İspanya güldü, Yunanistan soldu!

D grubundaki ilk maçlarını kazanan İspanya ve İsveç dün Insbruck’ta karşı karşıya geldi. Oldukça tempolu başlayan ve ilk yarım saatte Fernando Torres ve Zlatan İbrahimoviç’in karşılıklı golleriyle daha da hareketlenen maç, ikinci yarıda İsveç’in bir puana razı görüntüsüyle heyecan ve temposunu yitirdi. Herkes maçın berabere biteceğini tahmin ederken, bitime bir dakika kala, 90+2’de sahneye David Villa çıktı. Rusya maçında hattrick yapan ancak İsveç karşısında istediği toplarla hemen hemen hiç buluşamayan Villa, uzun İsveç defansının bir anlık gafletinden yararlanarak kıvrak hareketlerle ceza sahasına girdi ve şık bir plaseyle topu ağlara gönderdi. Böylece altı puana yükselen Luis Aragones’in talebeleri, çeyrek final vizesini de kapmış oldu. Villa da şampiyonadaki dördüncü golünü atarak krallık yarışındaki liderliğini sürdürdü.

İsveç’in ince hesapları tutmadı

Turnuvaya, son Avrupa şampiyonu Yunanistan’ı 2:0 yenerek başlayan İsveç, İspanya karşısında tüm hesaplarını beraberlik üzerine kurmuştu. Zira bu durumda son maçta Rusya karşısında büyük bir ihtimalle beraberlik, çeyrek final için yeterli olacaktı. Teknik Direktör Lars Lagerbäck’in belki de en büyük yanlışı, dizindeki problemler nedeniyle ikinci 45 dakikaya çıkmayan takımın yıldızı Zlatan İbrahimoviç’in yerine yine bir forvet oyuncusu olan Markus Rosenberg’i oyuna almasıydı. Fransa liginde büyük bir çıkış yapan santrfor Johann Elmander’i ısrarla sağ kanatta tutmak yerine belki Henrik Larsson’un yanına ikinci forvet olarak koymak ve Rosenberg yerine de top tutma yeteneğine sahip olan ve Fransa şampiyonu Lyon’la çok başarılı bir sezon geçiren Kim Källström’le ikinci yarıya başlamak belki daha akıllıca bir hamle olabilirdi.

Ancak Rosenberg, ileride bütün topları ezdi ve Källström de ancak 87’inci dakikada sırf zaman geçirmek için oyuna alındı. Atak yaparken hızlı bir kontra yiyen İsveç, bitime 60 saniye kala yediği golle, çeyrek final şansını zora soktu. İbrahimoviç ve arkadaşları, eğer Çarşamba günkü Rusya maçında benzer hatalar yaparsa, biranda kendilerini turnuva dışında bulabilirler. Ancak normal şartlar altında İsveç’e tur atlaması için yine de bir puan yeterli olacak.

İspanya’nın umudu Romanya!

D grubunda liderliği garantileyen İspanya’nın bu başarılı grafiğine rağmen EURO 2008’in mutlak favorilerinden biri olduğunu söylemek ise zor. Rusya gibi zayıf bir ekip karşısında zorlanmadan galibiyete ulaşsa da biraz kontrollü oynayan ve fizik gücünü iyi kullanan İsveç karşısında hayli zorlandığı görülen İspanya’nın çeyrek finalden de alnının akıyla çıkabilmesinin en kolay yolu, C grubunda Romanya’nın ikinci olmasından geçiyor. Zira Hollanda’nın liderliği garantilediği bu grupta Fransa ya da İtalya ikilisinden birinin ikinci olması, çeyrek finalde İspanya ile eşleşmesi anlamına geliyor. Her ne kadar Torres-Villa ikilisi forma bir turnuva çıkarsa da Portekiz ya da Hollanda gibi takımlarla kıyaslandığında İspanya’nın rakiplerinin gözünü korkutan bir futbol oynamadığı kesin. Bu nedenle İspanya’nın şampiyonluk iddiasını devam ettirebilmesi için nisbeten daha zayıf bir rakip olan Romanya ile eşleşmesi yararına olacak.

Yunanistan’dan erken veda

D grubunun diğer maçında ise ilk maçlarını kaybeden iki ekip Rusya ile Yunanistan Salzburg’da karşı karşıya geldi. İki takım da ilk maçlarındaki kısır futbollarını bu maçta da sürdürürken, son Avrupa şampiyonunu Konstantin Zyrianvo’un golüyle 1:0 yenen Rusya “kötünün iyisi” olmayı başardı. Dört yıl önce Portekiz’de düzenlenen Avrupa Futbol Şampiyonası’nı sürpriz bir şekilde kazanan Yunanistan’ın benzer bir mucizeyi bu yıl da göstermesini bekleyenlerin sayısı zaten bir elin parmaklarını geçmiyordu.

Nitekim Otto Rehhagel’in talebeleri, iki maç sonunda toplam üç gol yiyip topu rakip filelerle bir kez olsun buluşturamazken sıfır puanda kaldı. 37 yaşındaki kaleci Antonis Nikopolidis’in inanılmaz hatası sonucu yedikleri gol ise amatör küme maçlarında bile eşine az rastlanır cinstendi. İsveç ve İtalya ile birlikte en yüksek yaş ortalamasına sahip olan Yunanistan’ın 29.1’lik bu ortalamayı en kısa sürede aşağı çekmeyi başaramzsa, önümüzdeki turnuvalada da işiin çok kolay olmayacağı aşikâr.

Türkiye, “Çek”leri bozdurabilecek mi?

Bu akşam gözler yeniden A grubunda... İlk iki maçını kazanan Portekiz’le henüz puanı bulunmayan İsviçre’nin maçı sadece formaliteden ibaret olurken, tüm dikkatler Türkiye-Çek Cumhuriyeti maçına çevrilmiş durumda. Karşılaşmadan önce çok ilginç bir matematiksel durum sözkonusu: Her iki takımın da puanları, attıkları ve yedikleri goller eşit: Birer galibiyet ve mağlubiyet, atılan ikişer gole karşılık yenen üçer gol ve eksi birlik averaj sözkonusu.

Beraberlik halinde doğrudan penaltılara geçilecek

2 Aralık 2007'de çekilen grup kuralarında belirlenen EURO 2008 Tâlimatnâmesi gereği, son grup maçlarında 90 dakika sonunda gol, puan ve averaj eşitliği bulunması durumunda (yani UEFA Turnuva Tâlimatnâmesi'nin ilk dört maddesi uyarınca eşitlik bozulmazsa) müteakip maddelere geçilmeyecek. Bu durumda 5'inci maddede yeralan "grup maçlarındaki gol sayısı", 6'ıncı maddedeki "UEFA sıralaması", 7'inci maddedeki "fairplay sıralaması" ve 8'inci maddedeki "kura" uygulaması devre dışı kalacak ve yarım saatlik uzatmalar dahi oynanmadan, doğrudan penaltı atışlarına geçilecek.

Terim ilk onbiri belirledi

Teknik direktör Fati Terim, Çek Cumhuriyeti maçına çıkacak onbiri, karılaşmadan 24 saat öce açkladı. Emre Belözoğu ve Tümer Metin’in sakatlıklarından dolayı oynamayacaklaı maçta Türkiye, çeyrek final vizesini şu kadroyla almaya çalışack: Volkan- Hamit, Emre Güngör, Servet, Hakan Balta - Arda, Tuncay, Mehmet Topal, Aurelio - Semih ve Nihat.

Penaltıcılar da belli

Ayrıca Terim, yardımcılarıyla yaptığı toplantının ardından seri penaltılara geçilmesi durumunda ilk beş penaltıyı atacak futbolcuların isimlerini de belirledi. Bu listeye göre ilk penaltıyı Hamit Altıntop kullanacak. Sonra sırasıyla Nihat Kahveci, Tuncay Şanlı, Mehmet Aurelio ve Arda Turan topun başına geçecek. İlk beş penaltının ardından eşitlik yine bozulmazsa bu kez Hakan Balta atışı kullanacak.

İstatistikler Çeklerden yana!

Gruptan çıkabilmek için mutlak galibiyete ihtiyacı bulunan Türkiye, rakibiyle daha önce yaptığı maçların hiçbirini kazanamadı. Türk Milli Futbol Takımı, Çek Cumhuriyeti ile şimdiye dek dört özel maçta karşılaşırken, bu müsabakaların üçünü kaybetti, birinde ise berabere kaldı. Bu akşamk kritik maç, iki ülke milli takımları arasındaki ilk resmi müsabaka olacak. Diğer yandan Türkiye, dağılmadan önceki Çekoslovakya ile yaptığı 10 maçta ise bir galibiyet, iki beraberlik, yedi de yenilgi aldı.