1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Pim Fortuyn ruhu yaşıyor

Ludger Kazmierczak/DW4 Mayıs 2007

Hollanda siyasetinin en tartışmalı isimlerinden Pim Fortuyn, ölümünün beşinci yılında karmaşık duygularla anılıyor. Özellikle Müslümanlara karşı ön yargıları kullanarak kışkırtıcı üslubuyla oy toplamaya çalışan, 6 Mayıs 2002'de Hollandalı radikal bir çevreci tarafından öldürülen Fortuyn’ün başarısına imrenen, tartışmalı mirasını üstlenen başka politikacılar çıktı.

https://p.dw.com/p/AZO0
Iırkçı söylemleriyle Fortuyn, Hollanda’nın hoşgörü ülkesi olduğu kanısını sona erdirdi.
Iırkçı söylemleriyle Fortuyn, Hollanda’nın hoşgörü ülkesi olduğu kanısını sona erdirdi.Fotoğraf: AP

“Hollanda niye göç ülkesi değil? Çünkü dolu, dolu demektir. İmamın biri çıkıp bir eşcinselin domuzdan daha az değerli olduğunu iddia edebilir, bence sorun yok. Ben bir eşcinselim. Benim hoşgöremediğim, bunu söylerken şiddet çağrısında bulunmasıdır. İslam geri kalmıştır“ sözleri beş yıl önce öldürülen aşırı sağcı politikacı Pim Fortuyn’e ait.

Bir parça küstahlık, bir parça dobralığın verdiği albeniyle ama özellikle de popülist sloganlarıyla Pim Fortuyn, Hollanda siyasi elitinin başına bela olmuştu. Militan bir çevrecinin silahından çıkan beş kurşun Rotterdamlı provokatörün siyasi kariyerine son noktayı koydu.

"Arkasında tahribat bıraktı"

Utrechtli tarihçi Maarten van Rossem, Fortuyn’ün sorumsuzca korku yaydığını, İslam’a, suçlulara, ekonomik krizlere ve AB’ye karşı korkuları kışkırttığını ve arkasında büyük bir tahribat bırakarak gittiğini belirtiyor: “Siyasi açıdan bakıldığında ölümü üzücü bir durum. Fortuyn’ün, siyasi hareketinin başında kalması daha iyi olurdu. Çünkü bir noktada fiyaskoya uğrayacaktı. Şimdi ise ’yaşasaydı her şey farklı olurdu’ diyenler hep çıkabilecektir.’’

2004 Kasım’ında İslam karşıtlığıyla tanınan yönetmen Theo van Gogh’un radikal İslamcı Muhammed Bouyeri tarafından öldürülmesi Hollanda’da Müslümanlara karşı ön yargıların artmasına neden oldu. ’Fortuyn haklıymış’ görüşü yayılmaya başladı.

Tarihçi van Rossem bu görüşün ölümcül bir hata olduğu uyarısında bulunuyor: “Muhammed Bouyeri diye bir tek kişinin delice eylemi yüzünden bir milyon Müslüman kınanabilir mi? Tabii ki hayır. Bu saçmalık. İlginç olan bir şey de bu cinayetin biz Hollandalıları, iki siyasi cinayet yaşayan İsveçliler’den daha fazla etkilemiş olması. İsveçliler bu travmayla niçin daha iyi baş edebiliyor? Bu soruyu kendimize yöneltmeliyiz.“

Fortuyn'ün izinden gidenler oldu

Bu sorunun yanıtını Hollanda siyaseti verdi. Kökleşmiş siyasi partiler Fortuyn ile aralarına mesafe koymak yerine onun fikirlerini benimseyip popülist politikaları devam ettirmeyi tercih etti.

Hollanda Başbakanı Jan Peter Balkanende’nin merkez sağ hükümeti göç ve iltica yasalarını sertleştirdi. Dönemin uyumdan sorumlu bakanı Rita Verdonk göçmenlere karşı sert söylemiyle ülkenin en tutulan politikacıları arasına girdi. Verdonk gibi pek çok muhafazakar politikacı Fortuyn’ün gösterdiği yoldan giderek puan toplamaya çalıştı.

Tarihçi Maarten van Rossem, Hollanda’da hoşgörüye dayalı liberal havanın değiştiğini belirtiyor ve ekliyor: “Fortuyn Hollanda siyasetine hala ortadan kaldırılamayan bir virüs bulaştırdı.’’