Basın özgürlüğü için mücadele
3 Mayıs 2004Dünya çapında basın özgürlüğünün durumu söz konusu olduğunda Sınır Tanımayan Gazeteciler çalışanlarından daha iyi bir bilgi kaynağı bulmak zor. Örgüt yılda bir kez yayınladığı raporla, kaydettiği basın özgürlüğü ihlallerini açıklıyor. Çeşitli ülkelerdeki 100’ü aşkın basın temsilcisinden oluşan bir ağ ile bilgi akışını sağlıyor.
Bu temsilciler bulundukları ülkelerde örneğin gazetecilerin baskı ya da tehdide maruz kalmaları veya baskıcı basın yasalarının kabul edilmesi durumunda bu bilgileri iletiyorlar. Uluslararası düzlemde ise dilekçeler yazılıyor, sözkonusu hükümete baskı uygulanıyor, gelişmeler kamuoyuna sunuluyor.
Örgütün Almanya kolu yönetim kurulu sözcüsü Michael Rediske buna örnek olarak Türk gazeteci Nadire Mater’in yargılanması sürecini gösteriyor. Rediske, Mater’in Güneydoğu’da çatışmalara katılan askerler ile röportajlarından oluşan ”Mehmed‘in Kitabı” adlı kitabı nedeniyle yargılanması sürecinde uluslararası kamuoyunda başlatılan kampanyanın, davanın durdurulmasında önemli rol oynadığını belirtiyor.
BM’yle işbirliği
Uluslararası Af Örgütü ve BM İnsan Hakları Komisyonu gibi uluslararası kuruluşlar ile işbirliği içinde çalışan Sınır Tanımayan Gazeteciler, Ruanda’da on yıl önce yaşanan iç savaş sırasında ülkede aktif olarak da yardım çalışmaları gerçekleştirdi. Mültecileri güvenlik sorunları, gıda dağıtımı ya da aşı kampanyaları konusunda bilgilendiren kısa dalgadan yayın yapan bir radyo istasyonu kurularak, mülteci kamplarına binlerce radyo dağıtıldı.
Örgüt, bu gibi istisnalar dışında genelde lobi çalışması yürütüyor ve aksaklıkları vurguluyor. Örneğin, geçtiğimiz yıl sadece Irak’ta 14 gazetecinin ölmesi örgütte giderek artan bir endişeyle izleniyor. Çünkü gazeteciler üzerindeki rekabet baskısı arttıkça kendilerini ölümle sonuçlanabilecek tehlikeli durumlara atma ihtimali de yükseliyor.
Gazetecilerin güvenliği
Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü bu yüzden büyük yayın kuruluşlarına, çalışanlarının kriz bölgelerindeki güvenliğine dikkat etme yükümlülüğü getirmek için çalışıyor. Örgütün Almanya kolu yönetim kurulu sözcüsü Michael Rediske bunun da güvenlik için garanti olmadığını belirtiyor:
”Örneğin görüntü almak isteyen gazetecilerin en çok tehlikede bulundukları yerlerden biri Filistin bölgeleri. İsrail askerleri uluslararası ekiplerin ve fotoğrafçıların varlığını istemedikleri için bu kişilere karşı çok ihmalkar davranabiliyor. Kesin kanıtlar yok ama güçlü dayanak noktaları var. Fotoğrafçı ve gazetecilerin olay yerinden uzak durmalarına ve İsrail askerleri tarafından tanınabilecek durumda olmalarına rağmen öldürüldükleri görülüyor.”