Droht jetzt Bürgerkrieg? - Bewaffnete Auseinandersetzungen in Syrien
7 Haziran 2011Muhalefet ise olayın, başkaldıran polis memurlarına rejimin ceza uygulamasından başka bir şey olmadığı iddiasında. Protesto hareketinin başladığı yaklaşık üç aydan bu yana Suriye’ye bağımsız haber muhabirleri giremediği için iddiaların doğruluk derecesi araştırılamıyor.
Eğer Suriye devlet televizyonuna inanılacak olursa, protestoların sonu gelmiş durumda. Devlet televizyonu, Cisr Eş Şuğur kasabasında 120 güvenlik görevlisinin, silahlı çeteler tarafından pusuya düşürülerek öldürüldüğünü haber verdi. Bazı cesetlerin tanınmayacak hâle getirildiği ve yakındaki bir nehre atıldığı da iddia ediliyor. Hükümet yetkilileri, başkent Şam’a 300 kilometre mesafedeki Cisr Eş Şuğur kasabasının korku içindeki halkının, saldırı düzenleyen silahlı çetelere müdahalede bulunması için orduyu çağırdığını öne sürüyor.
"Halk terörize edildi"
Buna karşılık muhalefet çevreleri, geçen hafta sonundan bu yana Cisr Eş Şuğur’un 50 bin kişilik nüfusunun, devletin emri ile keskin nişancılar tarafından terörize edildiğini iddia ediyor. Bu keskin nişancıların, daha önce vurulan göstericilerin cenaze töreni sırasında, evlerin çatılarından halka ateş açtığı ve başka ölümlere de meydan verdiği ileri sürülüyor. Muhalefet, 120 polis memurunun öldürülmesi olayına da farklı bir açıklama getiriyor ve bölgede görev yapan birçok güvenlik görevlisinin kendi vatandaşına ateş açmayı reddettiği için diğer güvenlik güçleri tarafından infaz edildiğini söylüyorlar.
Bu iddaları destekleyen bir video kaydı da bulunuyor. Bu kayıtta Suriye ordusundan kaçtığı anlaşılan bir subay “15'inci tugay, 852'inci tabur, 5'inci bölükten teğmen Abdülrezak Muhammed Tlas – Burada, Homs kentinde bana verilen fotoğraflı kimliğimi görüyorsunuz. Ben, halkımı İsrailli düşmanlara karşı savunmak için asker oldum. Ama Dera kentinde ve tüm Suriye'de olup bitenleri gördükten sonra Suriye ordusunda daha fazla kalmam mümkün değil.” şeklinde konuşuyor.
Şiddetin tırmanışa geçtiği yönündeki haberler üzerine Suriye İçişleri Bakanı İbrahim El Şaar, devlet televizyonunda boy göstererek, silahlı kişilere karşı taviz vermeden önlem alınacağını ilan etti. El Şaar “Devlet, vatandaşlarının, sivillerin ve askerlerin hayatından sorumludur. Hükümet kuruluşlarını korumak zorundadır ve yasalar çerçevesinde kararlı bir biçimde gücünü gösterecektir. Ülkenin ve vatandaşlarının güvenliğine karşı düzenelenen bu silahlı saldırılar karşısında tepkisiz kalamayız” açıklamasını yaptı.
"Kasaba neredeyse boşaldı"
Bir görgü tanığı, bu açıklama üzerine Cisr Eş Şuğur kasabasını korku sardığını anlatıyor:
“Kasaba neredeyse boşalmış durumda. Halk, Türkiye’ye doğru kaçıyor. Ordunun elinden kurtulup, kendilerini güvenlik altına almak istiyorlar. Ordunun önümüzdeki günlerde kasabaya saldırı düzenleyeceği yönünde haberler de kulağımıza geliyor.”
Gözlemciler, Cisr Eş Şuğur kasabasında şiddetin bu derece tırmanmasını, köşeye sıkışmış devletin bir iç savaş çıkartma çabası olarak yorumlanabileceğini belirtiyor. Bir muhalefet sözcüsü, bazı göstericilerin silahlanmış olduğuna işaret ediyor, ancak bunların 100’den fazla güvenlik görevlisini öldürmesinin, -güçler dengesi göz önüne alındığında- olasılık dışı olduğunu vurguluyor.
Suriye’deki gelişmeler daha çok 1982 yılında yaşanan olayları anımsatıyor. O tarihte iktidarda olan Beşar Esad’ın babası Hafız Esad, Hama kentinde başgösteren isyanı vahşi bir biçimde bastırmış ve başta “Müslüman Kardeşler” olmak üzere 30 bine yakın sivil yaşamını yitirmişti.
© Deutsche Welle Türkçe
Ulrich Leidholdt / Çeviri: Çelik Akpınar
Editör: Murat Çelikkafa