1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Herşeye rağmen iki ülke de geleceğe bakıyor

Baha Güngör23 Ocak 2008

Yunanistan Başbakanı'nın 49 yıl sonra Türkiye'ye yaptığı resmi ziyaret tarihi öneme sahip. DW Türkçe yayınlar sorumlusu Baha Güngör ziyareti "iki ülke arasındaki sorunların aşıldığının işareti " olarak yorumluyor.

https://p.dw.com/p/Cwe7
Baha Güngör
Baha GüngörFotoğraf: DW / Baha Güngör

Ne Ankara ne de Atina, maddi ve manevi kayıplara neden olan sürtüşmeler dönemine geri dönmek istemiyor. Ege Denizi’ndeki karasuları ihlallerinin yol açtığı askeri müdahale tehlikesi, Kıbrıs yada azınlık hakları ve İstanbul’daki Fener Ortodoks Patrikhanesi’nin Türkiye tarafından ökümeniklik statüsünün kabul edilmeyişi ile ilgili sorunlar artık tarihe karışmalı. Yunanistan başbakanının 49 yıl aradan sonra Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaretin amacı da bu.

Artık ilişkilerde "hoşgörü" hakim

Ancak iki ülke arasındaki kapsamlı sorunlar henüz aşılmış değil. Örneğin Türkiye için Yunanistan'ın karasularını 12 mile genişletmesi ihtimali, kıta sahanlığının kaybolması anlamına geliyor ve bu da "savaş sebebi". Her iki taraf daha 1988’de Ege’deki sondaj hakları yüzünden yaşanan krizde fiili bir müdahaleden çekinmeyeceklerine dair açıklamalarda bulunuyordu. Tarafların Ege karasularına savaş gemilerini göndermesi, tutumlarındaki kararlığı ortaya koyuyordu. Karşılıklı hava sahası ihlali iddiasıyla, tarafların savaş uçakları Ege denizi üzerinde uçuş yaptığı sırada "it dalaşı" tabir edilen tehlikeli yakınlaşmalar sonucu, bir çok uçağın düştüğü de oldu. Konu bugün de hassasiyetini koruyor.

İki komşu ülkenin ilişkileri, tarafların Nato’ya üye olduğu 1952 yılından bu yana farklı gelişmelere sahne oldu. Ancak zamanla bu ilişkilerde "hoşgörü" ağırlık kazanmaya başladı. Bu yüzden taraflar arasında varılacak her türlü çözüm, karşılıklı imaj kaybına meydan vermeme garantisiyle olmalı. Ancak bu oldukça güç. Zira, her iki ülke medyası karşı tarafa yöneltilen taleplerden asgari düzeyde bile vazgeçilmemesi konusunda uyarıyor.

1959 yılında Türkiye’yi başbakan düzeyinde en son ziyaret eden Yunanistan Başbakanı, bugünkü Başbakan Kostas Karamanlis’in amcası Konstantin Karamanlis, dönemin Başbakanı Adnan Menderes tarafından ağırlandığında, iki ülke arasındaki sorunlar bugüne oranla asgari düzeydeydi. Ada’nın bağımsızlığını öngören Londra anlaşmasıyla, Kıbrıs sorunu marjinal bir hal almıştı. Çok unsurlu Ege sorunu, Türk birliklerinin Kuzey Kıbrıs harekatının ertesinde Atina’daki askeri cuntanın devrilmesinin ardından ön plana çıktı.

Siyasi manevralar ilişkileri köreltmemeli

İki tarafın sivil ve askeri temsilcileri karşılıklı bir dizi güven artırıcı önlemler paketine imza attı. Şimdiyse sırada bu hedefleri adım adım hayata geçirmek var. Yunanistan ve Türkiye arasında beş milyar dolara ulaşan ticari işlem hacmi, karşılıklı yatırımlar ve ortak mali proje ve yardımlaşmalar, diğer ülkelerde, Türkiye ve Yunanistan’a olan güveni pekiştirecektir.

Kıbrıs sorununun Türkiye’nin AB’ye üyeliği önünde bir engel olarak gösterilmemesi ve bu sorunun çözülebilir boyutlara indirgenmesine dair umutlar baki. Ancak bu umutlar, iki dost başbakanın ikisinin de siyasi taktikleri iyi bilmesi ve kullanmasından dolayı köreliyor. Zira her ikisi de bu sorunun çözümünde iç siyaseti de hesaba katmalı. Ege’de esen sıcak rüzgarlar, düşüncesizliklere meydan vermemeli. Türk-Yunan sorunu her an yine eski günlerdeki halini alabilir bu yüzden konuya sakin yaklaşmalı ve yakınlaşmaya destek vermelidir. Yunanistan’ın Türkiye’nin AB’ye üyeliğine karşı tavrını değiştirmiş olması ve Türkiye’ye artık bu yönde destek vermesi, Ege’de artık hiçbir sorunun yaşanmayacağı anlamına gelmez."