1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sarkozy’nin Ankara karşıtı atağı

Michael Becker12 Eylül 2007

Fransa lideri Nicolas Sarkozy, Türkiye’nin AB üyeliğini engelleyecek yeni bir adım olarak değerlendirilen "Akil Adamlar" girişimini hayata geçiriyor. Avrupa Birliği çevreleri Sarkozy’nin projesine kuşkuyla yaklaşıyor.

https://p.dw.com/p/BfCg
Sarkozy'nin yeni girişimi Avrupa Birliği'nde farklı şekilde değerlendiriliyor.
Sarkozy'nin yeni girişimi Avrupa Birliği'nde farklı şekilde değerlendiriliyor.Fotoğraf: AP

Almanya ve Fransa, Avrupa Birliği’nin geleceği konusunda çalışmalar yapacak bir “Akil Adamlar Komitesi” kurulması yönünde görüşbirliğine vardı.

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Pazartesi günü görüştüğü Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin böyle bir komite kurulması yönündeki önerisini desteklediğini açıkladı.

Komiteye, Avrupa Parlamentosunda, komisyonlarda ve Avrupa Konseyi’nde yer almayan, bağımsız, akil kişilerin katılacağını ve komitenin kaç kişiden oluşacağının, birlikte yapılacak çalışmalar sonucunda ortaya çıkacağını ifade eden Merkel, yaklaşık iki yıl içinde AB'nin yapısı konusunda öneriler sunulabileceğini belirtti.

Komitede kimler yer alacak?

Ancak bu insiyatife, Avrupa Parlamentosu’nda şüpheyle yaklaşılıyor.

Şimdilik sözkonusu olan sadece bir fikir. Komitede kimin yer alacağını hala kimse bilmiyor.

Tek bilinen, üyelerin aktif Avrupa siyaseti ve hükümetlerin dışından olacağı.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering, fikre prensipte olumlu yaklaşıyor ve dışarıdan tavsiye almanın her zaman iyi olduğunu belirtiyor.

Siyasetçilerin işi

Pöttering, “Avrupa’nın geleceği için öneriler getirebilecek bir akil adamlar komitesinin olması iyi olur, ancak bu önerileri siyasete uyarlamak, siyasetçilerin işi. Bu sorumluluğu başka kimse üstlenemez” diyor.

Pöttering, Merkel ve Sarkozy’nin görüşbirliğine varmasının ardından, AB’deki diğer devlet ve hükümet başkanlarının da bu öneriye destek vereceğini tahmin ediyor.

Sarkozy, önerisinde komitenin iki soruya cevap aramasını istiyor: AB’nin sınırları nereden geçiyor? Ve AB, kendini nasıl reformdan geçirebilir?

Avrupa Parlamentosu’ndaki sosyal demokratların grup başkanı Martin Schulz’a göre, bu öneri, devlet ve hükümet başkanlarının ellerinde herhangi bir çözüm önerisi kalmadığına bir işaret.

”Paris’teki hiperaktif adam”

Schulz. “Bunu tek bir cümlede de özetleyebiliriz: ‘eğer artık ne yapacağını bilmiyorsan, bir çalışma grubu kur” diye konuşuyor.

Schulz, bu insiyatifin sadece Paris’teki Elysee Sarayı’nda ikamet eden hiperaktif adamın yeni bir önerisi olduğunu söylüyor.

Schulz şöyle devam ediyor: “Pekala, bu ‘Akil Adamlar Komitesi’, Bay Sarkozy’nin işine gelmeyen bir öneride bulunduğunda ne olacak? İşte o zaman ‘Akil Adamlar Komitesi’ bir anda ‘Rahatsız Edici Adamlar Komitesi’ne dönüşecektir. Ben bu fikri pek desteklemiyorum.”

Türkiye’ye karşı girişim

Schulz, Sarkozy’nin, örneğin Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı tavrında dışarıdan destek arayışında olduğunu savunuyor.

Avrupa Parlamentosu’ndaki Yeşiller’in grup başkanı Daniel Cohn-Bendit de, Schulz’un görüşlerine katılıyor:

Cohn-Bendit, „Sarkozy, Türkiye’nin AB üyeliğinin saçmalık olacağını söyleyecek bir komite oluşturmaya çalışıyor, yani kendi konumunu güçlendirmek için ortam yaratma çabası içinde.”

Geniş yelpaze ihtiyacı

Hristiyan Demokrat Birliğin Avrupa Parlamentosu’ndaki üyelerinden Elmar Brok ise, bu endişeleri paylaşmıyor:

Brok, „Eğer bu komite, geniş bir yelpazeyi temsil eden kişilerden oluşacaksa, sadece bir kişinin çizgisini desteklemesi, kanımca pek mümkün olamaz” diyor.

Avrupa Parlamentosu’nda bir noktada görüşbirliği hakim, o da devlet ve hükümet başkanlarının şu anda birliğin reform sözleşmesi ile yeteri kadar meşgul olduğu yönünde.

Öncelik reformlara

Parlamento başkanı Pöttering, şöyle konuşuyor: “Şu anda ne bir ‘Akil Adamlar Komitesi’ ile, ne de başka kararlarla dikkatlerimizi dağıtabiliriz. Şimdi tüm enerjimizi, AB’nin reformdan geçmesine, sözkonusu çalışmaların siyasi açıdan sonuç vermesine ve yeni sözleşmenin bu yıl bitmeden imzalanabilmesine sarfetmeliyiz.”