1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İslam-Batı diyaloğu için rapor yayınlandı

Sabine Ripperger7 Nisan 2004

İslam dünyasıyla Batı arasındaki ilişkilerde, terörün gölgesine rağmen, diyalog ve anlayışın sağlanması mümkün mü? Alman Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nün (IFA) yayınladığı ”Batı ve İslam Dünyası” isimli raporda bu soruya yanıt arandı.

https://p.dw.com/p/Aalc
Batı-İslam ilişkilerinin üzerine terörün gölgesi düştü
Batı-İslam ilişkilerinin üzerine terörün gölgesi düştüFotoğraf: AP

İslam dünyası ile batılı ülker arasındaki ilişkiler radikal dinci teröristlerin düzenlediği saldırılar yüzünden uzun süredir krizde. Geçmişte iki tarafın ilişkisinde meyve veren bir dönem yaşanmıs olsa da iki tarafın birbirine karşı düşüncelerinde belirleyici olan önyargılar, terörizm ve savaş oluyor. Peki terörün gölgesinde iki taraf arasında diyalog ve anlayışın sağlanma şansı ne kadar?

Suriye, Filistin, Bosna Hersek, Pakistan, Malezya ve Mısır’dan, yani altı Müslüman ülkeden altı bağımsız yazarın hazırladığı ”Batı ve İslam Dünyası” isimli raporda, kendi bakış açılarıyla batılı ülkelerle İslam dünyası arasındaki çekirdek sorunlar anlatılıyor. Yazarlar raporda karşılıklı daha fazla anlayış ve nefretle terörün ortadan kaldırılması için bunu bir başlangıç olduğunun altını çiziyor.

Diyaloğa başlangıç oluşturmak

Raporu hazırlatan Alman Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Genel Sekreteri Kurt-Jürgen Maas: ”Rapor batılı ülkelerle Müslüman ülkeler arasında istenen diyaloğa bir başlangıç oluşturmayı hedefledi. Ortak bir düzlemde buluşmak, diyaloğa geçmek karşıdakini dinlemeyi, yani dinleme kültürünü geliştirmeyi gerektiriyor. Bu raporun amacı bu. Batılı ülkelerin Müslüman ülkelerin gözünde nasıl göründüğünü dinlemek ve sürekli karşımızdakinden birşeyler talep edip onları değiştirmek yerine kendimizde de birşeyler değiştirip değiştirmememiz gerektiği konusuna kafa yorabilmek.”

Terörizmin nedenleriyle mücadele

Yazarların raporda beklendiği gibi sadece kendi ülkeleriyle ilgili izlenimleri değil, raporu bir bütün olarak yazmaları enstitüyü şaşırtmış ve sevindirmiş. Enstitü Başkanı Kurt-Jürgen Maas tüm yazarların raporda terörizmi eleştirdiğini ve batı ile sağlanacak daha iyi bir diyalogla terörizmin nedenleriyle mücadele etmeyi istediğini belirtiyor. Raporda kültürel diyaloğun batılı ülkelerle ile İslam dünyası arasındaki ilişkinin iyileştirilmesinde sadece bir yardım görevi görebileceği, krizden çıkılmasını tek başına sağlayamayacağı ifade ediliyor. Buna gerekçe olarak da krizlerin politik, ekonomik ve askeri sebepler yüzünden ortaya çıktığının altı çiziliyor.

Batılı ülkelerce aşağılanmak

Raporda ayrıca diyalog şansının olması için hem politika gelişmelerin hem de batı ile İslam dünyasında arasındaki güç dengelerinin dikkate alması gerektiği vurgulanıyor. Alman Dışişleri Bakanlığı’nda İslam Temsilcisi olarak çalışan Gunter Mulack, terörizmin nedenlerinden birinin Müslümanların batı ile ilişkilerde şu an yaşadığı hayal kırıklığı olduğunu, Müslümanların batılı ülkelerce aşağılanmış hissettiğini söylüyor. Mulack şunları söylüyor: ”Batının düşünceleri daha çok politikaya göre şekilleniyor. En çok da süper güç Amerika’dan etkileniliyor. Oysa bilim, kültür, tarih ya da din bilimleri alanlarında karşılıklı anlayış, tolerans, kültürlerin kardeşliği ya da şiddetten kaçınılması konusunda çok somut tavsiyelerde bulunuluyor."

Sivil toplumun önemi

Demokrasi ve hukuk sisteminin sivil toplum olmadan başarılamayacağını belirten enstitü genel sekreteri Kurt-Jürgen Maas ise, sivil toplumun oynadığı rolün önemine değindi: "Taraf olan herkes, sivil toplumun oluşmasını destekleyebilir. Bunun için bağımsız medyanın oluşması, gazeteciler, avukatlar ve öğretmenlerin dernekler kurmasının sağlanması ve sivil toplum örgütlerinin oluşturulması, yani sivil toplumun sesinin yükseltilmesi için çalışılabilir. Tüm bunlarla ülkenin gelişmesine katkı sağlanabilir.”