1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Darfur’da hedef iktidar

Thomas Moersch / DW3 Ağustos 2007

Sudan’ın Darfur bölgesindeki kriz, Arap milisleriyle Afrikalı köylüler arasında bir çatışmayı andırmasına rağmen asıl gerçekte bir iktidar çatışması yaşanıyor. Güney, Hartum'daki güç dağılımına ortak olmak istiyor.

https://p.dw.com/p/BPRr
Darfur'da 200 binden fazla kişi hayatını kaybetti.
Darfur'da 200 binden fazla kişi hayatını kaybetti.Fotoğraf: UNMIS/Tim McKulka

Darfur’da çatışmalar 2003 yılı Şubat ayında başladı. İki isyancı grubu, hükümete ait garnizonlara saldırdı.

Merkezi hükümeti, Çad sınırındaki bölgeleri ihmal etmekle suçladılar.

Köylüler birbirine karşı kullanıldı

Ayrıca, Arap süvari milislerinin siyah Afrikalı çiftçilerin köylerini basıp, yaktığını öne sürdüler.

Kısa sürede çatışmalar yayıldı. Direnişi kırmak için Hartum hükümeti göçerlerle köylüler arasındaki anlaşmazlıkları kullandı.

Cildi en az köylülerinki kadar siyah da olsa kendilerini Arap olarak nitelendiren süvari milisleri silahlandırdı.

Milyonlarca insan evini terk ederek, kaçtı. 200 bin insan öldürüldü.

En büyük insanlık dramı

2004 ilkbaharında Birleşmiş Milletler, Darfur’da yaşananların dünyanın en büyük insanlık dramı olduğunu açıkladı.

İmzalanan bir ateşkesten sonra 7 bin kişilik bir Afrika Birliği barış gücü bölgeye gönderildi.

Ama bu birlikler Darfur’a yerleştikten tam sekiz ay sonra bile bölgede güvenlik sağlanamadığını bir Alman yardım kuruluşunun yöneticisi Johan van der Kamp şöyle anlatıyordu: “Sadece hükümete bağlı veya isyancı askerler değil, bütün Darfur’da çok aktif olanlar en başta suç çeteleri. Bu nedenle insan karşısındakinin kim olduğunu bilemiyor. Bu da yardımı çok zorlaştırıyor.”

Kuzey-Güney savaşı

Darfur’daki isyanın nedenleri, Kuzey ve Güney Sudan arasında yaşanan iç savaşla doğrudan ilişkili.

Darfur çatışmaları, tam merkezi hükümetle güneydeki isyancıların barış görüşmelerine başladığı bir sırada patlak verdi.

Darfur’daki isyancılar da, bu ayaklanmayla, Hartum’da iktidara ortak olmak istiyordu.

Çünkü uzun süredir Sudan’ın tali bölgelerinde merkezi hükümete karşı tepkiler olmasına rağmen, Hartum sadece güneydeki silahlı gruplarla pazarlığa oturuyordu.

Ancak güneyle anlaştıktan sonra Darfur isyancılarıyla da görüşmeye başlayan hükümet, 2006 yılında Nijerya’nın Abuca kentinde bu gruplardan biriyle anlaşma sağladı.

Çin engelledi

Uluslararası topluluk rahat bir nefes aldığını, Birleşmiş Milletler Acil Yardım Koordinatörü Jan Egeland’ın şu sözleri ortaya koyuyordu:

“Bu tek umudumuz. Şu anda Darfur hepimizin gözleri önünde yavaşça battığı için, çatışan tarafların aklı selime ereceğini ummak zorundayız. Halkın yarısı kurban durumunda ve uluslararası topluluğun yardımına muhtaç. Bu nedenle bir dönüm noktasına geldiğimize inanıyorum. Ama tüm dünyanın taraflara baskı uygulaması lazım.”

Ama bu kısmi barış birşey değiştirmedi. Hatta çatışmanın komşu Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti’ne sıçraması tehlikesi bile doğdu.

Birleşmiş Milletler’in, Afrika Birliği’nin gözlemcilerinin yerine, askeri müdahele yetkisine sahip birlikler göndermesi talepleri giderek daha yoğunlaştı. Ama Sudan’ın ortağı Çin bu girişimleri engelledi.


Barış Gücü’nün etkisi kuşkulu

Bonn’daki Uluslararası Değişim Merkezi’nden Wolf-Christian Paes, şimdi gönderilmek istenen 26 bin kişilik barış gücünün etkili olabileceğinden çok kuşku duyuyor: “Sadece taraflardan ikisinin tanıdığı ve devamlı delinen bir barış anlaşması var. Yani önce aslında çatışmanın gerçek nedenlerine çözüm getiren yeni bir barış anlaşması yapılması lazım. Ancak ondan sonra nasıl bir birliğe gerek olduğu düşünülebilir.”

Bir de Sudan hükümetinin işbirliğine açık olması lazım. Çünkü Hartum bugüne kadar, varılan anlaşmaları önce kabul edip, ardından şiddet politikasını sürdürdü.