1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Avrupa Birleşik Devletleri" bir hayal değil

Bernd Rigert / DW23 Mart 2007

Avrupalıların çoğu, Avrupa Birliği’nin başkenti Brüksel ve orada işleyen karar alma süreçlerini kendi dünyalarına çok uzak görüyor. Sürekli olarak ulusal kimliklerin kaybedilmesi ve tek bir Avrupa kimliği oluşturulması yönündeki çabalardan söz ediliyor. Deutsche Welle’den Bernd Riegert’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZlV

“Avrupa Birliği’nin dünyada başka bir örneği yok. Bu, Birlik dünya tarihinde devletleri biraraya getiren en başarılı örgüt olma özelliğini taşıyor ve üyelerinin savaşmadan iktisadi büyümeyi başarmalarını sağlıyor. 50 yıl önce büyük bir siyasi öngörü ve yaratıcılık sayesinde Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Atom Birliği’nin kurulmasını sağlayanları takdir etmeli.

İkinci Dünya Savaşı’nın geride bıraktığı devasal boyuttaki yıkımdan 50 yıl sonra artık Avrupa’da 27 üyeli, 1, milyar yurttaşlı bir birlik var. Avrupa yurttaşları bugün, ortak bir pazarı, iktisadi ve para birliğini, ortak olmaya başlayan bir dış politikayı ve sınırsız seyahat özgürlüğünü olağan görüyor. Bütün bunlar aslında Avrupa Kömür ve Çelik Toplululuğu’nun kurucusu Jean Monnet, eski Fransız Dışişleri Bakanı Robert Schumann ve aynı dönemin Alman Başbakanı Konrad Adenauer’ın hayal ettiğinden de ötesinde gelişmeler.

Ama hayaller henüz tamamıyla gerçekleşmedi. Bugün bizler yeniden, ulusal çıkarların daha da geri plana atıldığı bir Avrupa Birleşik Devletleri’nin hayalini kurmalıyız. Üzerinde uzlaşı sağlanamayan Avrupa Birliği Anasayası bu yönde atılacak adımlardan sadece biri. Şu anda Avrupa Birliği’nde bir kriz yaşanıyor. Ancak geçmiş 50 yıla bakıldığında Birliğin krizlerden hep güçlenerek çıktığı görülecektir.

Uzun bir süre devletlerin topluluğa yetkilerini devretmeye hazır olmamaları nedeniyle işler ağır aksak yürüdü. Asıl seksenlerin sonunda ve doksanların başında Avrupa Birliği dinamizm kazandı. Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Jacques Delors, Fransa’nın eski Cumhurbaşkanı Francois Mitterand ve dönemin Almanya Başbakanı Helmut Kohl ortak pazarı yola soktular. Bunu ortak para birimi izledi ve sonunda demir perde düştü.

Avrupa fikri, Anayasa krizi ve sözde rehavete yenilmeyecek. Bunlara yenik düşemez çünkü Avrupa’nın başka seçeneği yok. Hikayesi iniş- çıkışlarla dolu olan Avrupa giderek güçlenecek. Belki de torunlarımız 50 yıl sonra, ortak bir Hükümeti ve Parlamentosu olan Birleşik bir Avrupa Devleti’nde yaşayacak. Sizce bu bir hayal mi? Hayır değil! 50 yıl önce de kimse bugün sahip olduğumuz Avrupa Birliği’ni hayal edemiyordu. Oysa ki şimdi 50’inci yaşgününü kutlamaya hazırlanıyoruz.“