Müslümanlar zan altında olmaktan rahatsız
20 Temmuz 2005
“Biz Müslümanlar, İslam dini adına terör eylemleri gerçekleştirenleri onaylamıyoruz. Müslümanlık adına şiddete başvuranlar hem Kuran-ı Kerim’i hem de Hazreti Muhammed’in öğretilerini yanlış yansıtıyor. Hangi dinden olursa olsun, böylesi kanlı eylemler düzenleyenleri kınıyoruz. Dinimizi teröre alet etmeye çalışanlara izin vermeyeceğiz”.
Amerikan televizyonlarında yayınlanan ve Müslümanların terörü kınadığını belirten kısa filmler, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Amerikan- Müslüman İlişkileri Konseyi tarafından hazırlandı. Konseyin sözcüsü Rabia Ahmet, Amerika Birleşik Devletleri’’nde Müslümanlara karşı varolan önyargıları yıkmayı hedeflediklerini söylüyor:
“ Bu spotları hazırlamaktaki amacımız, İslam adına cinayet işleyen bir kaç kişinin, tüm dünyadaki Müslümanların hayatını belirlemesine izin vermeyeceğimizi göstermek. Onların amacı, dini politik hedeflerine alet etmek”.
ABD'de 10 milyon Müslüman yaşıyor
Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık 10 milyon Müslüman yaşıyor. 11 Eylül terör saldırılarının ardından Müslümanların giderek baskı altına girdiği haber veriliyor. Sadece güvenlik kuvvetleri değil, Amerikan halkı da Müslümanlara karşı şüpheli bakıp, mesafeli davranıyor. Amerikan Müslüman İlişkileri Konseyi, iki toplum arasında işbirliğinin olmayışından dem vuruyor. Konsey Sözcüsü Rabia Ahmet, 11 Eylül saldırılarının ardından Bush’un Müslüman cemaatlerin temsilcileriyle biraraya geldiğini, ancak dialoğun devam etmediğini belirtiyor.
Müslümanlara baskı
Öte yandan Müslümanların kanıt olmaksızın gözaltına alınmaları, izlenmeleri ve FBI’ın düzenlediği operasyonlar bir çok masum Müslümanı terör zanlısı konumuna düşürdü. Amerikan Müslüman İlişkileri Konseyi sözcüsü Rabia Ahmet tüm bunların önyargıları arttırdığına dikkat çekiyor:
"Sorun, hem Avrupa’da hem de Amerika’da İslam diniyle batılı toplumlar, Müslümanlarla diğer cemaatler arasındaki bir anlaşmazlıkmış gibi görülüyor. Bu çok yanlış. Böylesi düşünmekle aslında aşırı dincilerin tuzağına düşmüş, sorunu onların istediği gibi tanımlamış oluyoruz.”