1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

SZ: Merkel iltica anlaşmazlığında kaybetti

5 Temmuz 2018

Alman koalisyon ortakları arasındaki iltica politikası tartışmaları ve Polonya iktidar partisinin yargıyı susturma girişimi Alman basınında öne çıkan yorum konuları arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/30rD4
Almanya Başbakanı Merkel (sağ) ile İçişleri Bakanı Seehofer
Almanya Başbakanı Merkel (sağ) ile İçişleri Bakanı SeehoferFotoğraf: picture-alliance/dpa/B. von Jutrczenka

Süddeutsche Zeitung gazetesi Alman'da koalisyon ortakları Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Hristiyan Sosyal Birlik (CSU) partilerinin üzerinde uzlaştıkları ancak üçüncü koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) de onaylaması gereken "iltica uzlaşmasını" şöyle yorumluyor:

"Başbakan Merkel ile CSU zirvesi arasındaki fark iltica politikası olmaktan çıkmıştır. Fark ‘çok taraflılığa’ ne kadar ehemmiyet biçildiğidir. Bavyera partisi (CSU) milli politikalara meylederken, Angela Merkel uluslararası işbirliğinin her şeyden önemli olduğuna inanıyor. Merkel tek taraflı, üzerinde uzlaşma sağlanmamış ve başkalarının zararına olacak kararlar alınmasını istemediğini söylüyor. Ancak Merkel iltica uzlaşmasıyla tam da bu prensibi terk etmiş oldu. Ne koalisyon ortağı SPD ile ne de uygulamadan en çok etkilenecek olan Avusturya ile uzlaşıldı. Merkel’in gücü buna yetmedi. Almanya Başbakanı aksi ortağı CSU ile uzlaşmaya varabildiğine şükretmeli. Başbakan ile İçişleri Bakanı ve CSU Genel Başkanını Seehofer'in araları açıldı. Bu durumdan ikisi de yenik çıktı."

Rhein-Zeitung gazetesi koalisyon ortağı SPD’nin "iltica uzlaşması"na muhtemel yaklaşımını konu alan yorumunda şu görüşlere yer veriyor:

"Sosyal demokratlar ikileme düştüler. SPD iltica politikasının değişmesini ve başka Avrupa Birliği ülkelerinde kayıt altına alınan mülteci adaylarına daha sert davranılmasını ne kadar destekleyebilirler? SPD, yeni bir fikir olmayan ‘transit merkezleri’ kurma önerisini üç yıl önce reddetmişti. Peki şimdi ne olacak? SPD öncelikle kendine dikkat etmelidir. Sosyal Demokrat Parti ‘tehlike anında kurtarıcı’ rolünü üstlenmek isteyebilir. Ama aynı zamanda şaşırttığı seçmenlerini yine Hristiyan Birlik partilerine sempati duymaya itmiş olur."

Polonya’daki yargı reformu, hukukun üstünlüğü ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Avrupa Birliği’ndeki ortaklarının sert tepkisine yol açtı. Frankfurter Allgemeine Zeitung’un yorumu:

"Polonya hükümeti, Yüksek Mahkeme için verilen mücadeleden galip çıkarsa, Polonya yargısı tamamen hukuk devleti ilkelerine kulak asmayıp, hedeflerine ulaşmak için her türlü yola başvuran iktidar partisinin eline geçer. Özetle, Avrupa Birliği’nin (AB) en büyük üyelerinden biri otoriter devlet olma yoluna girer. AB bu tehlikeyi hafife almamalıdır. Bu tehlike Euro veya göç krizinden değil, nasyonal popülist parti ideolojisinden kaynaklanmaktadır. İktidardaki Polonya Hak ve Adalet Partisi Avrupa’daki sağ akımın nüfuz kazanmasının kıtayı nereye sürükleyeceğini İtalya, Almanya, Avusturya ve Fransa’daki kafadarlarından çok daha açık bir şekilde gözler önüne sermektedir."

Stuttgarter Zeitung da Polonya’daki anayasa krizinin AB için yol açabileceği tehlikelere vurgu yapıyor:

"Polonya halkı nedense iktidarın oyunlarına seyirci kalıyor. Yapılan protesto gösterileri hükümet için bir tehlike oluşturmuyor. Hak ve Adalet Partisi lideri Kaczynski otoriter planlarını gerçekleştirmek için bu durumdan cesaret alıyor. Çoğu Polonyalı'nın yargıya güvenmemesi de ona yardımcı oluyor. İktidar partisinin yıllardır sürdürdüğü kampanyanın karşılıksız kalmadığı görülüyor. Hak ve Adalet Partisi tarafından kontrol edilen devlet televizyonunda durmadan bağımsız yargıçlara yükleniliyor ve bağımsız yargıçlar kesilip atılması gereken habis bir tümöre benzetiliyor."

DW,dpa,afp/AG,DÇÜ,HS

© Deutsche Welle Türkçe