1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Moskova'nın AB'yi ciddiye alması sağlanmalı

Anke Hagedorn (Deutsche Welle / Brüssel)2 Eylül 2008

Brüksel’deki olağanüstü AB zirvesini yakından izleyen DW yorumcusu Anke Hagedorn’a göre, Avrupa’nın Rusya üzerinde baskı oluşturabilecek etkili bir kozu yok. AB, Rusya’nın kendisini ciddiye almasını sağlamak zorunda.

https://p.dw.com/p/F9wK
Deutsche Welle yorumcularından Anke Hagedorn.
Deutsche Welle yorumcularından Anke Hagedorn.Fotoğraf: DW

Brüksel'den Moskova'ya sert mesajlar verildi. Kafkaslardaki kriz, Avrupa Birliği’nde derin kaygıya yol açtı. Avrupalı liderler, Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesinin ve tek taraflı olarak Güney Osetya ve Abhazya’yı tanımasının “uluslararası anlaşmaların” ihlali olduğunu vurgulayarak, Moskova’yı eleştirdi.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Hans-Gert Pöttering, Rusya’nın yaptıklarını hiçbir şekilde gerekçelendirilemeyeceğinin altını çizdi. Pöttering’e göre Kafkaslar’daki gerilim Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra ilk kez Avrupa’nın güvenliğine tehdit oluşturuyor. Avrupa Birliği Dönem Başkanı Fransa’nın Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy de Rusya’nın “orantısız tepki” verdiğine dikkat çekiyor.

Ancak gerçek şu ki Sarkozy’nin elinde Moskova’yı tehdit edecek nitelikte bir araç yok. AB üyesi ülkelerin çoğunluğu yaptırımlara karşı çıktı. Bu nedenle Brüksel’in Rusya üzerinde baskı oluşturabileceği tek araç devreye sokuldu ve yeni bir Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması üzerinde yürütülen müzakereler durduruldu. Haziran ayından yapılan son Avrupa Birliği-Rusya Zirvesi’nde taraflar, anlaşmanın temel ilkeleri üzerinde mutabakata varmıştı.

Sarkozy, son derece açık konuştu. Fransız lider, Rusya’nın askeri birliklerini Gürcistan gerilimi öncesindeki konumuna çekmemesi halinde, Rusya ile Avrupa Birliği arasında Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması için müzakerelerin yapılmayacağı vurguladı.

Avrupa Birliği üyesi ülkelerin çoğunluğu ise, ticari yaptırımlara sıcak bakmadı. Zira birçok ülke bu yönde atılacak bir adımın sadece Rusya’yı değil Avrupa Birliği’ni de etkileyeceği görüşünde. Zira iktisadi açıdan her iki taraf birbirine bağımlı. Avrupa Birliği, Rusya açısından en büyük sürüm ve satış pazarı. Rusya ise Avrupa Birliği’nin üçüncü büyük ticaret ortağı.

Bu gerçekler ışığında, iyi ilişkilerin muhafazası ve yapıcı bir yatırım iklimi her iki tarafında çıkarına. Avrupalılar özellikle enerji kaynakları için Rusya’ya bağımlı ve bu nedenle Rusya'nın şantajlarına açık. Tıpkı 2007 yılında Rusya ile Belarus arasında, transit ücret konusunda yaşanan gerilimde olduğu gibi, Moskova muslukları aniden kapatabiliyor.

Bu güçlü bağımlılık artık sona ermemeli. Bu talebi, aralarında Danimarka Başbakanı Fogh Anders Rasmussen'ın da bulunduğu birçok kişi dile getiriyor. Rasmussen, Rus topraklarından geçmeyen bir petrol boru hattı inşası konusunda kararlı olunması gerektiğini söyledi.

Rusya'nın, Avrupa Birliği'nin eleştirilerini ciddiye alıp almayacağı şüpheli. Soğuk Savaş retoriğine ciddi bir dönüşü kimse arzu edemez. Ancak Avrupa Birliği’nin yapması gereken, Kasım ayında yapılacak zirvede Rusya'ya, birliğin siyasi ve iktisadi açıdan ciddiye alınması gerektiği yönünde net bir mesaj vermek olmalıdır.