kadar belli miktarda Kürt özerkliğine sıcak baktı. Ancak bu fikri Esad'a benimsetmek konusunda çok başarılı olmadılar. Bu da onların hâlâ Esad rejimine şartları dikte edebilecek durumda olmadıklarını gösteriyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri de İran'la bir şekilde anlaşma sağlanmasının gerekli olması. Ve İran tabi ki Kürtlerin özerkliğine sıcak bakmıyor.

Heinrich Böll İstanbul Şubesi'nin direktörü olan Kristian Brakel, İslami araştırmalar alanında uzman.

Söyleşi: Diana Hodali

© Deutsche Welle Türkçe