Irak iç savaş batağında
31 Ocak 2007Irak’ta Aşure Günü vesilesiyle düzenlenen kutlamalarda meydana gelen can kayıpları, Bağdat hükümetinin çeşitli yetkilileri tarafından farklı şekilde yorumlanıyor. Bazı hükümet mensupları, “Şiilerin Mehdi’nin çağrısına uyarak birbirlerine ateş açtıklarını” iddia ederken, Irak Savunma Bakanı Abdülkadir Muhammed Casim, “dini kisve altında hareket eden siyasi bir gruba darbe indirildiğini” açıkladı.
Günümüzde Irak’ta pek çok siyasi kuruluşun dini ve etnik temelli olduğuna dikkat çeken siyasi gözlemciler ise Savunma Bakanı Casim’ın değerlendirmesine katılmanın mümkün olmadığına dikkat çekiyorlar. Gözlemciler, Irak’ta artık fanatik dinci görüşlerle siyasi iktidar hedeflerinin iç içe geçtiğini kaydediyorlar.
Başbakan’ın açıklaması
Kendisi de bir Şii olan Irak Başbakanı Nuri El Maliki, “El Hayat” gazetesine yaptığı açıklamada, “Şii milisleri durdurmak kolay. Ancak Sünni terörü ve Saddam’ın Baas Partisi’nden kaynaklanan şiddet için aynı şeyi söylemek zor” değerlendirmesini yapıyor. Washington yönetimi ve ılımlı Sünniler, Başbakan El Maliki’nin milisleri ikiye ayıran yaklaşımına karşı çıkıyorlar. Bu çevrelere göre Sünni terör grupları ile Şii ölüm mangaları bir madalyonun iki yüzünü meydana getiriyorlar.
Ortadoğu patlamaya hazır saatli bomba
Diplomatik kaynaklar, Irak’ta geçtiğimiz aylarda derinleşen Şii-Sünni cepheleşmesinin, Ortadoğu bölgesinde geniş bir coğrafyayı patlamaya hazır hale getirdiğine dikkat çekiyorlar. Gözlemcilere göre, kısa bir süre önce Irak’taki gelişmeler karşısında belirli bir siyasi grubun taraftarı gözükmemeye çaba sarf eden komşu ülkeler, artık bu temkinli yaklaşımlarını bir kenara bırakmış durumdalar. Net şekilde gözlenen bu değişimde, Şii-Sünni çatışmasının diğer bölge ülkelerine sirayet etme tehlikesi ile bölgesel güç odaklarından belli bir merkezin ağırlık kazanmasını önleme kaygısı rol oynuyor. Birçok Arap ülkesi, Tahran yönetiminin İslam Devrimi’ni ihraç gayesiyle bölgedeki diğer ülkelerde yaşayan Şiileri kışkırttığını ileri sürüyor.
Sünnilerin korkusu
Iraklı Şiilerin Amerikan işgaliyle birlikte başlayan süreçte güç toplaması, Riyad’dan Beyrut’a uzanan geniş bir coğrafyada Sünnilerin endişesini körüklüyor. Sünni yönetimler, kendi ülkelerindeki Şiilerin de Iraklı Şiilerden ilham ve cesaret alarak daha fazla hak talep etmelerinden ve bu çabalarında İran tarafından desteklenmelerinden kaygı duyuyorlar. İran yanlısı Lübnan Hizbullahı’nın Sünni Başbakan Fuad Sinyora’ya karşı haftalardan beri yürüttüğü kampanya, bu kaygıların haklılığına örnek olarak gösteriliyor.
Ilımlı çevreler, bölgedeki tehlikeli gidişata karşı uyarıda bulunuyor. Aşure Günü’nde konuşan Bahreynli Şiilerin liderlerinden Şeyh İsa Kasım, “Bu çatışmanın Bahreyn’e kadar yayılmaması için dikkatli olmak zorundayız” uyarısında bulunuyor. Suudi Kraliyet Ailesi de “Irak’taki Sünni kardeşlerimizi Şiilerin zulmünden kurtarmak için harekete geçelim” şeklinde çağrılar yapan din adamlarını şimdilik geri planda tutmaya çalışıyor.
Washington-Tahran gerginliği
Siyasi gözlemciler Washington ile Tahran arasındaki nükleer ihtilafın da bölgede artan gerilime katkıda bulunduğuna işaret ediyorlar. ABD ile “himayeci güç”, İran’la da komşu ülke olması vesilesiyle iyi ilişkiler yürütmeye çalışan Irak yönetimi, Washington-Tahran çatışmasının kendi egemenlik sahasında fiiliyata dökülmesinden kaygı duyuyor. Irak’ta bulunan Amerikalı askerlerin İranlı istihbarat görevlilerini ard arda tutuklaması ve Başkan George Bush’un “İran’ın Irak’taki askeri faaliyetlerine en sert cevabı vereceğiz” şeklindeki uyarısı, Bağdat yönetiminin bu doğrultudaki kaygılarını pekiştiriyor.