Avrupa hükümetlerine 14 Mayıs sonrasına hazırlık çağrısı
13 Nisan 2023Avrupa 15 Mayıs sabahı karşısında hangi Türkiye'yi bulacak?
Avrupa'nın önde gelen düşünce kuruluşları ve Türkiye uzmanları, yirmi yıldır Recep Tayyip Erdoğan'la yaşamaya alışmış Avrupa devletlerini Ankara'da iktidar değişikliği senaryosuna hazırlanmaları konusunda uyarmaya başladı.
Avrupalı düşünce kuruluşları, seçimler öncesi kendilerini iki temel eksende sorguluyor. Birincisi, seçimlerde hile riski.Geçen Eylül ayında "2023 Seçimleri Sonrasına Dair Olası Senaryolar" başlıklı bir araştırma yayımlayan Almanya merkezli Bilim ve Politika Vakfı (SWP), "Hile ve/veya Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçimini kaybetmesine rağmen iktidarı bırakmak istememesi olasılığına karşı AGİT Türkiye'ye kalabalık bir seçim gözlem ekibi göndermeli" uyarısında bulunmuştu.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ile Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) aslında bir çok ülkede olduğu gibi Türkiye'deki seçimleri de yakından izliyor. Bu iki kurumun 14 Mayıs'taki seçimleri de kalabalık bir heyet gözlemlemesi bekleniyor. Seçim sonrası AGİT ve AKPM'nin gözlemleri doğrultusunda 15 Mayıs'ta Ankara'da yapacağı açıklama da Avrupa için referans oluşturacak.
Seçimlere ilişkin yaşanan endişe Avrupa kamuoyunda da tartışma konusu. Geçtiğimiz günlerde France-5 kanalında konuşan Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IFRI) Türkiye uzmanı Dorothée Schmid, yıllardır Türkiye üzerine çalışan bir analist olarak bu yıl en çok "seçimlerin nasıl düzenleneceğini" merak ettiğini söyledi. Schmid, seçimlerin adil ve hilesiz yapılması konularının bu yıl geçmişe oranla daha önemli olduğunu belirterek sözlerini "Türkiye'de yirmi yıldır ilk defa iktidar değişikliği olabileceği izlenimine sahibiz" şeklinde sürdürdü.
Kanada merkezli muhafazakâr eğilimli Thomas More Enstitüsü de Erdoğan'ın seçimi kazanamaması halinde 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi senaryosunun tekrarlanabileceği düşüncesinde. Enstitüye göre Erdoğan yenilgiyi hissetse de kimse elini kolunu sallayarak gitmesini beklemiyor. AKP-MHP ittifakının parlamentoda çoğunluğu elde etme şansını yüksek görmeyen Enstitü, buna rağmen Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilme şansının olduğu, ancak kazanırsa "Erdoğan sistemi" sayesinde kazanacağı yorumunda bulunuyor.
AB zor kararlar almak zorunda kalabilir
Seçimlerde düzensizlik kaygısı düşünce kuruluşu Alman Marshall Fund (GMF) tarafından kaleme alınan bir analizde de işlendi. Ancak GMF, "Seçim sonuçları ne olursa olsun Türk siyasi sınıfı ve Türk toplumunun direnç gösterdiği" ve "Batı'da birçok kişinin Türk demokrasisi üzerine çizgi çekmesi veya çekmeye hazırlanması için henüz erken olduğu" kanısında.
Paris merkezli Fransız Uluslararası ve Stratejik İlişkiler Enstitüsü (IRIS), AKP ve Erdoğan'ın "2002'de iktidara geldiklerinden bu yana ilk defa çetrefilli bir durumda olduklarını, Kemal Kılıçdaroğlu'nun anketlerde önde göründüğünü ancak mevcut aşamada aşırı iyimser olunmaması gerektiğini" kaydediyor. IRIS Türkiye uzmanı Didier Billion, "Altılı masa zafer istiyorsa önerilerinin toplumda kabulü için siyasal bir dinamik yaratmak zorunda. Her halükârda seçim sonuçları Türkiye'nin geleceği için belirleyici olacak" tespitini yapıyor.
SWP de AKP ve Erdoğan için işlerin bu sefer kolay olmayacağı analizini yapıyor. "Ekonomik kriz nedeniyle iktidarın parlamentoda çoğunluğu yitirme olasılığının yüksek olduğunu" savunan SWP, Mart ayında yayımladığı analizde, Erdoğan'ın yeniden Cumhurbaşkanı seçilmesi, ancak parlamentoda çoğunluğu kaybetmesi halinde şu an muhalefet bloğunda olan kimi muhafazakâr partilerden vekiller transfer ederek yoluna devam edebileceği olasılığını gündeme getiriyor. Aynı şekilde, "Muhalefetin Cumhurbaşkanı seçimini kazanması durumunda AKP ve MHP'den kimi vekilleri transfer edebileceği" öngörüsünde bulunuyor.
Londra merkezli Avrupa Reform Merkezi'nin (CER) analizinde de Erdoğan'ın seçimleri kaybetmesi ama iktidarı bırakmak istememesi halinde "AB'nin zor kararlar alması gerekeceği, kimi üye devletlerin Ankara ile katılım müzakerelerinin derhal ve resmen sonlanmasını isteyeceği ve kimi Türk yöneticileri hedef alan yaptırımların gündeme gelebileceği" belirtiliyor.
Erdoğan ve Kılıçdaroğlu senaryoları
Uluslararası düşünce kuruluşlarının üzerinde durduğu ikinci eksen ise seçimleri Cumhur İttifakı'nın adayı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ya da Millet İttifakı'nın adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kazanması halinde Türkiye-Avrupa ilişkilerinin hangi yönde gelişeceğini ele alıyor.
Yunanistan merkezli Avrupa ve Dış Politika Vakfı (ELIAMEP) Erdoğan'ın yeniden kazanmasının Batı dünyasını pek şaşırtmayacağını belirterek daha çok Kılıçdaroğlu zaferi senaryosunda Türk dış politikasının ne olacağına odaklanıyor. ELIAMEP, Kılıçdaroğlu'nun seçimleri kazanması halinde "Türkiye'nin Batılı müttefikleriyle ilişkileri düzeltmek için samimi ve başarılı çaba sarf edeceğini" not etmekle birlikte sorunların bitmeyeceğini, Ankara'nın (Batı'dan) daha bağımsız bir dış politika izlemeye devam edeceğini, ancak bunu "Son on yılda Batı ile ilişkilerine damga vuran gereksiz antagonizm yerine daha yapıcı biçimde yürüteceğini" düşünüyor. Yunan düşünce kuruluşunun analizinde, "Dış politikasını bir adamın çıkarlarından ziyade kendi vatandaşlarının çıkarları doğrultusunda ayarlayan demokratik bir Türkiye, küresel planda daha güçlü ve daha güvenilir bir aktör olacaktır" ifadelerine yer veriliyor.
CER'e göre Erdoğan'ın kazanması halinde ilişkilerdeki çalkantı sürecek, Avrupa ve Türkiye önemli dosyalarda beraber çalışmaya devam edecek, ancak her türlü işbirliği al-ver şeklinde olacak, Türkiye'nin AB katılım süreci iyice duraksayacak, AB liderlerinin Türkiye ile üyelik perspektifi olmayan ilişki konusunu ciddi biçimde ele almaları gerekecek. CER, seçimleri muhalefetin kazanması halinde ise Batı ile ilişkilerde gözle görülür değişiklikler olacağı görüşünde.
"Avrupa iktidar değişikliğine hazırlanmalı"
Peki Avrupa bu yeni başlangıca hazır mı?
Birçok Türkiye uzmanı hazır olunmadığı görüşünde. Bunların başında Carnegie Europe Vakfı'ndan Marc Pierini geliyor. Geçmişte AB Türkiye temsilciliği de yapmış olan Pierini, Le Monde gazetesi için kaleme aldığı bir analizde, Avrupa liderlerini "Türk devletinin zirvesinde değişim olasılığına, hatta yeni bir Cumhurbaşkanı ve AKP çoğunluklu parlamento senaryosuna hazırlanmaya" çağırıyor. Pierini'ye göre; bu hazırlık tebrik ve cesaretlendirici mutat beyanlarla değil, AB ile Türkiye arasında en üst düzeyde bugün mevcut olmayan diyaloğu yeniden başlatarak ve yeni temeller üzerine kurulu somut destek ile yapılmalı. Fransız diplomat, "Konuşulacak, pozitif ama aynı zamanda dikenli bir yığın konu var, fakat tüm Avrupa kıtasının geleceğinde ağırlığı olan bir ortak ülkeyle ilişkileri yeniden ele almak için eşsiz fırsat sunuyorlar" diyor.
Benzer bir görüş Fransa'nın Türkiye uzmanlarından gazeteci Marc Semo tarafından da dile getiriliyor. Semo'ya göre Türkiye'de olası bir iktidar değişiminin Türkiye'nin boyunu aşacak boyutları olacak ve bu değişim en çok AB'yi etkileyecek. Semo bu öngörüsünü, "2005'te başlayan ve 10 yıldan fazladır derin komada olan üyelik müzakerelerinin yeniden lanse edilmesi söz konusu" ifadeleriyle gerekçelendiriyor ve ekliyor:
"Avrupalı yöneticiler Erdoğan'ın yenilgisinin yaratacağı rahatlığın ötesinde, kimi uluslararası dosyalarda Ankara'nın tutumunun değişmeyeceğini dikkate alarak, demokratik bir Türkiye'nin dönüşünün ne anlam içerdiğini düşünmek zorundalar."
Fransız uzman bu konuda geçmişte tekrarlanan hataların yinelenmemesi gerektiği konusunda da uyararak "Mesele, Ankara'nın Brüksel tarafından talep edilen reformları gerçekleştirdiği yıllar da dahil, çok sayıda Avrupalı yöneticinin açıkça karşı çıkmasına rağmen büyük ölçüde Avrupa ile bütünleşmeden yana olan Türk halkının beklentilerine yanıt verebilmektir" diyor.