Arjantin iflasa nasıl sürüklendi?
31 Temmuz 2014Amerikalı yatırımcılar açısından ne yapılması gerektiği belli: Borçlu kimse, ödemeyi o yapacak. Arjantin hükümeti ise alacaklı finans devlerini şantaj yapmakla ve akbabalılık taslamakla suçluyor. Dünya çapında hükümetlere ve yatırımcılara danışmanlık hizmeti veren Josh Rosner, Arjantin’in sorununu yakından tanıyor. Arjantin’ın borç kriziyle ilgili incelemelerde bulunan analiz uzmanı Rosner, karşılaşılan tablonun üzücü olduğunu belirtiyor.
Bir ülkenin ilk iflasından 13 yıl sonra yeniden mali piyasalardan tecrit edilip borçlanamamasının üzücü bir durum olduğunu belirten Rosner, "Bu, özellikle Güney Amerika’daki diğer ülkelerin nasıl mücadele ettiklerini gördüğümüz zaman daha da üzücü bir tabloya dönüşüyor. Arjantin, yüksek oranda kalifiye nüfusa sahip bir ülke olarak yatırımcının yıldızı olabilir. Ancak borçlanma sorununu çözemezse yeni bir kayıplar on yılına girebilir" değerlendirmesini yaptı.
Yasal ikilem
Arjantin borç krizini aşmaya çalışırken yasal ikileme düştü. Ülke, alacaklılarının yüzde 97’si ile anlaşmaya varmıştı. Buna göre, alacaklılar paralarının yüzde 30’unu alacak, borcun geri kalanı ise silinecekti. Böylece Arjantin’in borçlarının büyük bölümünden kurtulmuş olacaktı. Ancak bu anlaşmanın önemli bir şartı vardı. Arjantin'in diğer alacaklılarıyla anlaşması durumunda eski kreditörleri yeni taleplerde bulunabilecekti.
Arjantin’in geri kalan yüzde 3’lük borcunun alacaklıları hedge fonlar. Amerikan yatırım fonları zamanında ödeme yapılmadığı için konuyu mahkemeye taşıdı. Mahkeme Arjantin’i haksız buldu ve borcunun tümünü hemen ödemesine hükmetti. Borcunu ödeyemediği için temerrüde düşen Arjantin, yatırımcılarla son görüşmelerinden de sonuç alamayınca iflas bayrağını çekmek zorunda kaldı.
Josh Rosner ise borç yüzünden devam eden tartışmanın Arjantin’e borcun kendisinden daha fazla zarar verdiği değerlendirmesinde bulunuyor. Bu parayı ödeyemeyecek durumda olduğu için iflasını açıklaması Arjantin'e daha ucuza gelecek.
Arjantin’in uzun süre uluslararası piyasalardan bağımsız olarak tek başına varlığını sürdürebileceğini inandığını belirten Rosner, “Bu, ‘dünyanın geri kalanına ihtiyacımız yoktur‘ diyen bir ideolojidir. Alacaklılarla anlaşma, düşük faiz ve uluslararası piyasalara erişimin olumlu sonuçları Arjantin’e 70 milyar sağlayabilirdi. Bu Güney Amerika ülkesinin doğrudan sermaye yatırımlarındaki kaybı da 50 milyar doları buldu" diye konuştu.
"Arjantinliler sorunun farkında"
Arjantinlilerin büyük bir bölümünün borçların geri ödenmesi gerektiğini düşündüğünü belirten analiz uzmanı Josh Rosner, Arjantin’de insanların çoğunun sorunun ne olduğunu bildiğini ve çözüm istediğini söyledi. Rosner, "Borçlanmanın hem alacaklıya hem de borçluya yararının olduğunu da biliyorlar. Uluslararası hukuk temelinde borç alındığı takdirde borç ödeme şartlarının da kabul edilmiş olması gerektiğine de inanıyorlar“ şeklinde sözlerini sürdürdü.
Arjantin'in iflasa davetiye çıkarmasını çılgınlık olarak tanımlayan Rosner, ülkenin bir kez daha iflas etmesi halinde bunun yükünü Arjantinlilerin çekeceğini dile getiriyor. Resesyon, ekonomik izolasyon ve siyasi huzursuzlukların önlenemeyeceğini belirten Josh Rosner, son iflasın ardından Arjantin'in iki hafta içinde beş devlet başkanı değiştirdiğinin hatırlarda olduğunu sözlerine ekliyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Frauke Steffens