1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“PKK artık uluslarüstü bir sorun”

Ayhan Şimşek / DW5 Kasım 2007

Bölgesel Kürt yönetimi, PKK’ya “silahlı mücadeleye son verme” çağrısı yaparken, uzmanlar da artık PKK'nın artık uluslarüstü bir sorun olduğu görüşünü dile getiriyor. DW’den Ayhan Şimşek’in haberi...

https://p.dw.com/p/C2ui
Sınırötesi operasyon seçeneği tartışılmaya devam ediyorFotoğraf: AP

Kuzey Irak’taki bölgesel Kürt yönetiminin Başbakanı Neçirvan Barzani, Washington Post gazetesinde bugün yayımlanan makalesinde, PKK ile mücadele konusunda ilginç mesajlar verdi. Onlarca yıldır devam eden PKK sorununun, kendi deyimiyle, “etnik bağlar” nedeniyle artık “uluslarüstü” bir hal aldığını kaydeden Barzani, PKK ile askeri mücadele yönteminin başarısız olduğunu, tek çözüm yolunun “müzakereler ve diplomasi” olduğunu savundu.

Türkiye’nin “iyi bir komşusu” olmak istediklerinin altını çizen Barzani, bölgesel Kürt yönetimi olarak; Amerika, Türkiye ve Irak’la birlikte masaya oturmayı önerdi. PKK ile Filistin Kurtuluş Örgütü arasında benzerlikler de kuran Neçirvan Barzani, 10 yıl önce terörist olarak adlandırılan FKÖ’nun artık siyasallaştığını, PKK’nın da benzer bir dönüşümü gerçekleştirebileceğini öne sürdü.

“Iraklı Kürtler bunu istiyordu”

Dış politika yazarı Semih İdiz ise Barzani’nin “PKK sorununun artık uluslarüstü hale geldiği” tespitine katılırken, ortaya atılan önerilerin ise gerçekçi olmadığını söyledi. Bunun, Iraklı Kürtlerin başından beri istediği görüşme platformu olduğunu belirten İdiz şu değerlendirmeyi yaptı:

“Neçirvan Barzani’nin söylediği doğrudur. Bu iş artık, uluslarüstü bir karakter taşımaktadır, fakat onun çizdiği formatın daha da ötesinde. Çünkü İran ile Irak arasında PEJAK sorunu var. Suriye de son derece memnun değil, bu son gelişmelerle ilgili olarak. Hatta son olarak hafta sonunda Suriye’de PKK yanlısı bir gösteride ölümler de oldu. Onun için bu sorun uluslarüstü ama Neçirvan Barzani’nin tuttuğu kapsamdan biraz daha geniş. Böyle bir müzakere olacaksa dediği gibi, bu işi kökünden çözecek bir müzakere süreci olacaksa, kuşkusuz İran ve Suriye’nin de bu işin içinde olması gerekir.”

“Saldırılar diyalağa darbe vurdu”

Gazeteci Semih İdiz, PKK’nın son terörist saldırılarının ardından Türkiye’de yükselen tepkisel milliyetçiliğin, Ankara ile Irak’ın kuzeyindeki bölgesel yönetim arasında diyalog imkanlarına darbe vurduğunu söyledi.

İdiz, “Özellikle seçimlerden sonra, Erdoğan hükümetinin böyle bir diyaloğa daha yatkın olduğunu söyleyebiliriz. Hatta beklenti içerisindeydik, hem Talabani’nin bu İstanbul’daki zirveye gelmesi konusunda. Hem de Barzani’nin yerel yönetimiyle bazı diyalog kapılarının açılması için. Ama ne yazık ki PKK işte tam o sırada devreye girdi ve o ihtimali de ortadan kaldırdı” dedi.

“Türkiye tuzaklara düşmemeli”

Önceki yıllarda Washington’da görev yapan emekli Büyükelçi Faruk Loğoğlu ise Türkiye ile Irak’ın kuzeyindeki makamlar arasında diyalog kurulamamasında, son dönemde sert çıkışlarda bulunan Mesud Barzani’nin de rolü olduğunu söylüyor. Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Başkanı Loğoğlu, Türkiye’yi provokasyonlara karşı dikkatli olması konusunda uyarıyor.

Loğoğlu, “İster Barzani olsun, ister PKK terör örgütü olsun, bunlar Türkiye’yi fevri hareket etmeye, kuzey Irak’a, Irak’a karşı geniş bir operasyona tahrik etmeye çalışıyorlar. Türkiye’nin bu tuzaklara düşmemesi ve ana hedefinin terörizmle mücadele olduğunu unutmaması gerekir” diyor.

Emekli Büyükelçi Loğoğlu, Türkiye’nin Kuzey Irak’a kapsamlı bir operasyon gerçekleştirmesinin büyük riskler taşıdığını düşünüyor ve şunları söylüyor: “Tabii ilk tercih, bir askeri operasyona gerek kalmayacak ortamın sağlanmasıdır Türkiye bakımından. Uluslararası toplum bakımından da ilk hedef budur. Herkesin buna yardımcı olması lazım. ABD’nin, Irak’ın, Irak’on kuzeyindeki Kürt makamlarının bu hedefe inandırıcı adımlarla yardımcı olması lazım. Ama bu böyle olmadığı takdirde, geçmiş tecrübelere bakarak, herhalde Türk kamuoyunu rahatlatacak ama kapsamı, süresi, hedefleri sınırlı olacak bir operasyon, Türkiye’nin terörle mücadelesi bakımından daha uygun olabilir.”