1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Eşya değil aşk!

8 Ocak 2013

El çantası, kadınların tutkudan öte bir duyguyla bağlı oldukları bir aksesuar. Sahibinin kişiliğini yansıtan kadın çantaları, birçok sosyolojik araştırmaya konu oluyor.

https://p.dw.com/p/17Fmg
Fotoğraf: Ruslan Kudrin - Fotolia.com

Farklı renk ve şekillerde, farklı fiyatlarda, çeşit çeşit el çantaları...

Çantasız bir kadını tahayyül etmek mümkün değil! Avrupalı bir kadın ortalama 7 çantaya sahip.

Başı İtalyanlar çekiyor. İtalya’da bir kadının ortalama 60 çantaya sahip olduğu söyleniyor.

Moda metropolü Milano'dayız. Buradaki kadınlar çanta konusunda uzmanlaşmışlar.

İdeal çanta nasıl olmalı?

Milanolu kadınlar, “ideal çantayı” farklı sözlerle tanımlıyorlar. Kimi, "Benimkilerin hepsi büyük” diyor. Bazıları, modaya uygunluğu şart koşuyor. Bir diğeri, "Pratik olmalı. Ne çok büyük, ne çok küçük" diyor. Bir başkası, "Bir kadın için çanta, taşıdığı bir yuva gibidir" ifadesini kullanıyor.

Bir başka kadın bir dizi ünlü marka sayıyor. Bir diğeri, "Her yerde yanımızda taşıyoruz. O yüzden kaliteli olması önemli" diyor. Bir başkasından ise şöyle bir itiraf geliyor: "Sanırım evde yaklaşık 100 çantam vardır."

Fransız sosyolog Jean-Claude Kaufmann 75 kadının çantalarını incelemiş ve şu sonuca varmış: Çantalar kadınlar için bir eşyadan çok daha fazlasını ifade ediyor.

Kaufmann, "Kadınlar çantalarına aşıklar. Günlük yaşama eşlik eden bir dosta duyulan samimi sevgi. Bir de tutkulu aşıklar var. Onlar, çantalarına sırılsıklam aşık olan gerçek çanta tutkunları" diye konuşuyor.

“Bana çantanı göster, sana kim olduğunu söyleyeyim” diyen Jean-Claude Kaufmann, "Çanta seçimi, kadınların hayat felsefesini yansıtıyor. Kimileri rahatlık düşkünü. Kimileri ise her türlü duruma hazırlıklı olmak istiyor. Yağmur yağarsa diye şemsiye bulunduruyor, ne olur ne olmaz diye yanına giyecek ve iç çamaşırı alıyor” değerlendirmesinde bulunuyor.

Kadınlar ve çantaları

Jean-Claude Kaufmann, “hep aynı çanta mı, yoksa her gün ayrı çanta mı” sorusunun da kişilikle yakından ilgili olduğuna dikkat çekiyor:

"Hep aynı çantayı taşıyan kadınlar rahatına düşkündür. Çantası ona her daim eşlik eder. Farklı çantalar taşıyan kadınlar içinse dış görünüm, verdikleri izlenim önemlidir. Dışarıya yaptıkları etkiyi her gün yeni baştan tanımlamayı severler."

Mahremiyet alanı

Milano'da çanta tam bir statü sembolü. Çantanın en az dışı kadar, içindekiler de sahibini yansıtıyor. Çantasında neler taşıdığını sorduğumuz kadınlardan şu yanıtları alıyoruz: "Cüzdanım, kalemlik, kağıt mendil..." "Küçük bir makyaj çantası..." "Cep telefonu, su..." “Deodorant- ne olur ne olmaz!" "Öyle dağınık ki. Göstermem!"

Pekçok kadın için çantanın içi mahremiyet alanı. "El çantası- Özel bir mesele" adlı kitabın yazarı Kaufmann, yine de bu özel alana girebilmeyi başarmış.

Kaufmann, "Çantalar pekçok küçük, gizli, şahsi detaylarla dolu. Örneğin el yazısı notlar. Sadece alışveriş listeleri değil, kişinin yapmak istediği şeyler, değiştirmek istediği özellikler gibi listeler de var. Ya da fotoğraflar, şans getiren aksesuarlar, pelüş hayvanlar."

İşte bir Da Vinci çantası

Tüm bunlar çantanın içinde bir kaosa neden olabiliyor. Ve uzun arama çabalarına. Kadınlar hayatlarının ortalama 76 gününü çantalarında bir şeyler arayarak geçiriyor.
Buna rağmen, kadın ile çantası arasında ahenkli bir ilişki var.

Jean-Claude Kaufmann, "Bir defasında bir kadın bana şöyle dedi: "Çantaya duyulan sevgi, bir erkeğe duyulan sevgiden daha iyi. Erkeklerle sık sık kriz yaşıyorsun. Ayrıldığında bir çok sorun ortaya çıkıyor. Çantalarda durum farklı: Yeni bir aşk heyecan veriyor, ama eski aşk da ölmüyor" diyor.

El çantaları sırlarla dolu. Jean-Claude Kaufmann en azından birkaçını aydınlatmayı başarmış.

© Deutsche Welle Türkçe

DW/GK/NS/BK/NH