Arap dünyası BM’ye kızgın
8 Ağustos 2006Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek Lübnan savaşı başladıktan üç hafta sonra sorumluluğu BM’ye yükleyen bir açıklama yaptı ve şöyle dedi: “BM Güvenlik Konseyi, İsrail’in saldırganlığına karşı çabuk ve etkili davranamadı, dünya barışının ve güvenliğinin korunmasındaki sorumluluğunun üstesinden gelemedi. Bu beceriksizlik ve gecikme, BM’nin ortak güvenlik konusunda merkezi bir güç olma fırsatını kaçırdığının göstergesi.”
Hüsnü Mübarek’in sözleri, geç kalmış da olsa, son derece açık. Buna rağmen Mısır’ın, Lübnan konusundaki çekimser tutumu, Mübarek’in Arap dünyasındaki saygınlığına gölge düşürdü. Birleşmiş Milletler de daha iyi durumda değil. Arap kamuoyu, Birleşmiş Milletler’i, ABD’nin çıkarlarına göre kullandığı bir araç olarak görüyor. Washington gerektiğinde, Birleşmiş Milletler’i devreye sokuyor, işine gelmediğnide ise boykot ediyor. Özellikle genç Araplar böyle düşünüyor.
BM’nin açıklaması
Dünya forumunun barışın ve adaletin bekçisi olma ilkesine karşı çıkan yok, aksine bu düşünce destekleniyor, ama Birleşmiş Milletler’in şu anda bunu yerine getiremediği belirtiliyor. Ve bu düşünce de İsrail’in uygulamayı reddettiği sayısız Güvenlik Konseyi kararının etkisi var. Arap dünyası, Birleşmiş Milletler’in tutumunu dikkatle izliyor, örneğin İsrail’in Kana saldırısından sonra yapılan “Güvenlik Konseyi, bir konutun vurulması karşısında şoke olmuş ve endişelenmiştir” açıklaması yeteri kadar sert bulunmadı. Çatışma taraflarının acil insani yardıma izin vermesi için yapılanlar da.
BM Genel Sekreteri Kofi Annan, iki gün sonra El Cezire televizyonunda özür diledi ve kendisi gibi Güvenlik Konseyi üyelerinin çoğunluğunun daha sert bir açıklamadan yana olduğunu, ancak veto hakkına sahip üyelerin baskısı sonucu yumuşatıldığını söyledi. Lübnan’dan gelen görüntüler ise Arap dünyasında öfkeyi her geçen gün arttırıyor. Ve çoğunluk BM’nin İsrail’e diş geçiremeyeceğine inanıyor.