"Anadilde eğitim özgüveni artırıyor"
21 Şubat 2020Dünya genelinde birçok dil yok olma tehlikesi ile karşı karşıya. Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) bu tehlikenin bilincinde olarak dünyada dilsel farkındalık yaratmak ve çok dilliliği teşvik etmek amacıyla 2000’de 21 Şubat’ı Dünya Anadil Günü olarak ilan etti. BM verilerine göre dünya üzerinde 7 binden fazla dil konuşuluyor. UNESCO Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası’nda ise bu dillerden 2 bin 474 tanesinin yok olma tehlikesi altında olduğu belirtiliyor. Peki dilsel çeşitliliğin fazla olduğu Türkiye’de veriler nasıl? UNESCO’nun aynı raporuna göre Türkiye’de yok olmuş ya da yok olma tehlikesi altında olan dil sayısı 18. Türkiye’de konuşulan diller üzerine çalışmalar yürüten ethnologue.com'un Türkiye raporuna göre ise Türkiye’de Türkçe dahil 36 dil konuşuluyor.
Türkiye’de bu kadar çok dil konuşulmasına rağmen eğitim dili ağırlıklı olarak Türkçe. Eğitim-Sen’in son açıkladığı rapora göre ise Türkiye’nin yüzde 17’sinin anadili Türkçe değil. Bu da Türkiye’de her çocuğun anadilde eğitim hakkına ulaşamaması anlamına geliyor.
Oysa anadilde eğitim Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre bir hak. Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 30'uncu maddesinde “Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların varolduğu devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz” ifadeleri yer alıyor.
"Anadille kendini ifade özgüven yaratıyor"
Mültecilerle destek sağlayan ve mülteci çocuklarla da yakından ilgilenen Tarlabaşı Toplum Merkezi Genel Koordinatörü Gökçe Baltacı, dilin çocukların varoluşunu ve kimliğini şekillendiren en önemli araçlardan biri olduğunu düşünüyor. “Dil sadece bir iletişim aracı değil, arkasında kocaman bir tarih ve hafıza var” diyen Baltacı, Suriye iç savaşı nedeniyle Türkiye’ye gelen Suriyeliler ve Kürtlerin anadilde eğitim problemini en yoğun yaşayan kesim olduğunu düşünüyor.
Anadilde eğitim bir hak olmakla beraber çocukları psikolojik olarak etkileyen bir unsur aynı zamanda. Uzmanlar da kendini anadilinde ifade eden kişilerin daha özgüvenli olduğuna dikkat çekiyor.
Klinik psikolog Dr. Serap Altekin, bireylerin anadilleriyle analitik düşünmelerinin ve tartışmalarının daha kolay ve güvenilir olduğunun altını çiziyor. Anadilinde eğitim gören çocukların derse katılımda ve sınıf içi aktivitelerde daha özgüvenli ve daha aktif olduklarına işaret eden Altekin, "Anadilinde eğitim almayan çocuklar daha az katılım gösterebilir, genellikle daha edilgen ve izleyici konumda kalmayı daha güvenli bulurlar. Anadilde eğitim alamamak, bir yandan akademik becerileri ve başarıyı çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun düzeyde yakalamasını güçleştirirken diğer yandan da özellikle ergenlik döneminde sadece dil ve ifade becerilerinde değil, duygusal ve sosyal gelişim süreçlerinde de olumsuz yansımalar yaratır” diye sözlerini sürdürüyor.
Baltacı da okullarda anadilleri nedeniyle ötekileştirme ve dışlanmanın çocuklarda adaletsizlik duygusunun öğrenilmesine sebep olduğunu belirtiyor. Baltacı, bunun sonucu olarak ise çocukların negatif baş etme mekanizması geliştirdiğinin altını çiziyor. Anadillerinde konuştukları zaman psikolojik şiddete maruz bırakılmalarının sonucunda çocukların yabancılaştığını dile getiren Baltacı, bunun sonucunda ise toplumsal barışın zarar göreceğini düşünüyor.
"Anadilde eğitim ikinci dili öğrenmeyi kolaylaştırıyor”
Çiftdilli eğitim programlarında ikinci dilin birbirini besleyebildiği ve iki yönlü zenginleştirici bir aktarım yaratabildiğinin gözlemlenebildiğini ifade eden Altekin, anadilde eğitimin çocuğun ikinci dili öğrenmesini kolaylaştırdığını da söylüyor. Altekin, “İkinci dili öğrenmek de anadili geliştiriyor; sonuçta her iki dilde de okuma, yazma, düşünme ve ifade becerilerinde olumlu gelişmeler kaydedilebiliyor” diyor.
Eda Narin
© Deutsche Welle Türkçe