1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB'den mali reform atağı

Bernd Riegert24 Nisan 2008

Uluslararası güç olarak dünyada siyasi ve ekonomik ağırlığını artırmak isteyen Avrupa Birliği, mali yapısını ve kaynakların dağılımını yeniden gözden geçiriyor. Ancak Avrupa Komisyonu güçlü direnişle karşı karşıya...

https://p.dw.com/p/DnUM
AB, yeni yükümlülüklerin getirdiği artan harcamalarla başa çıkmak zorunda
AB, yeni yükümlülüklerin getirdiği artan harcamalarla başa çıkmak zorundaFotoğraf: dpa - Fotoreport

Büyümeye devam eden AB, yeni yükümlülüklerin getirdiği artan harcamalarla başa çıkmak zorunda. Üye ülkelerden gelen kaynak aynı kaldığı için harcamaların dağılımında değişiklik yapılması gerekiyor. Avrupa Komisyonu, üye ülke devlet ve hükümet başkanlarının talimatı üzerine AB bütçesini gözden geçirmeye ve reform önerilerini hazırlamaya başladı. Ancak bunun ne kadar zorlu bir iş olduğu çok geçmeden anlaşıldı.

Üye ülkelerin çıkarlarındaki farklılıklardan doğan görüş ayrılıklarının yanında çeşitli lobi grupları da somut istek ve önerilerle Komisyon’a baskı yapıyor.

120 milyar euroluk bütçe

Avrupa Komisyonu, geçtiğimiz yıl Eylül ayında ‘danışma sürecini’ başlatarak, çeşitli lobi ve çıkar gruplarından bütçe reformuyla ilgili istek ve görüşlerini iletmelerini istemişti. Danışma sürecinin aslında sona ermiş olması gerekiyordu. Ancak sürekli gelen talepler nedeniyle süreç iki ay daha uzatıldı.

AB’nin bütçesi şu an 120 milyar euro. Bu miktarın yüzde 75’inin harcanacağı yer belli: Ortak tarım politikası, yapısal ve bölgesel yardımlar. Fransız çiftçiler bu durumdan memnun. Ama tarıma bu kadar fazla para ayrılması, Avrupa’da araştırma-geliştirmeye yatırım yapılmasını isteyenleri kızdırıyor. Araştırma-geliştirme alanında AB, dünyadaki rakiplerinin çok gerisinde. Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubundan Helga Trüpel, ‘Kasaya yapılan ödenekler artmayacağı için mevcut paranın dağılımını değiştirmek gerek’ diyor:

“Çok zorunlu olmayan, ihtiyaç duyulmayan büyük otoyol projelerinden vazgeçilip, örneğin eski binaların restorasyonuna ya da rüzgar zengini bölgelerde denize yeni enerji tesisleri kurulmasına yatırım yapılabilir.”

Çiftçi derneklerinin uyarısı

Komisyon, iklim koruma ve enerji politikaları ile dış politikaya daha fazla ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyor. Ancak Komisyon’a gelen öneri ve görüşlere bakıldığında direnişin ne kadar güçlü olabileceği de anlaşılıyor. Çiftçi dernekleri tarım teşviklerinin kısılmaması uyarısında bulunuyor. Özellikle Polonya ya da Doğu Almanya’daki daha az kalkınmış bölgeler yapısal değişikliklerden, kendilerine yapılan yardımların kısılmasından korkuyor.

Başta Almanya olmak üzere, Avrupa kasasına en fazla katkıyı sağlayan ülkeler ise üzerlerindeki mali yükü hafifletmeye çalışıyor.

Kaynak dağılımının yeniden düzenlenmesi ancak bir sonraki mali dönemde, yani 2013 yılından sonra mümkün olacak. Ama ‘Kim geri adım atacak?’ sorusunun yanıtı da bilinmiyor.

Fransa-İngiltere anlaşmazlığı

Bütçe konusunda İngilizler ve Fransızlar arasında uzun süredir yaşanan tartışmanın giderilebilmesi pek mümkün görünmüyor. Fransa çiftçilerine yapılan teşviklerde kısıntıyı kabul etmediği sürece, İngilizler de kendilerine tanınan indirim ayrıcalığından vazgeçmeyecek.

Sorunun çözümü için zamanlama da büyük önem taşıyor. Avrupa Komisyonu, bütçe dağılımında değişiklikle ilgili önerisini muhtemelen 2009’un başında yapacak. Bu dönemde Fransa’nın dönem başkanlığı sona ermiş, ama diğer yanda Avrupa Parlamentosu seçimleri için kampanyalar başlamış olacak. İkinci bir dönem görevde kalmak isteyen Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso’nun seçim ortamında, üye ülkeler ya da Avrupa Parlamentosu üyelerini kızdıracak öneriler gündeme getirmesi beklenmiyor.

Bütçe reformu zorunluluğu

Ancak bütçede reform olmadan AB’nin gelecek için belirlediği siyasi hedeflere ulaşması da mümkün değil. Artan baskı karşısında, şimdiye kadar tabu olarak görülen, AB vergisi fikri yeniden dile getirilmeye başlandı. Avrupa Parlamentosu Yeşiller grubunun bütçe uzmanı Helga Trüpel, AB vergisi fikrini savunanlardan.

Trüpel, AB vergisi denince ek bir verginin sözkonusu olmadığını, mali işlemlerin ya da karbondioksitin vergilendirilmesi gibi modellerin gündeme gelebileceğini belirtiyor.