AB Türkiye ile ilişkilerini nasıl iyileştirmek istiyor?
18 Nisan 2024Avrupa Birliği (AB) devlet ve hükümet başkanlarını dün bir araya getiren AB Konseyi zirvesinin açıklanan sonuç bildirgesinde Türkiye'yle ilişkilere de iki paragraf ayrıldı.
Sonuç bildirgesinde Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesinin istendiği vurgulanmakla birlikte bu paragraflarda Türkiye'nin "aday" ya da kağıt üzerinde de olsa "AB ile üyelik müzakereleri yürüten" bir ülke olduğuna dair hiçbir ibare yer almadı. İlişkilerin iyileştirilmesi de Kıbrıs sorunu ile ilintilendirildi.
Türkiye'den ise AB'de alınan kararlara tepki geldi. Bakanlık, AB'nin kararlarını "vizyon eksikliği" ifadesiyle eleştirdi.
Zirve sırasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel de Strasbourt'ta temaslarda bulundu.
Gümrük Birliği modernizasyonunda "koşulluluk" vurgusu
AB liderlerinin AB-Türkiye ilişkileri üzerine "stratejik bir tartışma" gerçekleştirdiği belirtilen bildirgede, bu kapsamda Avrupa Komisyonu ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borell'in Kasım 2023'te AB Konseyi'ne yönelik Ortak Tebliğ belgesine atıfta bulunuldu. Bildirgede, "Doğu Akdeniz'de güvenli ve istikrarlı bir ortam" ve "Türkiye ile işbirliği ve karşılıklı avantajlara dayalı ilişkiler oluşturmanın AB'nin stratejik çıkarına olduğu" vurgulandı.
Sonuç bildirgesinde Türkiye ile ilişkilerin Ortak Tebliğ belgesinde yer alan tavsiyeler temelinde ilerletilmesi için kısaca COREPER olarak adlandırılan ve AB nezdindeki üye devletlerin büyükelçilerinden oluşan Konsey'e talimat verildi. Türkiye'nin bu çalışmalara "yapıcı" katılımının Ortak Tebliğ belgesinde belirtilen işbirliği alanlarında ilerlenmesi için belirleyici olacağı not edildi.
Ortak Tebliğ'de bahsedilen alanlar arasında Avrupa Komisyonuna Gümrük Birliği'nin modernizasyonu için müzakereleri başlatma yetkisi verilmesi de bulunuyor. Ancak aynı belgede, Ankara ile işbirliğinin kilit alanlarını canlandırmanın "Türkiye'nin AB üye devletlerinin egemenlik hakları da dâhil olmak üzere bazı alanlardaki yapıcı çalışmalarının sürdürülmesi ve AB'nin endişelerinin giderilmesi kaydıyla aşamalı olarak ve belirlenen koşulluluk temelinde gerçekleştirileceği" ifadeleri de kullanılıyor.
Türkiye ile ilişkilerin iyileştirilmesine Kıbrıs şartı
Zirvenin sonuç bildirgesindeki Türkiye'yle ilgili ikinci paragrafta ise Kıbrıs sorunu dile getirildi. Büyük ölçüde Kıbrıs'ın ve ona destek veren Fransa'nın girişimiyle hazırlanan bu paragrafta, AB'nin "Türkiye ile ilişkilerin daha da kuvvetlendirilmesi" için bu sorunun çözümüne verdiği önem hatırlatılarak Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında ve BM Güvenlik Konseyi kararları çerçevesinde çözüm temennisi bir kez daha ifade edildi.
Kıbrıs konusuna Avrupa Komisyonu ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisinin Orta Tebliğ metninde de yer verilmiş ve "Türkiye'nin Kıbrıs sorunundaki tutumunun ve adada iki devletli çözümü savunmasının büyük bir sorun teşkil ettiği" kaydedilmişti.
Ortak Tebliğ metninde, hukukun üstünlüğü ve temel haklar konusundaki diyaloğun "AB-Türkiye ilişkilerinin ayrılmaz bir parçası olmaya devam edeceği" belirtilerek "AİHM kararlarının uygulanmaması da dâhil olmak üzere, ülke içindeki insan hakları ve hukukun üstünlüğüne ilişkin vahim durum nedeniyle, AB-Türkiye ilişkilerinin aşması gereken pek çok engel bulunduğuna" vurguda bulunulmuştu.
Türkiye'den AB'nin kararlarına tepki
AB liderler zirvesinde kabul edilen kararlara tepki gösteren Türk Dışişleri Bakanlığı ise "(Kararlar) AB'nin ülkemize ve küresel gelişmelere dair stratejik vizyon eksikliğinin yeni bir örneğidir" ifadesinin yer aldığı bir açıklama yaptı.
Türkiye ile işbirliği ve karşılıklı fayda sağlamaya yönelik bir ilişki geliştirilmesinin AB'nin stratejik menfaatine olduğunun vurgulandığı açıklamada, Türkiye-AB ilişkilerinde ilerleme sağlanmasıyla Kıbrıs sorununun ilintilendirilmesinin Ankara tarafından kabul görmeyeceği belirtildi. Türkiye'nin AB üyeliği konusunda kararlılığını koruduğu ifade edilen açıklamada, "Bununla beraber işbirliğimizin seçici bir anlayışla, bazı alanlarla sınırlanmasını reddediyoruz. AB ile diyaloğumuzu, mütekabiliyet çerçevesinde, AB'nin önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yönelik adımlarının hızı, düzeyi ve kapsamına göre ele alacağız" denildi.
Hollanda parlamentosundan kritik karar
Türkiye-AB ilişkileri son yıllarda özellikle temel hak ve özgürlüklerin ihlali ve Ankara'nın bu konudaki tutumu sebebiyle sekteye uğradı, üyelik müzakereleri de donduruldu.
Sonuç bildirgesinde yer alan ifadeler, Türkiye'nin üyesi olduğu Avrupa Konseyi ve bir Avrupa Konseyi organı olan AİHM ile ilişkilerinin AB ile ilişkilerinde bundan sonra da önemli olacağını gösteriyor.
Bu kapsamda Hollanda Parlementosu dün kritik bir oylamayla AB ile Türkiye arasında Gümrük Birliği'nin modernizasyonu konusunda atılacak her türlü adımı AİHM ve Avrupa Konseyi'nde sembol haline gelen iş insanı ve insan hakları aktivisti Osman Kavala ve HDP'nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş kararlarının tam olarak yerine getirilmesi şartına bağladı.
AİHM, Kavala ve Demirtaş davalarında hak ihlali olduğunu tespit etmiş ve her ikisinin de serbest bırakılması çağrısında bulunmuştu.
AİHM kararları ve bu kararların uygulanışının denetleyici olan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin çağrıları gereği Türkiye'nin Konsey üyesi olarak Kavala ve Demirtaş'ı "derhal" serbest bırakması gerekiyor. Ancak Ankara ve Avrupa Konseyi, Kavala ve Demirtaş kararlarının uygulanışı konusunda birbirine tamamen zıt değerlendirmelere sahip.
Hollanda Parlamentosu kararına Avrupa Parlamentosu'nun eski Türkiye raportörü Kati Piri öncülük etti.
Bir sosyal demokrat olan Piri, 2021-2023 yılları arasında da Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) üyeliği yapmıştı.
Özgür Özel'in Avrupa Konseyi temasları
Aralarında Almanya Başbakanı Olaf Scholz ve İspanya Başbakanı Pedro Sanchez gibi sosyal demokrat kimliğe sahip siyasilerin de olduğu AB liderlerinin Türkiye kararını hazırladıkları saatlerde Türkiye'nin sosyal demokrat kimlikli ana muhalefet partisi CHP'nin Genel Başkanı Özgür Özelde dün Strasbourg'da Avrupalı sosyal demokratlarla görüştü. AKPM'nin sayıca en büyük grubu olan Sosyalistler, Demokratlar ve Yeşiller'in (SOC) davetlisi olarak Strasbourg'a gelen Özel, grupta yaptığı konuşmada Türkiye'nin "Avrupa'nın bir parçası" olduğunu söyledi.
Türkiye'nin AB tam üyeliğinin "CHP'nin de halkımızın da temel hedefidir" ifadelerini kullanan Özel, "Türkiye'nin birinci partisi olarak ülkemizin AB üyeliği için katkı sunmaya, diplomatik girişimlerde bulunmaya ve Avrupalı dostlarımızı ikna etme konusunda öncülük yapmaya hazırız" şeklinde konuştu. CHP olarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İstanbul Sözleşmesi ve Avrupa Sosyal Şartı'ndan yana olduklarını söyleyen Özel, kadın haklarına verdikleri önemi de anlatırken "Kürt meselesine son derece demokratik ve anayasal bir yerden baktıklarına" vurguda bulundu.
Özel'in Avrupa Konseyi platformunda sembol heline gelmiş Osman Kavala dosyasında söyleyecekleri de merakla bekleniyordu. Şimdiye kadar Kavala'yı cezaevinde 11 kez ziyaret ettiğini ve kendisinin "büyük bir hukuksuzluk ve haksızlıkla karşı karşıya olduğunu" kaydeden CHP lideri, Kavala ve Demirtaş hakkındaki AİHM kararlarının mutlaka yerine getirilmesi gerektiğini ifade etti.
Özel, Schengen vizesi konusunda Türk vatandaşlarına "zımni ambargo" uygulandığını da savundu ve bu sorunun giderilmesi için Avrupalı sosyal demokrat ve yeşiller partilerinden destek istedi.
Özel, Strasbourg'da kendi siyasi grubu dışında Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Marija Pejcinovic-Buric ve AKPM Başkanı Theodoros Roussopoulos'la da görüştü. Tüm bu görüşmeler Avrupa Konseyi kulislerinde "son derece olumlu" olarak değerlendiriliyor.