1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İnsan haklarının 2007 bilançosu

Ulrike-Mast Kirchning28 Aralık 2007

Terörizm, şiddet, yoksulluk, insan ticareti, işkence ve dışlama... İnsan onurunun dokunulmazlığına, birçok ülkede, 2007 yılında da saygı gösterilmedi. 2007'de öne çıkan olayları Ulrike Mast-Kirchning derledi.

https://p.dw.com/p/ChWJ
ABD tüm eleştirilere rağmen Guantanamo'yu kapatmadı.
ABD tüm eleştirilere rağmen Guantanamo'yu kapatmadı.Fotoğraf: AP

“Karanlık, tek kişilik hücrelerdeydik. Kimsenin bizimle konuşmasına, bizi görmesine izin verilmiyordu. Hücreye konulmadan önce bir polis aracında tutulduk. 36 saat 48 saat. Tuvalete gitmemize bile izin vermediler.”

Avukat Ramazan Chaudry, Afganistan’da tutuklanmasını böyle anlatıyor. Chaudry, Devlet Başkanı Pervez Müşerref Kasım Ayı Başı’nda olağanüstü hal ilan ettiğinde tutuklanan, aralarında birçok gazeteci ve hukukçunun da bulunduğu muhaliflerden biriydi. Uluslararası Af Örgütü’nün Almanya Şube Başkanı Barbara Lochbihler, “Pakistan’ı korumak bahanesiyle başvurulan önlemler, temel insan haklarını ihlal etmekti” diyor.


Afganistan’da skandal

Uluslararası Af Örgütü’nün Almanya Şube Başkanı Barbara Lochbihler, “Pakistan’ı korumak bahanesiyle başvurulan önlemler, temel insan haklarını ihlal etmekti” diyor.
Uluslararası Af Örgütü’nün Almanya Şube Başkanı Barbara Lochbihler, “Pakistan’ı korumak bahanesiyle başvurulan önlemler, temel insan haklarını ihlal etmekti” diyor.

İnsan hakları ihlalleri Pakistan’a komşu Afganistan’da da 2007 yılı boyunca sürdü. Afganistan, birçok sosyal ve ekonomik sorunun yanında, kadınların dışlanması, ülkedeki şiddet ve sonbaharda yine cezavelerinde işkence yapıldığı haberleriyle sık sık gündeme geldi. Uluslararası Af Örgütü, Afganistan’daki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü ISAF’ı, tutukladığı kişileri Afgan mercilerine teslim ederek, işkence ve kötü muameleye suç ortağı olmakla suçluyor. ISAF Komutanı General Egon Ramms ise, bu suçlamayı şöyle yanıtlıyor: “Afganistan’daki cezaevlerinde zaman zaman uluslararası devletler hukukuna, insani hukukuna aykırı olan ve bizim zihniyetimizle bağdaşmayan münferit olaylardan haberdarız.”

2007 yılında Almanya, Avrupa ve ABD’de terörle mücadele politikası, büyük bir leke ile meşgul oldu. Guantamo ve CIA uçaklarının gizli uçuşlarla, işkence yasağına uymayan ülkelere tutukluları götürmesi. Berlin’deki Alman İnsan Hakları Enstitüsü’nden Wolfgang Heinz bunun birçok ülkede insan hakları tartışmalarını etkilediğini belirtiyor: “Kanımca, 2001, 2002 yıllarından sonra insan hakları konusu, işkence yasağı gibi hiçbir koşul altında sınırlanmaması gereken temel insan hakları, heryerde sürekli yinelenen terörzme karşı mücadele açıklamalarının gölgesinde kalarak, öneminden çok şey kaybetti.”

İnsan hakları derneklerinin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel gibi birçok politikacının kapatılması için yaptıkları tüm çağrılara rağmen, Guantanamo’da hala tahminen 350 tutuklu bulunuyor. Amerikan yönetimi bazı tutukluları, adil olduğundan kuşku duyulan askeri mahkemelerde sorgulamayı planlıyor. ABD’nde Yüksek Mahkeme, Aralık ayının başından beri yeniden Guantanamo’daki tutukluların haklarını inceliyor.


Guantanamo ve insan hakları

Human Rights Watch gibi insan hakları örgütleri, yaptıkları araştırmalarla eski Guantanamo mahkumlarıyla ya da kaçırılan kişilerle yaptıkları konuşmalarla enformasyon toplanmasına büyük katkıda bulundular ve mağdurların kamuoyuna sesini duyurmasını sağladılar.
Human Rights Watch gibi insan hakları örgütleri, yaptıkları araştırmalarla eski Guantanamo mahkumlarıyla ya da kaçırılan kişilerle yaptıkları konuşmalarla enformasyon toplanmasına büyük katkıda bulundular ve mağdurların kamuoyuna sesini duyurmasını sağladılar.

Çalışmalarının ağırlık noktası Amerikan anayasası ve İnsan hakları Evrensel Beyannamesi olan, “Center for Constitutional Rights” adlı Amerikan sivil toplum örgütü, Guantanamo Tutuklu Kampı’nın 2002 yılında kurulmasından bu yana, tutuklulara hukuki destek vermeye çalışıyor. Örgütün Başkanı Michael Ratner: “Aradan 6 yıl geçti ve hala tek bir tutuklu bile, normal bir Amerikan mahkemesinde adil bir davaya çıkarılmadı. Eski Yunan efsanesinde, kayayı bir tepeye doğru itenen, tepeye tam ulaşmışken yeniden aşağı yuvarlanan kayayı durup dinlemeden yine tepeye ulaştırmaya çalışan Sisifos gibi hissediyorum kendimi.”

Amerikan Yaksek Mahkemesi Yargıçları şimdiye dek iki kez George Bush yönetimini haksız bularak, terör zanlılarının da Amerikan anayasası nezdinde korunduğu hükmüne vardılar. Şimdi Yüksek Mahkeme gelecek aylar içinde, Guantanamo tutuklularının sivil mahkemelere başvurarak, kampa kapatılmalarının meşruiyetini araştırtmak hakkına sahip olup olmadıkları sorusuna yanıt verecek.

Uluslararası Af Örgütü, CIA’nın tutukluları gizli cezaevlerine götürmek amacıyla yaptığı gizli uçuşlar bağlamında, Avrupa hükümetlerini de hukuk devleti ilkelerini ve devletler hukukunu çiğnemekle suçluyor.

Alman İnsan Hakları Enstitüsü’nden Wolfgang Heinz: “Uluslararası Af Örgütü ve Human Rights Watch gibi insan hakları örgütleri, yaptıkları araştırmalarla, örneğin eski Guantanamo mahkumlarıyla ya da kaçırılan kişilerle yaptıkları konuşmalarla enformasyon toplanmasına büyük katkıda bulundular ve mağdurların kamuoyuna sesini duyurmasını sağladılar.”


Murat Kurnaz olayı

Uzun yıllar Guantanamo kampında tutulan Murat Kurnaz olayı şimdi Federal Meclis’in, Alman İstihbarat Servisi Araştırma Komisyonu’nda inceleniyor.
Uzun yıllar Guantanamo kampında tutulan Murat Kurnaz olayı şimdi Federal Meclis’in, Alman İstihbarat Servisi Araştırma Komisyonu’nda inceleniyor.Fotoğraf: AP/Radio Bremen

Sözkonusu kişilerden biri de Bremen’de yaşayan Murat Kurnaz’dı. Almanya hükümeti, 4,5 Guantanamo Kampı’nda tutuklu bulunan Kurnaz’ın serbest bırakılması için hiçbir girişimde bulunmamakla suçlanıyor. Murat Kurnaz olayı şimdi Federal Meclis’in, Alman İstihbarat Servisi Araştırma Komisyonu’nda inceleniyor. Bir diğer Araştırma Komisyonu ise, CIA’nin Almanya üzerinden de yaptığı gizli uçuşlarda, Berlin hükümetinin reddetmesine rağmen, Alman ve Amerikan mercileri arasındaki işbirliğini araştırıyor.

Wolfgang Heinz, Araştırma Komisyonu’nunda yapılan çalışmanın, gelecek yıldan itibaren istihbarat servislerinin daha iyi denetlenmesi için fırsat yaratmasını umuyor: “..biraz iyimser olmamın nedenine gelince: gerek Avrupa ülkelerinde, gerekse ABD’nde, terörizmle mücadelede hangi yöntemlerin kabul edilebilir olduğu konuşuluyor, tartışılıyor.”

Tam avrupa ülkelerinin iskenceyi, tutukluların kanunsuzca sir yerden başka yere taşınmasını, 11 Eylül saldırılarının ardından gündeme gelen bu uygulamaları açıkça reddetmesi, ulusal ve uluslararası insan hakları örgütlerinin başarısı olarak değerlendirilebilir.


İki olumlu gelişme

Myanmar’da açlık çeken halkın ayaklanması şiddet kullanılarak bastırıldı.
Myanmar’da açlık çeken halkın ayaklanması şiddet kullanılarak bastırıldı.Fotoğraf: AP

Birleşmiş Milletler düzeyinde de bu yıl en azından iki olumlu gelişme kaydedildi. BM’in Sosyal, İnsani ve Kültürel Konulardan sorumlu Komisyonu 15 Kasım’da, tüm dünyada ölüm cezasının kaldırılmasını talep eden kararı kabul etti. Ayrıca, 6 Subat’ta tüm insanları “kayıp” olmaktan korumayı amaçlayan uluslararası anlaşma Paris’te 57 devlet tarafından imzalandı.

1970’li ve 80’li yıllarda, askeri dikta rejimleri sırasında onbinlerce kişinin kanunsuz tutuklandığı, işkenceye uğradığı, kaybolduğu ve öldürüldüğü Latin Amerika’da döneme tanık olanların tecrübeleri, BM’in yeni bir insan hakları anlaşması için harekete geçmesine neden oldu.

2007 yılında da, insan hakları ihllaleri, birçok ülkede sürdü. Myanmar’da açlık çeken halkın ayaklanması şiddet kullanılarak bastırıldı. Rusya’da düşünce özgürlüğü ve özgür seçim hakkı çiğnendi. Birçok Afrika ülkesinde despot iktidarlar ve yaygın yolsuzluk, halkın insan onunura yakışır bir hayata kavuşmasını önledi. Çin de, Yaz Olimpiyatlarının başlamasına 6 kala, insan hakları durumu, devletler hukuku uyarınca bağlayıcı olan kurallardan, birçok noktada hala çok uzak. Daha birçok ülkedeki insan hakları ihlalleri, BM İnsan Hakları Komisyonu’nun yerini alan İnsan Hakları Konseyi’ni oldukça zorladı.


İnsan Hakları Konseyi’nin icra yeteneği

Uluslararası Af Örgütü Londra Genel Sekreteri Irene Kahn’a göre insan hakları ihlalleri ancak güçlü bir küresel dayanışma ruhuyla durdurulabilir.
Uluslararası Af Örgütü Londra Genel Sekreteri Irene Kahn’a göre insan hakları ihlalleri ancak güçlü bir küresel dayanışma ruhuyla durdurulabilir.

Wolfgang Heinz, BM’in en önemli kurumlarından biri olan İnsan Hakları Konseyi’nin nasıl bir icraat yeteneğine sahip olduğu sorusunu şöyle yanıtlıyor: “Güney ülkeleri, batı tarafından haksız yere eleştirildikleri ve kınandıkları görüşünde, batı ise, kendini eleştirilere karşı savunan ülkelerin çoğunda insan haklarını ihlal eden dikta rejimleri olduğunu savunuyor. Bu görüş ayrılığı, her zaman değilse de, sık sık yeni kurulan Konsey içinde de sürüyor.”

Wolfgang Heinz, bu soruna rağmen, İnsan Hakları Konseyi’nin bir çalışma programı oluşturmayı başardığını, bunun umut verici bir gelişme olduğunu söylüyor.

Ancak, sadece 2006 yılında oluşturulan BM İnsan Hakları Konseyi’nin girişimleri insan onuru ve haklarının geçerlilik kazanması için yeterli olabilir mi?

Uluslararası Af Örgütü Londra Genel Sekreteri Irene Kahn: “İnsan hakları ihlalleri ancak güçlü bir küresel dayanışma ruhu, korku salan politikaların sona erdirilmesi, insan haklarının gerçekten değerli olduğu duygusunun benimsenmesi, bölünmüş durumdaki dünyanın evrensel insan hakları ilkeleriyle yeniden birleştirilmesi, insan haklarının gerek bireyselliği, gerekse evrenselliği ile durdurulabilir.