1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Lübnan'da sorunlar çözümsüz kaldı

Peter Philipp22 Mayıs 2008

Lübnan'da 18 aydır devam eden siyasi krizin ardından taraflar uzlaştı. Deutsche Welle Ortadoğu uzmanı Peter Philipp, analizinde, uzlaşının eski problemleri çözeceğinden şüphe duyduğunu belirtiyor.

https://p.dw.com/p/E3zY
Peter Philipp
Peter Philipp

Katar'da varılan anlaşmada öncelikle Seçim Yasası'nın değişmesi, Beyrut'taki seçim bölgelerinin yeninden belirlenmesi ve devlet başkanının belki de hemen bu hafta içinde seçilmesi öngörülüyor. Ancak son şiddet olaylarında diğer dini gruplara saldıran muhalefetteki Hizbullah milislerinin silahsızlandırılması şartı bulunmuyor.

Lübnan hükümeti Katar'da varılan anlaşma ile derin bir nefes aldı. Ama hükümet yetkilileri ülkedeki sorunların bu anlaşmayla bir çırpıda çözülemeyeceğinin farkında. Dışişleri Bakanı Tarık Mitri: "Çok önemli olan bu uzlaşı, bize Lübnan'daki şiddet olaylarından sonra gelişen siyasi süreci yeniden değerlendirme olanağı tanıyacak. Geçtiğimiz haftalarda yaşanan şiddetin ardından gelişen olayları değerlendirmek kadar çözüm üretmeye çalışmamız da gerekiyor, çünkü dialog sürecine rağmen hala birçok yerde şiddet olayları sürüyor."

Uzlaşı kalıcı olacak mı?

Katar'da varılan uzlaşının ne derece kalıcı olacağı da soru işareti. Çünkü bu anlaşma da geçmiştekiler gibi ülkenin ana sorunlarına çözüm getirmiyor, tam tersine makyaj izlenimi veriyor. Bu sorunlardan biri, çoğu kararlı biçimde politik haklar isteyen 18 ayrı dini grubun varlığı.

En büyük ve muhtemelen en önemli grubu Şiiler oluşturuyor. Geleneksel olarak, ekonomik açıdan ve eğitim alanında ihmal edilen bu grup, gitgide daha güçlü biçimde iktidara dahil olma isteğini dile getiriyor. Özellikle de İran 1982'de, silahlı bir grup olarak Hizbullah'ı kurduğundan beri. Suriye'nin de desteklediği Hizbullah, Fuad Sinyora muhaliflerinden de destek görüyor. Sünni olan Sinyora'nın başında bulunduğu koalisyon hükümetini ise Batılı ülkeler ve en önemli Arap ülkeleri destekliyor.

Ülkede meydana gelen son çatışmalar Sünniler ile Şiiiler arasındaki açık bir iktidar mücadelesine dönüşmek üzereydi. Hatta şiddet biraz daha tırmansaydı, Lübnan'daki siyasi sistem tamamen tehlikeye girebilirdi. Bu sistem, en önemli siyasi gruplar arasında çoktan miyadını doldurmuş bir güç dengesine dayanıyor: 40'lı yılların başında ülkedeki Hıristiyanlar ve Sünniler ulusal bir sözleşme imzaladılar. Bu sözleşmeye göre devlet başkanı Hıristiyan, başbakan Sünni, parlamento başkanı da Şii olacaktı. Diğer devlet makamları, hatta ordudaki makamlar da benzer şekilde bölüştürülecekti.

Güncelliğini yitirmiş bir siyasi sistem

Dayanağını 30'lu yıllarda yapılan nüfus sayımından alan bu sistem, pek çok Lübnanlının kendisini önce mensubu olduğu dini grupla özdeşleştirmesine, ardından Lübnan vatandaşı olarak görmesine neden oldu. Çıkarlarını korumak için düşünmeden girdikleri ittifaklar da ne hissiyat ne de mantıkla açıklanabilirdi.

Örneğin kendilerini "gerçek Lübnanlı" olarak tanımlayan, genelde Batı ile, hatta bazen İsrail ile yakınlaşan Hıristiyanların bir kısmı bugün ya hükümette ya da Hizbullah'ın safhında. Bir zamanlar Filistin Kurtuluş Örgütü'nü destekleyen, Suriye ile ittifak kuran Arap milliyetçisi Sünniler ise bugün Şam'ın içişlerine karışmasına karşı. Şiiler ise yetmişlerin ortalarında, o dönemki liderleri Musa Sadr'ın muhtemelen Libya yönetimi tarafından öldürülmesi üzerine politik faaliyete başladılar. Suriye ve özellikle de İran'ın etkisi altına sonradan girdiler. Başlangıçta Güney Lübnan'daki Şiiler Filistin Kurtuluş Örgütü tarafından İsrail'e açılan savaşa karışmak istemedi. Bugün ise Hizbullah Suriye'deki Filistinli muhalif gruplarla dayanışma içinde. Hizbullah bir buçuk yıldır da Sinyora hükümetinin istifasını ya da veto hakkına sahip olarak hükümete geri dönmeyi talep ediyor.

Krizin galibi

Beyrut'taki Amerikan Üniversitesi'nden Siyaset Bilimci Hilal Haşan, 18 ay süren sinir harbinden hangi grubun zaferle çıktığı sorusunu şöyle yanıtlıyor: "Lübnan'da bu tür meseleler hep aynı işliyor. Sonuçta ne yenen oluyor, ne de yenilen. Ancak Katar'daki uzlaşı bu kuralı bozuyor. Hizbullah'ın ve muhalefetin geri kalanının bu olaydan zaferle çıktığı yönünde göstergeler var. İstediklerini aldılar."

Katar'da Lübnan'daki karmaşık durumdan bir çıkış yolu arandı. Ama yeni uzlaşının eski problemleri çözeceğinden şüphe duymak gerek. Belki bu anlaşma Lübnan'a biraz nefes alma imkanı tanıyacak. Çünkü bunun tek alternatifi iç savaş olur ki bunu kimse istemiyor.