1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Beyaz Saray'daki pazarlık

Mechtild Brockamp / DW6 Kasım 2007

Beyaz Saray'da ABD Başkanı George Bush ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın görüşmesinden "PKK ortak düşmanımız" mesajı çıktı. DW editörlerinden Mechtild Brockamp, bu görüşmeyi şöyle yorumluyor:

https://p.dw.com/p/C3Yw
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Başkan George BushFotoğraf: AP

“ABD Başkanı George Bush için mesele aslında gayet açık: Kuzey Irak’taki PKK, ’terörist bir örgüt’ ve ABD ile Türkiye’nin ortak düşmanı. Ancak bu, güçlü bir söylem olmanın ötesinde bir anlam taşımıyor. Zira Bush, Irak’ın tek istikrarlı bölgesi olan ülkenin kuzeyinde, ortak düşman PKK’ya karşı askeri yöntemlerle mücadele etmeyi kesinlikle istemiyor.

İç politikada baskı altında olan Erdoğan ise sınır ötesi askeri operasyon kozunu oynamayı sürdürürken, aslında olaya ABD’nin müdahil olmasını tercih ediyor. Zira Türkiye Başbakanı, bu savaşı kazanamayacağının bilincinde. Bunun da ötesinde Türkiye’nin Kuzey Irak’a askeri müdahelesi, iç savaşı da beraberinde getirebilir. Sınır bölgelerindeki 100 bin dolayında Türk askeri de daha ziyade gözdağı vermeyi amaçlayan bir politikanın sonucu olarak burada bulunuyor.

ABD Başkanı Bush ise iki arada bir derede kalmış durumda. Ancak bu durumun sorumlusu da yine kendisi. NATO müttefiki Türkiye, İncirlik Üssü’nü, ABD’nin Irak ve Afganistan’a yaptığı takviyelerde bir aktarma noktası olarak kullanmasına müsade ediyor. Bunun karşılığında ise haklı olarak Washington’dan yardım bekliyor. Öte yandan, ABD’nin, Iraklı Kürtlerin hamiliğine soyunması ise Ankara ile gerginlik yaşanmasını kaçınılmaz kılıyor.

Diğer bir mesele de PKK’nın İran’daki uzantısı olan PJAK’a Washington’dan uzanan destek eli. Bu örgüt, ABD’den silah yardımı alıyor ve bu sayede İran’da terör eylemleri gerçekleştiriyor. PKK’ya karşı girişilecek muhtemel bir askeri operasyonda, Amerikan askerlerinin PJAK ve PKK üyelerini birbirinden ayırması ise hemen hemen imkansız olurdu.

ABD için Ortadoğu’nun tamamı bir kriz bölgesine dönüşmüş durumda. Bu ise kendi izlediği hatalı stratejinin bir sonucu. Böyle bir ortamda Kuzey Irak’ın bir savaş alanına dönmesi, ABD’nin uğradığı hezimeti perçinlemiş olur.

Bu gerçeğin ışığında Türkiye Başbakanı’nın, Washington temaslarından beklediğini tam olarak alabildiği söylenemez. Bush, Erdoğan’a sadece ’PKK ile ilgili gizli istihbarat bilgilerinin paylaşılacağı’ güvencesini vermekle yetindi. Bu somut olarak, PKK’nin para ve eleman transferi konusunda ABD’nin elde ettiği bilgilerin Türkiye’ye de aktarılması anlamına geliyor.

Erdoğan’ın da şimdilik bununla yetinmesi, her iki tarafın da aslında zamana oynadığının bir göstergesi. Çünkü Kuzey Irak’ta kısa bir süre sonra ağır kış şartları hüküm sürmeye başlayacak ve PKK, dağlardaki mevzilerine geri çekilecek. Türkiye’ye yönelik PKK eylemleri büyük ölçüde son bulacağından Türk kamuoyundaki öfke de yavaş yavaş yerini sükunete bırakacak.

Yani Erdoğan ve Bush aslında muhtemel hasarları asgariye indirme gayretinde. Türkiye Başbakanı, büyük beklentiler içindeki Türk kamuoyuna ve Genelkurmay’a, Bush’un taahhütlerinin, aslında büyük bir “başarı“ anlamına geldiğine inandırmakta zorlanacaktır. Çünkü Türk Ordusu’nun, PKK sorununda kendi öncelikleri mevcut. Ayrıca bilinçli olarak savaş çığırkanlığı yapmak suretiyle ülkedeki demokratikleşme sürecine de zarar vermek istiyor. ABD’nin politikası Genelkurmay’ın ekmeğine yağ sürüyor. Başkan Bush ise sadece satranç tahtasındaki taşların yerini gelişigüzel şekilde değiştirmekle yetiniyor.“