1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Kaybeden demokrasi oldu

Cornelia Rabitz3 Aralık 2007

Putin, beklendiği gibi seçimlerden zaferle çıktı. Deutsche Welle Rusça Programları yöneticisi Cornelia Rabitz, yorumunda, demokratik güçlerin kaybettiğini, uluslararası toplumun gelişmelere seyirci kaldığını belirtiyor.

https://p.dw.com/p/CVwg
Cornelia Rabitz
Cornelia Rabitz

Rusya’nın Devlet Başkanı Vladimir Putin dün yapılan parlamento seçimlerinden beklenen zaferle çıktı. Seçim öncesi yapılan anketler de Putin’in Birleşik Rusya Partisi’nin yüzde 60’ın üstünde bir oy oranını elde edeceğini gösteriyordu. Putin, Rus seçmeninin büyük çoğunluğunun desteğiyle buyurgan yönetimine devam edebilecek. Deutsche Welle Rusça Programları yöneticisi Cornelia Rabitz yorumunda uluslararası kamuoyunun gelişmeleri izlemekten başka yapabileceği bir şeyin olmadığı görüşünde

Putin’in hesapları tuttu. Rus halkı Putin’i istediğini verdi ve onu desteklediğini gösterdi. Parlamento da bundan böyle dört partinin temsil edilmesiyle formalite açısından da olsa çoğulcu bir görünüm kazandı.

Putin’in Rusya’sında politika büyük bir şova dönüşürken ve yönetim gücünü Kremlin içindeki entrikalardan alırken, dikkatler mümkün olduğu kadar perde arkasındaki olaylara ve gelişmelere yönlendirilmeli, çünkü çoğulculuk sadece kağıt üzerinde mevcut. Başta Putin’i aday gösteren Birleşik Rusya Partisi olmak üzere “Kremlin’in partileri” üçte ikilik çoğunluğa rahatça sahip olurken, sadece Komunistler gerçek muhalefeti temsil ediyorlar.


Senaryosu belli seçimler

Bu senaryosu önceden yazılmış parlamento seçimlerinin tek kaybedeni demokrasi ve demokratik güçler. Anayasanın da öngördüğü demokratik kurumlar arasında başta gelen parlamento, seçmenin kararıyla Kremlin’in istediği gibi yönlendireceği bir konuma indirgenmiş bulunuyor. Bu açıdan bakıldığında halkın temsilcileri Putin’in siyasi geleceğini garanti altına alabilmek için kendilerine öngörülen rolü rahatça oynayabilecekler.

Seçimlerin bir başka kaybedeni ise muhalefet. Siyaset sahnesinin kenarına itilmiş, marjinalleştirilmiş ve bölünmüş muhalefetin bundan sonra yapması gereken, toplumsal akımlara rağmen yeniden güçlenebilmek için inanınırlığını kazanabilmek için çaba göstermek. Ancak muhalefet bu mücadele için Rusya dışından fazla desteğe güvenmemeli.

Ülkelerinde istikrar ve ekonomik kalkınma isteyen insanların kaos ve dağılma korkusunu ciddiye almak gerekiyor. Bu tür korkuların etkisi altında halk bilinçli olarak demokrasiyi sadece dış görünüm olarak algılayan bir liderin konumunu güçlendirdi.


Putin’in yeni makamı

Putin, ileriye dönük planlarını henüz belli etmiyor. Devlet Başkanı sıfatını yitirdikten sonra Rusya’nın kaderini hangi makamda belirlemeye devam edecek? Bu gibi sorulara yanıt olmadığı gibi herhangi bir işaret bile yok. Rusya’ya hakim otoriter zihniyet, olayları ve gelişmeleri sis perdesi altında bırakmaya ve örtbas etmeye devam ediyor. Bu arada kendi iradesini oluşturmaktan uzak tutulan halk, siyasi güçlerin şakşakçısı olmaktan ileriye gidemiyor.

Bu arada uluslararası kamuoyu seyirci rolünden başka bir rol oynayamıyor. Tabii ki, Almanya ve Avrupa sesini yükseltebilir ve Putin’i eleştirebilir, ancak bunun ötesinde tehdidin birşey getirmeyeceği ortada. Rusya dünya siyasetinde söz sahibi olmak isterken, yaptırım uygulamak, ilişkileri azaltmak, işbirliğini dondurmak gibi cezalar sadece istenilmeyen sonuçlara yol açabilir.