1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Türkiye'nin unutulan "yeni" spor kanunu

Cengiz Özbek
14 Eylül 2024

Türkiye'de yaklaşık 2,5 yıl önce büyük tartışmalar eşliğinde yürürlüğe giren ve kulüpleri borca sokan yöneticilere hapis cezası öngören spor kanunu şu ana dek kâğıt üstünde kaldı. Cengiz Özbek'in haberi.

https://p.dw.com/p/4kblq
Tribündeki futbol taraftarlarınca dalgalandırılan Türk bayrakları
Fotoğraf: Darko Vojinovic/AP Photo/picture alliance

Türkiye'de futbol kulüplerinin kadrolarına yeni oyuncular kattığı yaz transfer dönemi sona erdi. Bu dönemde özellikle Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Trabzonspor olarak bilinen dört büyük kulüp yine gelirlerine oranla daha yüksek harcamalarda bulunarak birçok transfer gerçekleştirdi.

Türkiye'de Nisan 2022'de büyük tartışmalar eşliğinde yürürlüğe giren spor yasasının kulüpleri borç batağından çıkarmayı hedefleyen maddeleriyse kâğıt üstünde kaldı. Zira iktidarın o dönem "sporda devrim", muhalefetinse "darbe" olarak nitelendirdiği Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu yürürlüğe girdikten sonra gündemden düştü.

Oysa uzun yıllar beklenen ve hem kulüplerin hem de federasyonların yapılarını düzenlemesi öngörülen bu yasanın özellikle futbol kulüplerinin giderek artan borç sorununa çözüm olması hedefleniyordu. Fakat kulüpleri borca sokan yöneticilere hapis cezalarına varabilecek düzeyde ağır müeyyideler dahi getiren spor kanunun birçok hükmü şu ana kadar uygulamada karşılık bulmadı.

Kanun teklifi hazırlanırken görüşüne de başvurulan Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) yargıcı Emin Özkurt, DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, yasal düzenlemelere rağmen spor kulüplerinin transfer harcamalarının artarak devam ettiğini ve borçlanma süreçlerinin derinleştiğini, uygulamadaki eksiklikler ve denetim yetersizlikleri nedeniyle yasanın sadece "kâğıt üzerinde kaldığı" yönünde bir algı oluştuğunu söyledi.

Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) yargıcı Emin Özkurt
Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) yargıcı Emin ÖzkurtFotoğraf: Privat

Yasanın tam anlamıyla uygulanması için sadece yasal düzenlemelerin yeterli olmayacağını, aynı zamanda etkin ve bağımsız bir denetim mekanizması kurulması gerektiğini ifade eden spor hukukçusu Özkurt, "Aksi takdirde Kanun'un uygulanabilirliği sınırlı kalacak ve kulüpler mali disipline uymaktan kaçınabilecektir" dedi.

Özellikle futbol taraftarlarının kısa vadeli sportif başarı beklentisiyle kulüpleri sürekli olarak daha fazla harcama yapmaya teşvik ettiğini, yönetimlerinse bu baskıya karşı koyamayarak finansal sürdürülebilirliği ikinci plana attığına dikkat çeken Özkurt, sponsorluk gelirleri, bilet satışları ve UEFA gelirleri gibi kaynakların futbol, kulüplerinin devasa borç yüklerini karşılamakta yetersiz kaldığını ve buna rağmen transfer dönemlerinde "ekonomik gerçekliklere aykırı hamleler" yapıldığını söyledi.

"Kanunun sadece adı çıktı"

DW Türkçe'ye konuşan spor hukukçusu Osman Buldan ise "Kanunun sadece adı çıktı. Ama yasa uygulanır pozisyonda olamadı. Şu ana kadar getirdiği yeni tek şey kulüplerin İçişleri Bakanlığından Gençlik ve Spor Bakanlığına geçmesi oldu." eleştirisinde bulundu.

Yasanın futbol kulüplerinin borçlanmasını engellemeye yönelik hükümlerinin uygulanma şansının "sıfır" olduğunu iddia eden Buldan, "Bu yasanın temel düşüncesi, bir spor kulübünün kendi yönetim döneminde gelir-gider dengesini sağlaması ve başka yıla borç sarkıtmaması. Ama uygulamada bunu ha deyince yapabileceğini zannetmiyoruz" dedi. Buldan, "Zaten kulüplerdeki yönetim anlayışı da tek adam rejimiyle gidiyor. Tribünlere oynanıyor. Kulüpler taraftarlara iyi gözükmek, şampiyonluğa oynamak için her şeyin mübah olduğu bir anlayışla borca batmış hâle getirilmiş" diye ekledi.

Spor hukukçusu Osman Buldan
Spor hukukçusu Osman BuldanFotoğraf: Privat

Özkurt da kulüplerin yönetim yapılarının yeni spor kanununun etkinliğini doğrudan etkileyen bir diğer önemli unsur olduğunu vurgularken "başkanların mali disiplinden ziyade sportif başarıyı ön planda tuttuklarını", yönetim kurullarının da genellikle başkanın kararlarına bağımlı bir yapıda olduğundan "mali disiplinsizliğe karşı direnç gösteremediklerini" ifade etti.

Spor kulüplerinin mali yönetimlerinde de profesyonelleşme ve bağımsız denetim mekanizmalarının kurulması gerektiğini söyleyen Özkurt, "Aksi hâlde, mevcut yönetim yapılarıyla Kanun'un etkili bir şekilde uygulanması zor olacaktır" diye ekledi.

Kulüplerin mali sorumluluklarına uygun davranmalarının yalnızca hukuki yükümlülüklerini yerine getirmeleri açısından değil, aynı zamanda uzun vadede sürdürülebilir sportif başarıyı sağlamak açısından da büyük önem taşıdığına dikkat çeken Özkurt, kanunun etkin bir şekilde uygulanmasının "Türk sporunun mali yapısının güçlendirilmesi için kritik bir adım olacağını" ifade etti.

İstanbul'daki Atatürk Olimpiyat Stadı
İstanbul'daki Atatürk Olimpiyat StadıFotoğraf: Kerim Okten/epa/dpa/picture-alliance

Yasa hangi yenilikleri getiriyor?

7405 sayılı Spor Kulüpleri ve Spor Federasyonları Kanunu'ndaki hükümler, ilgili yönetmelikler Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından hazırlanıp Resmi Gazete'de yayımlatıldıktan sonra yürürlüğe giriyor.

Kanunun spor kulüplerinin borçlanma şartlarıyla ilgili maddesini düzenleyen ve 22 Aralık 2022'de Resmi Gazete'de yayımlanan yönetmelikle kulüplere denk bütçe zorunluluğu getirilirken aksi durumda ciddi müeyyideler uygulanıyor. Spor kulübü ve spor anonim şirketi yöneticileri, mali yükümlülüklerine aykırı hareket etmeleri hâlinde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor. Söz konusu yükümlülükler, kulüp ya da anonim şirketlerin, bir önceki yıldaki brüt gelirlerinin en fazla yüzde 10'una kadar borçlanabilmesini içeriyor. Yasayla birlikte benzer şekilde spor federasyonu başkan ve yöneticileri de önceki yıl gelirlerinin yüzde 10'unu aşacak miktarda borçlandıkları ya da Bakanlık'tan izin almaksızın görev süresini aşacak şekilde spor federasyonunu borç altına sokacak işlem yaptıkları takdirde 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılıyor.

Türkiye'de, devasa boyutlardaki borçları nedeniyle kanun teklifinde de yer alan tabirle "teknik olarak iflas durumunda olan" spor kulüpleri, dernek statüsünde oldukları için herhangi bir hukuki sorumluluk taşımadan borçlanmaya devam ediyordu. Bu durumun önüne geçilmesini amaçladığı belirtilen yeni kanunda, kulüplerin tamamı dernek statüsünden çıkarılıyor ve spor kulübü adını alıyor. Hâlihazırda şirket statüsünde olanlar ise spor anonim şirketi ismini alıyor. Arzu eden kulüplerin de spor anonim şirketi olması kolaylaştırılıyor.

Tribünde meşale yakan futbol taraftarları
Fotoğraf: Federico Gambarini/dpa/picture alliance

UEFA'nın koyduğu "mali fair play" standartları göz önüne alınarak hazırlanan yasanın aynı zamanda Türkiye Futbol Federasyonu'nun (TFF) kulüplere getirdiği harcama limitlerine hukuki bir dayanak oluşturması hedefleniyor.

Spor yasasına dair ilk yönetmelik olan Spor Kulüpleri ve Spor Anonim Şirketleri Tescil Yönetmeliği, Resmi Gazete'de 8 Temmuz 2022'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

Spor federasyonlarının yapısı, seçim süreci, çalışma usul ve esaslarına dair yeni düzenlemeler getiren yönetmelik ise geçen Temmuz ayında Resmi Gazete'de yayımlandı. Yürürlüğe giren bu yönetmelikte, federasyonların yönetim kurullarında ilgili spor dalından en az iki eski milli sporcu bulundurulması ve federasyon başkanlarının görev sürelerinin üç dönemle sınırlandırılması gibi düzenlemeler yer alıyor.

İstanbul'daki Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) binasının tabelası
İstanbul'daki Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) binasıFotoğraf: picture alliance / AA

Muhalefet eleştirmişti

AKP İzmir Milletvekili Alpay Özalan ile MHP Kocaeli Milletvekili Saffet Sancaklı'nın ilk imza sahibi olduğu kanun teklifinin Cumhur İttifakı'ndan vekillerin oylarıyla kabul edilmesiyle TBMM'den geçen tasarıya muhalefet, "spora darbe" içeren düzenlemeler getirdiği gerekçesiyle karşı çıkmıştı.

Ana muhalefet partisi CHP özellikle Gençlik ve Spor Bakanı'na verilen yetkiler nedeniyle tepkiliydi. CAS hâkimi Özkurt da o dönem DW Türkçe'ye yaptığı değerlendirmede, federasyon yönetimlerinin "geniş yetkiler verilen" Bakanlık tarafından denetime tabi tutulmasının bağımsızlıklarını etkilediğini ve kabiliyet alanlarını kısıtladığını savunmuştu. Bir diğer spor hukukçusu Mert Yaşar da Bakanlığa spor kulüpleri, spor anonim şirketleri, federasyon ve konfederasyonların kuruluşu ve denetimiyle ilgili verilen yetkilerin "aşırı" olduğunu belirterek "Bakanlık özel hukuk tüzel kişilerine bu ölçüde müdahale edememeli" demişti.

DW Türkçe'ye engelsiz nasıl ulaşabilirim?