1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

ABD'den açıklama: Bildiri Viyana Sözleşmesi ile uyumlu

26 Ekim 2021

Büyükelçiler kriziyle ilgili açıklama yapan ABD Dışişleri, bildirinin Viyana Sözleşmesi ile uyumlu olduğunu belirterek "İnsan hakları ve hukukun üstünlüğünü savunma taahhüdümüze bağlıyız" dedi.

https://p.dw.com/p/42Apj
US | Ned Price Sprecher des Außenministeriums
Fotoğraf: Kevin Lamarque/Pool/AP/picture alliance

Yayınladıkları bildiri ile Osman Kavala'nın serbest bırakılmasını talep eden on ülke büyükelçisinin Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine bağlılıklarını teyit eden açıklaması konusunda ABD'den açıklama geldi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Erdoğan'ın kabine toplantısı sonrasındaki açıklamalarının "not edildiğini" belirterek, küresel çapta hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmayı sürdüreceklerini söyledi. Price, "Biden yönetimi Türkiye ile ortak öncelikler konusunda işbirliği arayışında. Her NATO partnerimizle yaptığımız gibi, Türkiye ile de görüş ayrılığı yaşadığımız konularda diyaloğu sürdüreceğiz. Ortak menfaat alanlarında ileri götürecek yolun işbirliğinden geçtiğine inanıyoruz ve Türkiye ile de birçok konuda ortak menfaatimiz olduğunu biliyoruz" dedi.

ABD geri adım attı mı?

Price, büyükelçiliklerin açıklamasının "Türk medyasında bir geri adım" olarak lanse edilmesine işaret eden bir gazetecinin "ABD gerçekten de geri adım attı mı?" şeklindeki sorusuna ise "18 Ekim'de ortaya koyduğumuz açıklamanın Viyana Sözleşmesinin 41. maddesiyle uyumlu olduğunu dile getiriyoruz. Küresel ölçekte insan haklarına saygıyı, hukukun üstünlüğünü savunma taahhüdümüzde kararlıyız. Bu tereddütsüz bir taahhüttür ve Türkiye ile Viyana Sözleşmesinin 41. maddesine uygun şekilde diyaloğumuzu sürdürmeye devam edeceğiz" yanıtını verdi.

Price, "18 Ekim'deki açıklamayı gerekirse bir kez daha yayınlar mısınız?" sorusunu ise açıklamadaki ilke ve taahhütlerin, ABD'nin de paylaştığı evrensel ilke ve taahhütler olduğu şeklinde yanıtladı.

Kriz nasıl aşıldı?

ABD, Almanya ve Fransa'nın da aralarında bulunduğu 10 ülke büyükelçisinin tutuklu iş insanı ve insan hakları savunucusu Osman Kavala'nın serbest bırakılması için Türk hükümetine yaptığı ortak çağrının ardından Ankara ile Batı arasında yaşanan "istenmeyen kişi" krizi büyükelçiliklerin Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine bağlılıklarını teyit ettikleri açıklama ile aşılmıştı. Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın yapıldığı saatlerde önce ABD Büyükelçiliği'nin Twitter hesabından "ABD, Diplomatik İlişkiler Hakkındaki Viyana Sözleşmesi'nin 41'inci maddesine riayet etmeyi teyit eder" açıklaması yapıldı. Aynı açıklamayı diğer büyükelçilikleri de art arda paylaştı. Ancak açıklamanın İngilizce metninde "riayet etmeyi teyit eder" yerine "bağlılığını sürdürmektedir" anlamına gelen bir ifadenin yer alması dikkat çekti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da cumhurbaşkanlığı kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada, "Bizim amacımız kriz çıkarmak değil, Türkiye'nin onurunu, gururunu haysiyetini korumaktır. Bugün büyükelçiliklerden yapılan açıklamayla yanlışlıklarından geri dönülmüştür. Ülkemizin bağımsızlığına saygı duymayan hiç kimsenin sıfatı ne olursa olsun, bu ülkede barınamayacağını da ayrıca ifade etmek istiyorum" demişti.

"Kalın ve Çavuşoğlu krizin aşılmasında rol oynadı"

Reuters haber ajansının bir diplomatik kaynağa dayandırdığı haberinde, krizin aşılması için ABD Büyükelçiliği ve Türk yetkililer arasında görüşmeler yürütüldüğü, bu görüşmelerde Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun da yer aldığı kaydedildi.

Haberde büyükelçiliklerin Viyana Sözleşmesi'ne atfta bulunan açıklamanın hazırlık aşamasında, hangi adımın Erdoğan için daha "makbul" olacağı konusunda Türk yetkililerden yardım istediği kaydedildi.

Diplomasi hukuku alanında uluslararası alanda temel anlaşmalardan olan Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesinin ilk fıkrasında, "Kabul eden devletin kanunlarına ve nizamlarına riayet etmek, ayrıcalıklarına ve bağımsızlıklarına halel gelmeksizin, bu gibi ayrıcalıklardan ve bağışıklıklardan yararlanan her şahsın görevidir. Anılan Devletin iç işlerine karışmamak da bu şahısların keza görevidir" ifadeleri yer alıyor.

Reuters, DW/BÖ,BK

© Deutsche Welle Türkçe