Suçlular neden cezasız kalıyor?
9 Ekim 2024Türkiye'de son dönemde artan şiddet olayları, gözleri bir kez daha adalet mekanizmasına çevirdi. Özellikle suç işleyenlere yeteri kadar ceza verilmediği ve bu kişilerin kısa sürede cezaevinden tahliye olduğu eleştirileri, toplumdaki cezasızlık algısının yayılmasına neden oluyor.
İstanbul'da 19 yaşındaki Semih Çelik'in Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner adlı iki genç kadını katletmesi ve ardından intihar etmesi ise yaşanan son şiddet örneği oldu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise gelen tepkiler üzerine 7 Ekim'de yaptığı açıklamada yeni düzenleme hazırlığının işaretini verdi. İki yılın altında ceza alanların da cezaevine girmesi gerektiğini belirten Tunç, bunun için girişimde bulunacaklarını vurguladı, ayrıca iyi hal indiriminin de yeniden tartışılması gerektiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talebiyle Adalet Bakanlığının bu konuda bir çalışma yaptığı belirtiliyor. Yeni düzenlemenin yetişirse 9'uncu, yetişmezse 10'uncu yargı paketine gireceği ifade ediliyor. Hürriyet Gazetesi'nden Abdülkadir Selvi'nin yazısına göre dört maddede düzenleme yapılması düşünülüyor. Buna göre kadın ve çocuğa yönelik cinsel taciz ve istismar suçlarında ilk duruşmada tahliye olmaması, iyi hal indiriminin yeniden değerlendirilmesi, taksirle öldürme suçunda denetimli serbestliğin yeniden düzenlenmesi ve hapis cezalarının dörtte birinin cezaevinde geçirilmesinin mümkün kılınması planlanıyor.
Peki Türkiye'deki ceza infaz sistemi nasıl bu noktaya geldi ve suçluların cezasız kaldığı eleştirilerinin arkasında yatan düzenlemeler neler?
Hukukçular bu noktada öncelikle geçmişte yapılan infaz indirim uygulamalarına işaret ediyor.
"İnfaz sistemindeki değişiklikler toplumun düzenini bozdu"
Tartışmaları DW Türkçe'ye değerlendiren eski Ankara Cumhuriyet Savcısı ve Avukat Nadi Türkaslan, suç işlemekten asıl caydırıcılığın ceza değil cezanın infazı olduğunu belirterek iktidarın cezalarda ve infazda reform adı altında yargıda onlarca kez düzenlemeler yaptığını hatırlatıyor. Türkaslan, "Gelinen durum yapılanların reform olmadığı gibi tam tersine toplum düzenini bozduğunu suça eğilimi artırdığını gösterdi" diyor.
Tartışmaya neden olan düzenlemelerin başında 2020'de koronavirüs pandemisinde cezaevlerini boşaltmak amacıyla hayata geçirilen infaz indirim paketi geliyor. Bu düzenleme ile terör, uyuşturucu, kasten öldürme ve cinsel suçlar hariç, diğer suçlarda koşullu salıverme süresi 2/3'ten 1/2'ye indirildi. Yani, eskiden bu suçlarda cezaevine giren bir hükümlü cezasının üçte ikisini yatarken 2020'deki yasa değişikliğiyle yarısını yatıp çıkma imkanına kavuştu. O dönem 100 bine yakın hükümlü cezaevinden tahliye edildi. Bir yıl olan denetimli serbestlik süresi de 3 yıla çıkarıldı. Böylece kapalı cezaevinde tahliyesine 3 yıl kalanlar doğrudan açık cezaevine geçme hakkı elde etti. Açık cezaevinde bulunanlar da koronavirüs kapsamında izne çıkarıldı.
Temmuz 2023 tarihinde de yeni bir infaz düzenlemesi TBMM'den geçti. Bu düzenlemeyle kapalı cezaevinde olan ve 31 Temmuz 2023 itibarıyla açık cezaevine geçmesine üç yıl kalan bazı hükümlülerin, açık cezaevine nakledilerek üç ay sonra tahliye edilmesinin önü açıldı. Yasaya göre; bu hükümlüler arasında insan öldürme, yaralama, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, dolandırıcılık, hırsızlık, yağma, rüşvet ve uyuşturucu suçlarından hüküm giyenler başta olmak üzere onlarca suçtan mahkûm olanlar yer aldı. Covid izni uygulamasına da devam edildi. Terör ve darbe suçları ise kapsam dışında tutuldu.
Covid izninin pandemi sonrasında da devam etmesine ilişkin "Pandemi sona erdiği halde cezaevlerinden binlerce hükümlü bir yükümlülüğü yerine getirmesine bile gerek kalmadan ellerini kollarını sallayarak izin adı altında aramıza salındılar" diyen Türkaslan, infaz yasasında bir günlük lehe değişikliğin bile anında binlerce hükümlüye kazanılmış hak sağladığını ifade ediyor. Bu nedenle infaz kanununda lehe düzenlemelerden uzak durmak gerektiğini söyleyen Türkaslan, "Ayrıca bir hükümlüye otomatik bir yıllık denetimli serbestlik uygulamanın da infazda bir fayda sağlamadığı anlaşıldı. Fakat şimdi bu uygulamadan vazgeçilse bile kazanılmış hak/lehe düzenleme olarak binlerce hükümlü bundan yararlanmaya devam edecek. O halde çözüm infaz yasasıyla infaz süreleriyle oynamamaktır" diyor.
Hapis cezaları nasıl uygulanıyor?
Türkiye'de cezalarının uygulanmasına ilişkin hükümler, 5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'da düzenleniyor. 2020'de "koşullu salıverme" başlıklı 107'inci maddeye göre ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alanlar 30 yıl, müebbet hapis cezası verilenler 24 yılını, süreli hapis cezasına mahkum olanlar ise yarısını cezaevinden geçirdikten sonra koşullu salıvermeden yararlanıyor. Ancak buna kasten öldürme, ağırlaşmış yaralama, işkence, cinsel saldırı, uyuşturucu, terör, casusluk kapsam dışında tutuldu.
Türkiye'de"kravat indirimi" olarak bilinen "iyi hal indirimi" de tartışma yaratan konuların başında geliyor.
Türk Ceza Kanunu'nun 62'inci maddesinde takdiri indirim nedenleri olarak "takdiri indirim nedeni olarak, failin geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki ve yargılama sürecindeki pişmanlığını gösteren davranışları veya cezanın failin geleceği üzerindeki olası etkileri göz önünde bulundurulabilir" hükmü düzenleniyor. Ancak eleştiriler üzerine 2022'de yasaya "ancak failin duruşmadaki mahkemeyi etkilemeye yönelik şeklî tutum ve davranışları, takdiri indirim nedeni olarak dikkate alınmaz. Takdiri indirim nedenleri kararda gerekçeleriyle gösterilir" cümlesi eklendi.
"Bugünlere önleme politikasızlığı getirdi"
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Canan Güllü de ülkenin her yerinden şiddet haberleri gelirken iktidarın yasal mevzuatlarda değişimi düşündüğünü söylemekten öte atım atmadığı eleştirisini getiriyor. "Oysaki geride kalanların hayatını korumakla görevli olan iktidarın önleme politikasızlığı bizi bugünlere getirdi" diyen Güllü, şu önerilerde bulunuyor:
"Örneğin Ceza Muhakemeleri Kanunu elden geçirilmeli. Kadına şiddet ve cinsel istismar konularında, ceza indirim ve ertelemeler ile açık cezaevi konusu değiştirilerek, özel hüküm getirilmeli. Cinsel tacizde laf attı, öptü canım ne olacaktan öte, mağdurun şikayeti beklenilmeden taciz değerlendirilmesi yapılarak mağdurun adı adresi bilinecek korkusu gözetilerek şikayetten vazgeçme durumu ortadan kaldırılarak hukuki işlem başlatılmalı."
"Bu iktidar Covid döneminde kadına şiddet uygulayan erkekler hakkında işlem yapmayın, hapishaneler dolu diyerek kadın hayatını gözetmemiştir" diyen Güllü, bugün gelinin noktada kadınların, kız çocuklarının yaşam hakkı güvencesinin yok edildiğini vurguluyor. Uyuşturucu bağımlıları için rıza aranmadan devletin gerekli gördüğü cezai kararların hayata geçirilmesi gerektiğini belirten Güllü, şiddetin önlenmesi konusunda Adalet ve İçişleri bakanlıklarının sivil toplum örgütlerinin de görüşünü alması gerektiğini söylüyor.
"Kadınlara ve çocuklara bakış değişmeli"
Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Genel Başkanı ve Avukat Müjde Tozbey de ceza kanunu uygulanmadan sürekli olarak kanunların "düzenlenme" adı altında değiştirilmesinin veya cezaların ağırlaştırılmasının hiçbir anlamının bulunmadığına işaret ediyor. Tozbey, kanun uygulayıcıların kadınlara ve çocuklara bakış açısının "bir kereden bir şey olmaz ", "olan olmuş bari adamın hayatı kaymasın" gibi yargılara sahip olduğunu belirterek "istedikleri kadar kanunlar üzerinde oyunlar oynansın asla şiddet son bulmayacaktır" diyor.
İnfaz kanununda covid döneminde veya dönemsel olarak çıkarılan aflarla, adi suçluların sürekli olarak dışarı salındığını vurgulayan Tozbey, "Bu keyfi aflar dahi, verilen cezalar ne kadar ağır olursa olsun veya infaz kanununu sürekli değiştirilirse değiştirilsin, bu keyfi aflar ile zaten yasalarımız etkisiz hale getirilmekte. Yani iktidarın yasalar üzerinde oynayarak, kamuoyunun öfkesini yönlendirme oyununa kapılmamalıyız. Bu durum dönem dönem idam tartışmalarını önümüze sürdükleri gibi. Yasaları uygulamayanlar, kanunları yapamaz" diyor.
TCHD: Önleyici tedbirler gerekli
Türkiye Ceza Hukuku Derneği de artan şiddet olayları üzerine yaptığı yazılı açıklamada "Cinsiyet temelli şiddetle mücadele ancak devletin koruyucu ve önleyici tedbirleri gecikmeksizin alması ve cezasızlık algısını ortadan kaldırması için gerekli yasal çerçeveyi kurmasıyla mümkün olabilir" dedi. Açıklamada, ceza infaz sisteminin gözden geçirilmesi gerektiği belirtilirken, kadına şiddetin önlenmesi için 6284 sayılı Kanun'un uygulanması konusunda kararlı olunması gerektiği vurgulandı.