Terör saldırılarına Arap dünyasının tepkisi
9 Eylül 2004Kelimelerin seçimi açık ve dolaysız: ”Müslümanlar olarak adımızı ancak, terörün İslam’ın bir sorunu haline geldiği gerçeğini kabul edersek temize çıkarabiliriz.” Bu cümle, Abdurrahman El Reşid’e ait. Reşid, Dubai’de uydudan yayın yapan El Arabiya televizyonunun genel yayın yönetmeni. Bu yorumu geçtiğimiz haftasonu Aş Şark-ul Efsat gazetesinde yayınlandı ve o zamandan beri tartışılıyor. Reşid, bundan altı ay öncesine kadar, Londra’da yayınlanan bu gazetenin genel yayın yönetmeniydi. Bu yorumu da, Müslüman teröristlerin Kuzey Osetya’daki Beslan kentindeki saldırısına bir tepkiydi.
Yorumunda Reşid, bugüne kadar hiç görülmemiş bir açıklıkla, Arap medyasındaki şisset kültürünü ve şiddetin övülmesini yargılıyor. Reşid’e göre, Arap - İslam topluluğu bir çeşit hastalığa yakalanmış durumda. Kelimesi kelimesine şöyle yazıyor: ”Böyle korkunç suçlar işleyen gençlerimizin durumunu, başkalarının çocuklarını savaşa gönderen din adamlarımızın düşünce tarzını değiştirmeden iyileştiremeyeceğimizi görmemiz gerekli.” Reşid, "Terör, hiçbir şekilde affedilemez" diyor.
Bu sözler yeni değil. Birçok Arap ülkesinde liberaller ve reformcular bu görüşleri yıllardır savunuyor. Fakat onları dinleyen yok. Hatta devlet denetimindeki medya onları bilinçli şekilde görmezden geliyor. Oysa Reşid dinleniyor. Çünkü dinlenmesi gerekiyor. Onun çalıştığı televizyon ve yazısını yayınlattığı gazeteyi Suudiler finanse ediyor.
Suudiler’in tepkisi
Geçtiğimiz haftasonu hasta Suudi Kralı Fahd, iyice seyrekleşen açıklamalarından birinde, ülkesi öğretmenlerinin öğrencilerine ılımlı bir İslam aşılamaları gerektiğini söyledi. Suudi Eğitim Bakanı Muhammed el Reşid de, yine geçtiğimiz hafta sonu, fanatik ve aşırıların eğitim sisteminden dışlanacağını açıkladı.
Suudi Arabistan, iç ve dış baskılara tepki veriyor gibi görünüyor. Teröristler, içeride krallığın istikrarını tehdit ediyor, dış politikada da 11 Eylül saldırılarının ardından terörün köklerine karşı daha kararlı mücadele etmesi yolunda Riyad üzerindeki baskı azalmadan devam ediyor. Bu kökler, sadece mali nitelikli değil. Herşeyden önce Suudi refah devleti ve eğitim sisteminin ürünleri.
Fakat, Beslan’da işlenen korkunç suçun sonucu olarak Reşid’in açık eleştirisinin, açık özeleştirinin kapısını aralayacağına maalesef kuşkuyla bakmak gerekli. ”Çünkü” diyor Mısırlı yayıncı Muhammed Sid Ahmed, ”Tüm Arap ülkelerindeki otokratik yapılar, gözlerin kendilerinin hataları karşısında kapanmasına ve her türlü suçun hep başkalarında aranmasına yol açıyor.”