1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa'da deflasyon endişesi

10 Ocak 2014

Avrupa Merkez Bankası, beklendiği üzere gösterge faiz oranlarını olduğu gibi bıraktı. Ana faiz oranının değişmemesi akla, ‘merkez bankası acaba deflasyonla mücadeleye mi hazırlanıyor?’ sorusunu gündeme getiriyor.

https://p.dw.com/p/1Aoaw
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

[No title]

HBSC Bankası’nın baş iktisatçısı Stephen King, dünyanın en büyük iki merkez bankası olan FED ve Avrupa Merkez Bankası’nın 2014 yılında büyük bir ikilemle karşılaşabileceğini söylüyor. King, doğru verilmesi mümkün olmayan kararı şöyle özetliyor: “Reel ekonomi toparlanmaya başladığı için, gevşek para politikasından yavaş çıkışa start mı versinler, yoksa ufukta deflasyon tehlikesi görüldüğü için ucuz para politikasını muhafaza mı etsinler?”

Deflasyon, çoğu mal ve hizmetin pahalanmak yerine ucuzlaması anlamına geliyor. İlk bakışta yadırganacak bir durum. Çünkü merkez bankaları küresel finans kriziyle baş edebilmek için aşırı gevşek politikası izleyip piyasaları likiditeye boğdu. Teoriye göre para fazlasının fiyat balonlarına, spekülasyona ve enflasyona yol açması gerekirdi. Ama enflasyonun yerinde hâlâ yeller esiyor.

'Deflasyon tamponu'

Aksine, 2013 yılının aralık ayında Avrupa’daki mal ve hizmetler bir yıl öncesinin aynı ayına kıyasla yüzde 0,8 oranında pahalandı. Bu oran, Avrupa Merkez Bankası’nın, aynı zamanda deflasyon tamponu olarak da hedeflediği yüzde ikilik enflasyonun oldukça altında kalıyor. Daha da kötüsü, üretim maliyetlerindeki düşüş enflasyon oranının da üzerinde seyrediyor. Letonya, Yunanistan ve Kıbrıs’ta bütün mal ve hizmetlerin ucuzlaması, deflasyonun habercisi sayılıyor.

Deflasyonun, neden enflasyondan daha korkutucu olduğuna gelince. Ucuzluk tüketicinin yüzünü güldürüyorsa, bu korku neden? İktisatçılar, tehlikeli bir çöküş tehlikesi barındırdığı için deflasyondan çekiniyorlar. Zira fiyatların daha da gerileyeceği beklentisiyle tüketim ve yatırımlar erteleniyor. Üretim azaldıkça, kârlar da küçüldüğünden, ücretlere makas atılıyor, hatta tensikat başlıyor. Azalan gelir ve artan işsizlik makro talebi daraltıyor ve bütün göstergeler aşağıyı gösteriyor.

Merkez bankaları enflasyonu paranın fiyatını arttırtmak suretiyle frenleyebiliyor. Deflasyonun para politikasının sunduğu enstrümanlarla önlenebildiği ise şimdiye kadar hiç görülmedi. Çünkü merkez bankası faizini sıfıra indirmek mümkün değil. Commerzbank’ın baş iktisatçısı Jörg Kraemer deflasyon korkusunun abartıldığı görüşünde.

“Deflasyon uyarılarına pek önem vermiyorum. Bence bu kavram biraz da aşırı gevşek para politikasına gerekçe göstermek için suistimal ediliyor. Merkez bankalarının ikilemde olduğu görüşüne de katılmıyorum. ABD kendini krizden kurtardı. İşsizlik yüzde 10’dan yüzde 7’ye düştü. Bankalar iyi para kazanıyor. Aslında FED artık ucuz para politikasından çıkmaya başlamalı. Sıfır faiz politikasını sürdürdüğü takdirde piyasalardaki aşırılıklara ve spekülatif şişmelere davetiye çıkarmış olur. Bu bakımdan ikilemden söz etmek yerine FED’in para politikasına odaklanmak yerinde olur.”

Avrupa'da fiyatlar neden düşüyor?

Commerzbank baş iktisatçısı, Avrupa’da fiyatların neden düştüğünü ise şöyle izah ediyor: “Bu, gerçekten şaşılacak bir durum. Yıllardır gevşek para politikası uyguluyoruz ama mal fiyatları enflasyonu gözümüzden kaçıyor. Bunun nedeni devlet borçları krizi patlak verene kadar Güney Avrupa ülkelerinde fiyatların hızla artmış olmasıdır. Şimdi fiyatlar tabiatıyla düşüyor. Rekabet gücüne kavuşabilmeleri için de zaten böyle olması gerekir. Dolayısıyla, kriz bölgelerinin ekonomik büyüklüğünün üçte birini oluşturduğu Euro Bölgesi’ndeki enflasyonun böylesine düşük çıkmasına şaşmamak gerekir. Problem çıkabileceğini sanmıyorum.”

İktisatçı Jörg Kremer deflasyonun neden enflasyondan daha korkutucu olduğu hakkında ise şunları söylüyor: “Merkez Bankaları ve politikacılar deflasyon tehlikesini kötüye kullanıyor ve bahane ediyorlar. Deflasyon son olarak 1930’lu yıllarda Amerika’da oldu ve fiyatlar üçte bir oranında düştü. Ücretler azalmadığı için işletmelerin kâr marjı daraldı ve yatırım yapılamaz oldu. Euro Bölgesi için böyle bir tehlike söz konusu değil. Merkez bankaları ucuz para politikasına deflasyon korkusunu bahane ediyor. Reform yapmayıp mali problemlerini çözemeyen kriz ülkeleri sorunlarını Merkez Bankası’nın sırtına yüklüyor. Merkez Bankası da ucuz parayla bu sorunları perdeliyor ve bu uygulamayı deflasyonla mücadele önlemi olarak adlandırıyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Rolf Wenkel / Ahmet Günaltay

Editör: Başak Özay