1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran, Ortadoğu’da Alman şirketlerinin gözdesi

Jörg Pfuhl19 Ocak 2006

İran, uluslararası alanda, yürüttüğü nükleer programıyla tepkilere ve sert eleştirilerle karşı karşıya. Ancak görünen o ki, bu durum Alman şirketlerinin İran’la ortak iş yapmalarına bir mani oluşturmuyor. İran, Almanya’nın bölgedeki en büyük ihracat pazarı konumunda. Lakin İran’da faaliyet gösteren Alman firmalar kendilerini deşifre etmekten kaçınıyor.

https://p.dw.com/p/AaE9
İran son dönemlerde sadece nükleer faaliyetleriyle gündeme geliyor
İran son dönemlerde sadece nükleer faaliyetleriyle gündeme geliyorFotoğraf: AP Graphics/DW

Alman-İran Ticaret Odası Başkanı Michael Tockuss, üç yıl önce İran ve Almanya arasında çift taraflı ticari bir anlaşma yapıldığını ve bu kapsamda Alman firmalarına İran’da yatırım ve çalışma imkanın sağlandığını anlatıyor. Bu anlaşmayla Alman şirketleri, İran’da elde ettikleri kârı, hiçbir sorun yaşamadan kendi ülkelerine transfer de ediyor ayrıca bu ülkedeki şirketlerinin yönetim kademesini de ellerinde bulundurabilme hakkına sahip oluyorlardı. O yıldan günümüze değin İran’da faaliyet gösteren birçok büyük Alman şirketi var. Alman-İran Ticaret Odası başkanı Michael Tockuss şöyle konuşuyor:

“Yabancı yatırım alanında, Almanlar, bizim bir numaralı ortağımız diyebilirim. Alman firmalarıyla milyar dolarlarla ifade edeceğimiz büyüklükte iş yapıyoruz. Örneğin büyük inşaat firmalarından Lurgi, Krupp-Uhde veya DSD’nin burada milyarlık projeleri var.”

Şirketler isimlerini deşifre etmede çekingen

Büyük Alman şirketlerinin İran’daki aktif varlığı bilinse de, bu şirketler, İran’ın son dönemdeki tartışmalı pozisyonu itibariyle, artık isimlerini çok da açık açık telaffuz etmiyorlar. Örneğin, Alman-Türk Ticaret Odası’nın internet sitesinde, artık bu ülkede faaliyet gösteren Alman firmalarının isimlerinin sıralandığı linkin üzeri sansürlenmiş durumda.

Üç büyük sektör başı çekiyor

Alman şirketleri İran’da özellikle yapı ve petrokimya alanlarında öne çıkıyor. Ancak Tockuss, Almanların sadece bu sektörlerde sınırlı kalmadığını da sözlerine ekliyor:

“Kısa bir süre önce Daimler-Crysler buradaki pazara girdi. Mercedes’in E-sınıfının montajı önümüzdeki dönemde başlayacak. Aynı şekilde Volkswagen de burada. Üçüncü en önemli alan da, Alman makine sanayi. Genel olarak Alman makine sanayinin İran’daki ihracat hacmi yaklaşık 1 milyar Euro civarında. Alman makine sanayi için İran, önemli bir konumda olan Kanada ve Hindistan’dan daha önce geliyor”.

İran, zamanla Alman endüstrisinin Ortadoğudaki en büyük ihracat pazarı haline gelmiş durumda. Hatta İran, geçen yıl dört buçuk milyarlık iş hacmiyle, Suudi Arabistan’ı bile solladı. Aksi yöndeyse İran, Almanya’da hiç de büyük bir role sahip değil. Öyle ki, ülkeden alınan mallar sadece fıstık ve halıyla sınırlı hatta Almanya’nın dışarıdan aldığı petrol miktarının yüzde biri bile İran’dan karşılanmıyor.

Amerika, karar verme aşamasında önemli

Alman firmaları, İran’la olan işbirliğinden oldukça memnun ancak olası Amerikan yaptırımları tehdidine karşı da gerçek bir yatırım niteliğinde değil. Örneğin BASF ülkede bir fabrika kuruyor ya da Siemens bir enerji santrali, parasını alıp kayboluyor. Çünkü büyüklüğü 20 milyon doların üzerindeki gerçek anlamdaki yatırımlarda, ABD veya İran’la yapılan ortaklık arasında bir karar vermek gerekiyor. Amerikan baskısının nasıl bir anlama geldiğini en son deneyimleyen firmaların arasında Thyssen-Krupp geliyor. Firma 70’li yıllarda iflasın eşiğindeyken, İranlıların yüzde 25 hisselik alımıyla ayakta kalmayı başarabilmişti. Ancak bir yıl öncesinde Amerika’nın baskılarına daha fazla direnilemedi ve şirketin İranlı yönetim kurulu üyesi görevinden alınırken, İran’ın şirket üzerindeki toplam hissesi yüzde 5’e düşürüldü.