1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Hollandalılar zevkten dört köşe

Murat Çelikkafa 14 Haziran 2008

EURO 2008’de Hollanda fırtınası esmeye devam ediyor. Fransa’yı 4:1 yenen “portakallar” çeyrek final vizesi aldı. Romanya 1:1 berabere kalan İtalya, Buffon’un kurtardığı penaltı sayesinde ümitlerini son maça taşıdı.

https://p.dw.com/p/EJcm
Hollandalı taraftarlar 4:1'lik zaferin tadını çıkarıyorFotoğraf: AP

Avusturya ve İsviçre’nin evsahipliğinde devam eden 13’üncü Avrupa Futbol Şampiyonası’nda Hollanda, sergilediği tempolu futbol ve attığı birbirinden güzel gollerle taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanmayı sürdürdü. “Ölüm grubu” olarak da adlandırılan C grubundaki ilk maçında son dünya şampiyonu İtalya’yı üç golle geçen Hollandalılar, dün akşam da Fransa’yı âdeta perişan etti. Kuyt, Van Persie, Robben ve Sneijder’in gollerine sadece kaptan Henry aracılığı ile zar zor karşılık veren dünya ikincisi Fransa’nın turnuvaya devam etmesi mucizelere kaldı.

Yıldızların takım ruhu

Tıpkı İtalya karşısında olduğu gibi Fransa maçında da son derece süratlı akınlar geliştiren ve rakibinin gardını sağlı sollu ataklarla çabuk düşüren Hollanda’nın başarısının ardındaki sır hiç kuşku yok ki “takım ruhu”. Oynadıkları kulüp takımlarında bireysel yetenekleriyle öne çıkan ve Avrupa arenasının en önemli futbolcuları arasında yeralan Hollandalı futbolcuların son yıllarda milli forma altında pek başarılı olduklarını söylemek mümkün değildi. Hatta EURO 2008 elemelerinde G grubunda mücadele eden “portakallar” Bulgaristan’ın sadece bir puan önünde kılpayı ikinci olarak Avrupa Şampiyonası biletini son anda kapmıştı.

Oysa Van Nistelrooy, Snejder, Van der Vaart, Robben, Van Perie ve Huntelaar gibi süper yıldızların herbirinin piyasa değeri bugün 21 ila 30 milyon Euro arasında değişiyor. Sadece dün akşam Hollanda’nın gollerini atan dört futbolcunun toplam değeri 80 milyon Euro dolayında. Ancak bu yıldızlar karmasının “asıl yıldız, takımın kendisidir” felsefesini geç de olsa benimsemeleri ve bireysel yeteneklerini takım oyunuyla bütünleştirmeleri, başarının ardında yatan asıl neden.

Van Basten doğru karışımı sonunda buldu

Marco van Basten
Hollanda Teknik Direktörü van Basten'ın, eski ve yeni futbolcularla başarılı bir karma oluşturduğu yorumu yapılıyorFotoğraf: pa / dpa

Tabii teknik direktör Marco Van Basten’in hakkını da teslim etmek gerekiyor. 1980’li yılların ortasından itibaren Ruud Gullit ve Frank Rijkaard’la birlikte gerek Hollanda milli takımında gerekse İtalyan’ın Milan ekibinde fırtına gibi esen Van Basten, 1988 yılında Hollanda’nın kazandığı Avrupa Şampiyonluğu’nda da büyük pay sahibiydi. Sakatlıklar nedeniyle en verimli çağında futbolu bırakmak zorunda kalan ve antrenörlük için kolları sıvayan 44 yaşındaki Marco Van Basten’ın, dört yıl önce milli takımın başına getirilmesi büyük bir sürpriz olarak nitelendirilmişti. O güne kadar sadece Ajax Amsterdam’ın genç takımını çalıştıran ve büyük takım antrenörlüğü deneyimi bulunmayan Van Basten’in en büyük destekçisi ise Hollanda’nın yaşayan futbol efsanesi Johann Cruyff oldu. Önceleri takımın dengesiyle çok oynayan ve Van Nistelrooy gibi yıldızları devre dışı bırakmaya çalışan Van Basten, daha sonra yanlışlarından döndü ve genç oyuncularla deneyimli yıldızlardan uyumlu bir karışım oluşturmayı başardı.

Fransa bal yapmayan arı gibi!

Aslına bakarsanız Fransa’nın da yıldız futbolcu fazlalığı bakımından Hollanda’dan aşağı kalır bir tarafı yok. Kaptan Thierry Henry, eski Galatasaraylı Fracnk Ribery, sezonun flaş golcüsü Karim Benzema ya da Fenerbahçe’nin eski yıldızı Nicolas Anelka gibi isimlerin bonservis bedelleri de 22 milyon ile 30 milyon Euro arasında değişiyor. Ancak Hollanda’nın aksine bu yıldızların “uyumlu bir takım” görüntüsü verdiğini söylemek ise kesinlikle mümkün değil. Bireysel yeteneklerini kullanarak rakibini alt etmeye çalışan “horozlar” girdikleri gol pozisyonlarını değerlendirmekte ise güçlük çekiyor. Rakibinin hızlı akınlarına karşın zaman zaman orta sahayı çabuk geçmekte zorlanan ve pas trafiğini istediği gibi yapamayan Fransa, içine düştüğü bu kısır döngüyle “bal yapmayan bir arıyı” andırıyor.

Zidane’nın boşluğu doldurulamıyor

Fransız futbolunun son on yılına damgasını vuran ve 1998’deki Dünya Şampiyonluğu, 2000’deki Avrupa Şampiyonluğu ve iki yıl önceki Dünya 2’inciliği gibi başarılarda hep ön planda olan kaptan Zinedine Zidane’nın futbolu bırakmasının ardından takımı yönlendirecek ve saha içinde “ağabeylik” yapabilecek bir futbolcunun eksikliği gözlerden kaçmıyor. Gerçi 31 yaşındaki yeni kaptan Thierry Henry’nin de yetenek ve tecrübe açısından Zidane’dan hiçbir eksiği yok. Ancak zor durumlarda taşın altına elini koyacak ve takımı ateşleyecek bir “liderklik karizmasından” yoksun olduğu da bir gerçek. “Yeni Zidane” olarak lanse edilen 25 yaşındaki Franck Ribery’nin de henüz böyle bir görev için hazır olmadığı düşünülecek olursa, Fransa’nın üstün teknik kapasitesi ve yetenekli oyuncularına rağmen, saydığımız bu “yan faktörler” nedeniyle EURO 2008’e erken havlu atması sürpriz olmaz.

İtalya Buffon’a duacı!

EURO 2008 Italien - Rumänien Gruppe C EM Euro08
İtalyanların kalecisi Buffon dün kurtardığı penaltıyla takımını yenilmekten kurtardıFotoğraf: AP

Aslında son dünya şampiyonu İtalya için de benzer şeyleri söylemek mümkün. İki yıl önceki zaferde takımını ateşleyen Francesco Totti ve defansın belkemiği Fabio Cannavaro’nun sakatıklarından dolayı turnuvaya katılamaması, İtalya’nın “omurgasının” kırılmasına neden oldu. Zira forvette Bayern Münihli gol kralı Luca Toni, orta sahada Totti, savunmada Cannavaro ve kalede de “dünyanın en iyi kalecilerinden biri” olarak gösterilen Gianluigi Buffon etrafında takımı oluşturan teknik direktör Roberto Donadoni’nin tüm planları, yaşanılan bu sakatlıklarla altüst oldu.

Bir de buna İtalyanların, “rakibe kilite vurma” anlamına gelen ünlü defans sistemi “cattenacio”nun da artık eskisi kadar iyi işlememesi eklendiği, ilk grup maçında Hollanda karşısında alınan 3:0’lık hezimette açıkça görüldü. Nitekim dün akşam Romanya karşısında da bir gol yiyen ve böylece iki yıl önce tüm turnuvada yediğinden daha fazla golü sadece iki maçta ağlarında gören “gök mavililer” için de Salı günü oynayacakları Fransa maçı “final” niteliğinde olacak. Dün Romanya karşısında 1:1’lik beraberliği kaleci Buffon sayesinde zar zor kurtaran İtalya’nın bu maçta mutlak galip gelmesi gerekiyor. Tabi aynı şey Fransa için de geçerli. Her iki tarafında da mutlak üç puana ihtiyaç duyması ve kaybedenin EURO 2008’e veda edecek olması, maçın kıran kırana bir mücadeleye sahne olacağını gösteriyor.

Romanya “Mutu”lu!

Avrupa Şampiyonası ele maçlarında da Hollanda ile aynı grupta yeralan ve “grup lideri” ünvanıyla EURO 2008 finallerine gelen Romanya, yine de pekçok futbol otoritesi için tam bir “kapalı kutuydu”. Fiorentinalı yıldız Adrian Mutu ve Interli defans oyuncusu Christian Chivu dışında öyle ahım şahım futbolculara sahip olmayan Romanya’nın performansı merak ediliyordu. İlk maçta Fransa’ya kök söktüren ve golsüz berabere kalan Rumenler, dün de İtalya karşısında başarılı bir mücadele ortaya koydular. Mutu’nun attığı golle önce geçen ancak bir dakika sonra Panucci’nin golüne engel olmayan Romanya, maçın bitimine dokuz dakika kala yine Adrian Mutu ile galibiyet çok yaklaştı. Ancak golcü oyuncu, kullandığı penaltı vuruşunda kaleci Buffon’u mağlup edemeyince beraberliği razı oldu.

İki puanla grupta 2’inci durumda bulunan Rumenler’in çeyrek finale yükselme şansı en az İtalya ve Fransa kadar yüksek. Zira liderliği garantileyen Hollanda’nın, yıldızlarını riske etmemek için Romanya maçına yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkması bekleniyor. Bu da Romanya’nın galibiyet şansını artırıyor. Ancak Fransa-İtalya maçının berabere bitmesi durumunda ise Romanya’ya çeyrek finalist olabilmek için bir puan yeterli olacak. Bakalım Mutu, Rumenleri mutlu etmeye devam edebilecek mi?

Son şampiyon Yunanistan veda edebilir

Griechenland dankt Fans nach Niederlage gegen Schweden Europameisterschaft EM 2008
Son şampiyon Yunanistan şampiyonaya İsveç yenilgisiyle başladıFotoğraf: Reuters

Portekiz’de yapılan EURO 2004’te sürpriz bir şekilde zafere ulaşan Yunanistan’ın aynı başarıyı bu yıl da tekrarlaması çok zayıf bir ihtimal olarak görülüyordu. Nitekim, D grubundaki ilk maçında İsveç’e 2:0 mağlup olan Otto Rehhagel’in talebeleri, sergiledikleri kötü futbolla da dört yıl önceki başarının “tesadüf” olduğunu söyleyenleri haklı çıkarttı! İspanya ile oynadığı ilk maçı 4:1 kaybeden Rusya karşısında bu akşam galip gelememesi durumunda Yunanlıların turnuvaya veda etmesi kesinleşecek. Aynı durum Rusya için de geçerli. Rusların Hollandalı teknik direktörü Guus Hiddink’in Yunanistan karşısındaki en büyük kozu, kırmızı kart cezası nedeniyle İspanya’ya karşı forma giyemeyen “takımın beyni” Andrey Arshavin olacak. Futbol tarzları birbirine çok benzeyen Yunanistan ve Rusya arasındaki mücadelenin üst düzey bir mücadele olmayacağını söylemek içinse falcı olmaya gerek yok!

İspanya’nın gol yağmuru devam edecek mi?

Jubel Spanien nach Sieg gegen Russland Europameisterschaft EM 2008
İspanya İsveç'le karşı karşıya gelecekFotoğraf: AP

D grubunun diğer eşleşmesinde ise ilk maçlarını rahat kazanan İspanya ve İsveç karşı karşıya gelecek. Rusya karşısında “hattrick” yapan David Villa, İspanyolların yine en büyük kozu durumunda. Bu maçı kazanan taraf, çeyrek final vizesini garantileyecek. Kağıt üstüne İspanya daha avantajlı görünüyor. Ancak ilk maçta iki gol atan ve 38 milyon Euro değer biçilen Zlatan Ibrahimoviç’li kadrosuyla İsveç’in kolay lokma olmadığı da kesin. Kısacası, İspanya-İsveç karşılaşmasında futbolseverlerin, tempolu bir maçın yanısıra zevkli ve gollü bir mücadele izleme ihtimalleri grubun diğer maçının aksine hayli yüksek.