EU-Sanktionen können syrischer Opposition nicht helfen -
24 Mayıs 2011Suriye Dışişleri Bakanı Velid Muallim Avrupa Birliği’nin kararlarını büyük bir hata olarak tanımladı ve Avrupa’nın sömürgecilik tarihine kara bir sayfa daha eklediğini söyledi. Muallim Avrupa Birliği’nin halkı şiddete teşvik ettiğini ve yönetimin Suriye halkının hayat şartlarını düzeltme çabalarını baltaladığını belirtti. Velid Muallim ABD’ni de eleştirerek, ‘Amerikalılar askeri müdahalede bulundukları her yerde altyapıyı tahrip ediyor ve ardından yeniden imar etmesi ve petrol kaynaklarından yararlanması için kendi şirketlerini o ülkelere gönderiyorlar’, dedi.
Muhalefet yurtdışında sesini ancak, her gün internete yüklediği görüntülerle duyurmaya çalışıyor. Göstericilerin, devletin ezici üstünlüğü karşısındaki tek silahları internet. Rejim aleyhtarları yabancı ülkelerin dikkatini çekmekte zorlanıyorlar. Kent ve köylerden gönderilen açıklama ve filmlerin doğruluk derecesini kestirmek zor. Yabancı muhabirlerin ülkeye girişi yasak olduğundan, tamamlayıcı ve doğrulayıcı bilgi alınamıyor.
Batının çifte standardı
İki aydır protestocuların üzerine ateş açtıran, onları tutuklatan ve tecrit eden Şam’daki rejim zirvesinin Avrupa’ya girmesinin ve yurt dışındaki servetinden yararlanmasının yasaklanmış olmasının, halkın sıkıntılarını gidermeye yetmeyeceği kesin. Eski ABD Başkanı George Bush’un Suriye’yi ‘meşum eksene’ yerleştirdiği yedi yıl öncesinden bu yana Şam’a zaten yaptırım uygulanıyor. Şam ya da Halep’teki büyük zenginlerin yaptırımlardan etkilendiği yok. Onlar yine servet içinde yüzüyor. Yedi milyon Suriyeli ise günde iki dolardan az parayla geçinmek zorunda.
Yaptırım kararlarını protesto etmek, Şam yönetiminde adet olmuş. Geçen hafta Washington yönetimi dozu biraz daha arttırdığında da öyle olmuş ve Suriye yönetimi bu gibi baskıların alışıldık şeyler olduğunu duyurmuştu.
Esad rejimi, Batı’nın sembolik adımların ötesine geçemediğinin farkında. Ortadoğu uzmanı Robert Fisk, ‘Suriye, Libya da Mısır’a benzemez’, diyor. Fisk, 'Mısır ordusu halkı kolluyor, Suriye ordusu ise rejimi. Öte yandan hiçbir bölge ülkesi Esad rejiminin yıkılmasında yarar görmüyor. İsrail ondan sonra ne olacağını kestiremediğinden, Suudi Arabistan İslamcılardan çekindiğinden. ABD Başkanı Barack Obama da Beşar Esad’ın devrilmesini istemiyor. Sadece, ‘problemi çözemezse, çekilsin’, diyor. Kimse Esad’dan kurtulmak istemiyor', diyor.
Muhalefet zayıflıyor
Protesto hareketinin direnişi iki ayda yaklaşık 850 cana mal oldu. Mısır’daki ayaklanma sırasında bile bu kadar sivil öldürülmemişti. Suriye’deki ayaklanmada, ordunun devlet başkanına sadakati yüzünden ya daha çok kan akacak ya da protesto dalgaları durulacak. Gösterilere katılanların sayısının giderek azaldığını internet aktivistleri de doğruluyor. Rejimin emrindeki yarım milyonluk orduya, özel kuvvetlere, fedailerine ve keskin nişancılarına başarıyla karşı koyabilmek için bu sayının yetmeyeceğini Robert Fisk de dile getiriyor.
On yıllardır bölgede yaşayıp çalışan Robert Fisk gibi beş yıl hapis yattıktan sonra tahliye edilen insan hakları savunucusu avukat Enver El Bunni de ayaklanmanın hüsranla neticelenebileceğini belirtiyor. Ama El Bunni böyle bir fırsat 200 ya da 300 yılda bir ele geçebileceği için mücadelenin sürmesi gerektiğini ve ihtilal başarısızlığa uğrasa bile bazı şeylerin mutlaka değişeceğini söylüyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Ulrich Leidtholdt/Ahmet Günaltay
Editör: Beklan Kulaksızoğlu