1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

CHP'nin iç meselesi değil memleketin geleceği

Türkei Banu Güven
Banu Güven
22 Temmuz 2023

"Tek adam rejimine karşı demokrasi vadeden Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi, kendi içinde bir demokrasi sınavından geçiyor." CHP olağanüstü PM toplantısı öncesinde Banu Güven DW Türkçe'de yazdı.

https://p.dw.com/p/4UGlr
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
Kemal KılıçdaroğluFotoğraf: ALP EREN KAYA/CHP

Seçimden bu yana CHP'yi konuşuyoruz ama aslında konuştuğumuz bir partinin geleceğinden ibaret değil. Söz konusu olan memleketin geleceği. CHP'nin yerel seçime nasıl bir lider ve yönetimle gireceğinin belirleneceği günler geliyor çünkü.

Bu açıdan CHP Parti Meclisi'nin olağanüstü toplantısı önemli. Ekrem İmamoğlu'nun idare ettiği, sızdırılan Zoom toplantısı ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ümit Özdağ'a ikinci tur öncesinde verdiği taahhütler de gündemde. Ama bu toplantının asıl önemi ve gündemi, kurultay sürecini etkileyecek şekilde görevden alınan il ve ilçe başkanlarının itirazlarının değerlendirilmesi. Yani parti içi demokrasiye gölge düşüren bir icraatin ele alınması ve mümkünse düzeltilmesi girişimi söz konusu. Bu toplantı Kılıçdaroğlu için de bir nevi parti içi güvenoyu gibi düşünülebilir.

Kemal Kılıçdaroğlu, seçimden sonra yaptığı ilk grup toplantısı konuşmasında değişim çağrıları ve yeni MYK'ya (Merkez Yürütme Kurulu) dair eleştirilere rağmen, "Gemiyi limana sağlam götürmek yine kaptanın görevidir. Gemiyi limana sağlam götüreceğimi herkes bilsin" demiş, yani genel başkanlıktan vazgeçmeyeceğini ifade etmişti. Bu uğurda attığı adımlardan biri de, Kurultay'da oy kullanacak delegeleri henüz belirlememiş bazı illerin yönetimlerini görevden alması oldu.

Özel gerekçesiz ihraçlar

"Görevden alması" diyorum, zira oy birliğiyle bu kararı veren MYK'nın üyelerinin hepsi Parti Meclisi (PM) içinden bizzat Kılıçdaroğlu tarafından seçilmiş isimler. Parti tüzüğü, MYK'ya il yönetimlerini ancak somut nedenlerle görevden alma yetkisi verirken, özel gerekçe gösterilmedi. MYK bunun yerine, "Görev ve sorumluluk aksatma, mali yükümlülükleri yerine getirmeme, parti ilkelerine ve çalışma kurallarına aykırı hareket etme" gibi genel ifadeler olan tüzük maddesine işaret etti. Lafı uzatmadan: Bu karar, kurultayda değişimden yana oy kullanmasından endişe duyulan delege oluşumunu engelleme amacı taşıyan bir ayak oyunuydu.

Olağanüstü toplanan PM'nin 16 üyesi, zaten Kemal Kılıçdaroğlu'nun belirlediği MYK üyeleri. Yani görevden aldıkları il ve ilçe yöneticilerinin itirazlarını nasıl ele alacakları belli. Geriye kalan 44 kişiden kaçı itirazların kabulu yönünde oy kullanacak? Önemli soru bu.

Değişim isteyenler, itirazların kabulü için gerekli olan 40 oya ulaşılamasa da, PM'nin en az yarısının itirazları kabul etmesini umuyor ve bu durumunun CHP'de değişim talebine dair kuvvetli bir işaret olacağını söylüyor. Böyle bir durumda Kasım'dan önce mevcut delege yapısıyla Olağanüstü Kurultay'a gidilmesi için yeterli baskı oluşur mu, orası ise meçhul.

Kılıçdaroğlu bu şekilde devam ederse, Kasım'da Olağan Kurultay'da delege üstünlüğüyle yeniden genel başkan seçilebilir. Ama ne pahasına? Mesela yerel seçimlerde büyükşehir belediyelerini kaybetme pahasına mı?

İYİ Parti ve HDP yine destek verecek mi?

Kılıçdaroğlu'nun, cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci turu öncesinde, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'a, partisinin yetkili kurullarına ve ortaklarına danışmadan verdiği teminatlar, hanesine eksi puan olarak geçti. Kimler nezdinde? HDP ve İYİ Parti… 2019 yerel seçimlerinde CHP adaylarının İstanbul başta olmak üzere büyük şehirlerde kazandıkları zaferin ardında da bu iki partinin seçmenleri vardı. Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile görüştü. Fotoğraflar bu görüşmenin sıcak bir atmosferde geçtiğini gösterse de, İYİ Parti'den yerel seçimde ittifak yapmak ya da CHP'nin adayını desteklemek konusunda en ufak bir işaret yok.

Bugüne kadar gelen işaretler, "Biz kendi adayımızı belirleyeceğiz" diyor. HDP de, Kılıçdaroğlu'nun Özdağ ile açıklamasında yer verdiği "kayyum" vurgusunu unutmuş değil. Onlar da yerel seçimlere kendi adaylarıyla girmek istiyor. Bu durumda, CHP Genel Başkanlığı yanında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı'nı da istediğini anladığımız Ekrem İmamoğlu seçimi yine kazanabilir mi?

Mansur Yavaş Ankara'yı, İYİ Parti desteği olmadan yine alabilir mi? Bu sorulara mevcut gidişata bakarak olumlu cevap vermek çok zor. Bu aşamadan sonra, CHP'nin belediye başkan adayları nasıl belirlenecek? Bu da ayrı bir mesele ve çekişmenin de merkezinde aslında. Kemal Kılıçdaroğlu belirleyecekse adayları, Ekrem İmamoğlu ile gerilen ipler kararını nasıl etkileyecek?

Eski CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner
İlhan CihanerFotoğraf: ANKA

Bütün bunları yazdıktan sonra, asıl meseleye gelelim: CHP içinde parti içi demokrasi konusu yeni bir konu değil. CHP içindeki "Gelecek İçin Biz" grubunun lideri, eski İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner ile konuştum. Cihaner, 2018'deki tüzük kurultayının olağanüstü antidemokratik şekilde yürüdüğünü, bazı maddelerin salonda yeter sayısı olmadan geçirildiğini hatırlattı. Ekrem İmamoğlu dahil, bugün değişim isteyenlerin çoğunun o zaman Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında olduğunu da ekleyerek.

Cihaner, CHP'nin her şeyden önce demokratik bir tüzüğe ihtiyacı olduğunu vurguluyor. "Partide kurulması gereken bir Etik Kurul vardı, o da kurulmadı" diyor. Cihaner'e göre parti içinde mücadele sürerken, ideolojiye ve siyaset yapma şekline dair tartışma olmaması da eksiklik.

Kısacası, tek adam rejimine karşı demokrasi vadeden Kemal Kılıçdaroğlu ve partisi, kendi içinde bir demokrasi sınavından geçiyor. Bakalım CHP demokrasiye kendi içinde ne ölçüde yaşam hakkı tanıyacak?

 

DW Türkçe'ye VPN ile sansürsüz nasıl erişebilirim?

Türkei Banu Güven
Banu Güven Gazeteci ve TV moderatörü. Türkiye, Almanya ve dünyadaki gelişmeler üzerine yazılar kaleme alıyor.