1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Gürcistan, uluslararası hukuk açısından milat oldu”

Deutsche Welle12 Ağustos 2008

Güney Osetya savaşı, toprak bütünlüğü kavramını gündeme getirdi. Rusya uzmanı Sinan Oğan’a göre savaş, tıpkı 11 Eylül 2001 gibi uluslar arası hukuk açısından kalıcı etkilere sahip…

https://p.dw.com/p/EvUI
Rusya'nın askeri müdahalesi toprak bütünlüğü kavramının tartışılmasına yol açtı
Rusya'nın askeri müdahalesi toprak bütünlüğü kavramının tartışılmasına yol açtıFotoğraf: AP

Türkiye Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Analizler Merkezi (TÜRKSAM) Başkanı Sinan Oğan, Rus-Gürcü savaşını özellikle uluslar arası hukuk açısından önemli görüyor. Oğan, savaşı 11 Eylül saldırılarıyla kıyaslıyor.

Oğan, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı, Rus dış politikası ve Türkiye’nin konumuna ilişkin sorularımızı yanıtladı.

- Rus medyası Kafkaslar’daki gelişmelerden ötürü Türkiye’yi de suçluyor. Sizce iddialarda ne kadar haklılık payı var?

TÜRKSAM Başkanı Sinan Oğan, Gürcü-Rus savaşının uluslararası hukuk açısından önem taşıdığını kaydediyor
TÜRKSAM Başkanı Sinan Oğan, Gürcü-Rus savaşının uluslararası hukuk açısından önem taşıdığını kaydediyorFotoğraf: Sinan Ogan

OĞAN: Rus medyasının Türkiye’yi suçlaması normal. Bir takım çevreler daha önce de Türkiye’yi suçlamak için bu tür fırsatları hep kullanmışlardır. Ama meselenin bir de öbür tarafı var. Ona bakmak lazım: Türkiye 90’lı yıllardan sonra sadece Gürcistan’a değil, Azerbaycan’a da, Orta Asya cumhuriyetlerine de hatta Dğu Avrupa ülkelerine de benzer yardımlarda bulunmuştu. Dolayısıyla Rusya’nın bunu mesele yapması pek mantıklı bir iş değil. Aslında Rus devlet adamları da bunu fazla mesele yapmıyorlar. Bir tek Dışişleri Bakanı Lavrov’un buna benzer bir açıklaması vardı. Onun ötesinde sadece İzvestiya’da bir iki internet sitesinde çıkmıştı bu haber, çok da büyütülecek bir hadise değildi. Bir de konunun öbür yanı var. Rusya’nın kendisine de bakmak lazım. Güney Osetya’ya, Abhazya’ya silahlı yardımda bulunuyor Rusya biliyorsunuz. Dünyanın en önemli silah ihracatı yapan ülkelerin başında geliyor. Aynı şekilde İran’ın nükleer programına destek veriyor. Dolayısıyla da bütün bunları yan yana getirdiğimizde Türkiye’ye yönelik suçlamaların ne kadar yersiz ve haksız olduğu ortaya çıkıyor.

- Uluslar arası toplumun bu savaş karşısındaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?

OĞAN: Nasıl uluslar arası sistem Amerika’ya yapılan 11 Eylül 2001 saldırıları öncesi ve sonrası diye ifade ediliyors, zannedersem birçok açıdan, özellikle toprak bütünlüğü açısından da Gürcistan öncesi ve sonrası diye ikiye ayıracaklardır. Çünkü Birleşmiş Milletler’in toprak bütünlüğü ilkesi, artık resmen geçerliliğini yitirmiştir. Zira başta AB ve ABD tarafından tarafından tanınan Gürcistan’ın toprak bütünlüğü, hem buradan ayrılan cumhuriyetlerin savaşarak 1992 senesinde bağımsızlıklarını kazanmaları, ardından referandumla bu bağımsızlığı pekiştirmeleri ve ardından da Rusya’nın askeri ve politik himayesi altına girmeleri ve bu son savaşla da Gürcistan’ın orayı bir daha geri dönmeyecek şekilde kaybetmesi bize şunu göstermiştir ki, Birleşmiş Milletler’in toprak bütünlüğü ilkesi artık Gürcistan-Osetya savaşından sonra anlamını yitirmiştir. Bunun yansımalarını önümüzdeki dönemlerde dünyanın birçok coğrafyasında göreceğiz.

- Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı bu savaştan nasıl etkilenecek?

OĞAN: Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı projesi, bu savaştan iki açıdan etkileniyor. Birincisi, bu savaş sebebiyle Rus Hava Kuvvetleri’nin Gürcistan’ın içlerine kadar olan birçok alanı bombaladığını, birçok mevziyi bombaladığını biliyoruz. Bu bombalar tesadüfen Bakü-Tiflis-Ceyhan’a da düşebilirdi. Veyahutta Bakü-Tiflis-Ceyhan’ın geçtiği coğrafyaya baktığımızda Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı eski Ahıska bölgesi olan Cevahati’den geçmektedir. Bu şu anlama geliyor: Oradaki bazı Ermeni güçler Bakü-Tiflis-Ceyhan’a fırsat bu fırsat deyip sabotaj düzenleyebilirler. Veya terör örgütleri, başta PKK terör örgütü olmak üzere bu karışıklık ortamından faydalanarak Bakü-Tiflis-Ceyhan’a sabotaj düzenleyebilir. Bir diğer nokta ise politik olarak Gürcistan’ın konumunun zayıflaması. Beraberinde Bakü-Tiflis-Ceyhan’ın stratejik konumunun zayıflaması da anlamına gelir. Bu tür boru hatları stabil ortamları sever; stratejik boru hatları her zaman stabil ortamları sever. Bakü-Tiflis-Ceyhan’ın stabil ortamı, Gürcistan’ın Rusya ile karşı karşıya gelmesi sebebiyle biraz zayıflamıştır. Hele ki Rusya Saakaşvili gitmeli söylemini kullandıktan sonra önümüzdeki süreçte Gürcistan’ın da artık iç politik açısından yeterince stabil olmayacağını bundan çıkarabiliriz. Saakaşvili iktidardan gidinceye kadar Batıyla Rusya’yı aynı terazinin iki yanında dengeleyebilecek bir lider Gürcistan’a gelmedikten sonra zannedersem Gürcistan’da istikrar sağlanamayacak.

- Rusya artık 90’ların Rusyası değil. Füze kalkanına karşı çıkan, Ukrayna’da ve Orta Asya ülkelerinde iç siyasete müdahale eden bir süper güç. Moskova Kafkasya’da başka hangi adımları atabilir?

OĞAN: Bugün yaşanan güç mücadelesi aslında sadece Gürcistan ile Güney Osetya arasında yaşanan sorunun ortaya çıkması değildir. Bu aynı zamanda başta Doğu Avrupa olmak üzere dünyanın birçok alanında Rusya ile Batı arasındaki güç mücadelesinin de bir yansımasıdır. Çok değil, geçtiğimiz haftalarda Rusya ile Batı arasında Çek Cumhuriyeti ve Polonya’ya ABD’nin orada füze sistemleri kurma isteğine Rusya ciddi tepki göstermiştir ve bu tepkisini de açıkça ifade etmişti. Bunun cevapsız kalmayacağını söylemişti. İşte bu hesabın şimdi bir şekilde Gürcistan üzerinden görüldüğünü görüyoruz. Rusya ile Batı arasındaki sorun sadece Doğu Avrupa’dan ibaret değil. Karadeniz, İran’ın nükleer programı, Ukrayna’daki güç mücadelesi ve dünyanın birçok bölgesinde özellikle AB’nin enerji güvenliğinin Rusya’ya bağımlı kalması da bunun içerisinde sayılabilir. Dolayısıyla da bütün bu geniş çerçeve içinde baktığımız zaman Rusya ile Batı arasındaki güç mücadelesinin Gürcistan’da tezahürünü gördük ama bununla sınırlı kalmayacaktır. Bu güç mücadelesi bundan sonra da devam edecektir. Batının başka noktalarında da bunun yansımalarını göreceğiz.