1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

AB Reform Antlaşması

Bernd Riegert13 Aralık 2007

AB liderlerinin imzalayacakları Reform Antlaşması ile Anayasa Antlaşması metni arasında önemli farklılıklar bulunuyor. AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu küçülürken, AB'de başkanlık makamı da ihdas ediliyor.

https://p.dw.com/p/CbBJ
AB liderleri Portekiz'in başkenti Lizbon'da buluşuyor
AB liderleri Portekiz'in başkenti Lizbon'da buluşuyorFotoğraf: AP

Avrupa Birliği üye ülkelerinin Devlet ve Hükümet Başkanları bugün Lizbon’da Avrupa Birliği Reform Antlaşması’nı imzalayacak. Bu Antlaşma ile, Birliğin 2009 yılından itibaren nasıl işleyeceğinin temeli belirlenecek. Reform Antlaşması, 2005 yılında Fransa ve Hollanda tarafından reddedilen Anayasa Antlaşması’nın yerine kabul edilen bir metin. Portekiz Dönem Başkanlığı, Ekim ayındaki müzakerelerden sonra Antlaşma’nın imzalanmasını büyük bir başarı olarak görüyor. Anlaşılan o ki, Portekiz, Lizbon Antlaşması ile, Avrupa Birliği tarihinde bir yer edinmek istiyor. Peki bu yeni Reform Antlaşması ile Anayasa Antlaşması metni arasında önemli farklılıklar bulunuyor.

Düğümü Portekiz çözdü

Almanya Başbakanı Angela Merkel, 2007‘nin ilk yarısında üstendiği Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı ile Anayasa çıkmazını çözmek için elinden geleni yapmıştı. Ancak bu engelin aşılması Portekiz Dönem Başkanlığına kaldı. Üyelerin bazıları Antlaşma‘nın temel noktaları, diğerleri ise, Avrupa Birliği’nin nasıl işlemesi gerektiği ile ilgilendi. Ama önemli olan, tüm üye üyelerin fikir birliğine varması idi. Çünkü bu Antlaşma olmadan, ne Türkiye’nin ne de Balkan ülkelerinin Birliğe tam üyeliği mümküm olmayacaktı.

Bir devleti anımsatan maddeler çıkarıldı

Fransa ve Hollanda’nın vetosu nedeniyle Anayasa Antlaşması tarihe gömüldü. Onun yerini ise farklı bir isim ile Reform Antlaşması aldı. Ancak içerik çok da fazla değişmedi. Bayrak, marş, Dışişleri Bakanı terimi gibi, bir devleti anımsatan herşey metinden çıkarıldı. Ancak karar alma süreci ve kurumların yapısındaki değişiklikler, Avrupa Parlamentosu üyesi

Elmar Brok’a göre yeni bir isim verilerek kabul edidi. Brok gelinen süreci, "Konsey’de karar alma kriterlerinin iyileştirilmesi, çoğunluk ile karar almanın arttırılması ve Avrupa Parlamentosu’nun karar alma alanlarının genişletilmesi ile Birlik içerisindeki verimlilik ve demokratiklikte önemli bir artışın yaşanmasına imkan sağlanmıştır“ sözleriyle anlatıyor.

AB'nin bir başkanı olacak

Avrupa Birliği’nin iki buçuk yıl boyunca Başkanlığını üstlenecek olan bir kişi göreve atanacak. İngiliz ve Hollandalıların çekimserliği nedeniyle dışişleri bakanı adını taşımayan ancak bu makamın görevlerini üstenen bir yetkili olacak. Avrupa Komisyonu 2014 yılından itibaren küçültülecek. Avrupa Parlamentosu üye sayısı 751 ile sınırlanacak.

Oy birliği yerine oy çokluğu prensibi

Daha fazla siyasi konularda, oy birliği yerini oy çokluğuna bırakacak. Çifte çoğunluk sistemi, Nice Antlaşması’nın komplike oy sisteminin yerini alacak. Ancak eğer üye ülkelerin bir kısmı arzu ederse, bu karar 2016 yılına kadar gözden geçirilebilecek. Bu, kararın arkasında ise, Polonya’nın ısrarlı tavrı yatıyor.

Sekiz antlaşmanın yerini alıyor

Yeni Antlaşma, 56 yıldan beri Roma’dan Nice’e kadar olan ve içiçe geçmiş sekiz antlaşmanın yerini alıyor.

'Kamuoyunun anlayabileceği bir metin hazırlanmalı'

Ancak yine de bu metnin okunması çok da kolay değil. Bu duruma Elmar Brok şöyle bir çözüm önerisi getiriyor: "Yapmamız gereken, Antlaşma kabul edilir edilmez kamu için okunabilir bir metinin hazılanmasını sağlamak. Böylece halk, hangi kurumların ne yaptığını, hangi güç ve kabiliyetlerin olduğunu anlayabilecek. Yani metin paragraflardan uzaklaşıp anlaşılır bir formata bürünecek.“

Tüm üyelerin onayı gerekiyor

Antlaşmanın tüm 27 üye ülkede onaylaması gerekiyor. Her ne kadar İngiltere, Adalet ve İçişleri alanında sıradışı uygulamaları elde etmiş olsa da İngiltere Başbakanı Gordon Brown, yine de bir halk oylamasına gidilmesini istemiyor. Çünkü Avrupa Birliği şüphecilerinin Antlaşmayı reddetmesinden endişeleniyor. Bir çok ülkede ise, sorunsuz bir şekilde Antlaşma’nın parlamentolarda onaylanacağı düşünülüyor.

Yine Fransa ve Hollanda tehlikesi

2005 yılında Anayasa Antlaşmasına „hayır“ diyen Fransız halkının ise, bu sefer fikri sorulmayacak. Danimarka ile Hollanda’da ise, henüz referandum konusunda bir karar verilmiş değil. Üye ülkeler arasında sadece İrlanda’da referandum zorunlu. Eğer herşey planlandığı gibi yürürse, Lizbon Antlaşması, Haziran 2009‘da gerçekleştirilecek olan Avrupa Parlamentosu seçimlerinden önce yürülüğe girmiş olacak.