1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran yeniden masada

20 Ağustos 2007

İran, nükleer programıyla ilgili uzlaşma aramak üzere Atom Enerjisi Ajansı ile görüşmelere başladı. Ek yaptırımlardan çekinen Tahran, nükleer programıyla ilgili ayrıntılara açıklık getirmeye hazır olduğunu duyurdu.

https://p.dw.com/p/BW6k
Batılı ülkeler İran’ın nükleer silah geliştirmesinden endişe duyuyor.
Batılı ülkeler İran’ın nükleer silah geliştirmesinden endişe duyuyor.Fotoğraf: picture-alliance/dpa

ABD Başkanı George Bush, “Amacımız İran’ın uranyumu, nükleer silah yapımına elverişli ölçüde zenginleştirme kapasitesine ulaşmasını önlemektir” sözleriyle Tahran yönetimini uyarıyor.


İran yönetimi ise Atom Enerjisi Ajansı ile uyuşmanın mümkün olduğu görüşünde. Kurum Başkanı Muhammed el Baradey, İran ile görüşmelerde varılan noktayı eylül ayında BM Güvenlik Konseyi’ne rapor edecek.



Nükleer pazarlıkta pozisyonlar

Pozisyonlar arasında önemli değişiklik olmadı. Güvenlik Konseyi’nin uranyum zenginleştirme çalışmalarına son vermesi için yaptığı çağrıyı İrran kabul etmiyor. Aksine İran nükleer araştırma yapma hakkının tasdik edilmesini istiyor. ABD’nin nükleer silah geliştirmeye çalıştığı şeklindeki iddialarının mesnetsiz olduğunu savunan ret eden Tahran, ABD’nin asıl amacının İran’ın modern teknolojilere ulaşmasını önlemek olduğunu öne sürüyor. Nükleer görüşmelerde İran heyetine başkanlık eden Ali Laricani bu tezin en hararetli savunucularından:

“Küreselleşme teorisiyle bütün dünya adına karar alma yetkisini kendilerinde görüyorlar. Küreselleşme adına dünya ülkelerini sınıflandırıyorlar. Birinci sınıftakilere ileri teknolojileri, önemsiz ülkelere ise domates salçasıyla klimma cihazlarını layık görüyorlar. Nükleer teknoloji İran’ı seçkinler kulübüne üye yapacağı için bunu istemiyorlar.”


İran’ın talebi

Nükleer anlaşmazlığın patlak verdiği 2002 yılından bu yana İran, atom silahlarının yayılmasını önleme anlaşmasında imzası bulunan bir devlet olarak nükleer araştırma yapma ve nükleer enerjiden sivil amaçla yararlanma hakkının tanınmasını istiyor. Nükleer enerjiyle sadece elektrik üretmek istediğini ve atom silahlarına karşı olduğunu duyuran Tahran yönetimi bu meşru haktan kimsenin kendilerini mahrum edemeyeceğini savunuyor.

ABD, İsrail ve çoğu AB ülkesi ise Tahran’a inanmıyor, hampetrol ve doğal gaz rezervlerinin enerji ihtiyacını fazlasıyla karşılayabileceğini öne sürüyor ve Natanz’daki uranyum zenginleştirme tesislerinin santral ihtiyacından çok daha fazlasına yetecek kapasitede olduğunu öne sürüyorlar.

“Meseleyi BM’ye taşımak hataydı”

Güvenlik Konseyi uranyum tesislerini kapatmaya zorlamak için İran’a “hafifletilmiş” yaptırım uygulama kararı aldı ama bu karar İran’ı yolundan döndürmeye yetmedi. İran’ın Atom Enerjisi Ajansı’ndaki temsilcisi Ali Aşgar Sultaniye, konuyu Güvenlik Konseyi’ne taşımanın neden hata olduğunu DW’ye anlattı:

“Kararları yerine getirmeme ya da faaliyetleri gizleme diye bir şey söz konusu olamaz. Ajans başkanının raporlarında hiçbir zaman İran’ın şartlara uymadığına dair bir cümle yer almadı. Ajans tüzüğünde, şartların yerine getirilmediğinin teftişle saptanıp kurum başkanlığına bildirilmesini içeren bir madde var. Konunun Güvenlik Konseyi’ne intikal ettirilmesi için guvernörler kurulunun onayı gerekli. Ama kurul İran hakkında böyle bir karar almadı.”

ABD iddialarını kanıtlayamadı

Gerçekten de ABD iddialarını hiçbir zaman kanıtlayamadı. Ama tecrit politikası İran’da dayanışmayı arttırdı ve bu ülke Atom Enerjisi Ajansı ile işbirliğini gözden geçirmeye başladı. Tahran yönetimi yaptırımların sertleştirilmesi ihtimaline karşı bağları koparmak istemiyor. Ama uranyum zenginleştirme hakkından vazgeçmeye de hiç niyetli değil.