AB liderlerinin gündemi ekonomi
22 Mart 2005Bugünkü AB zirvesi, aslında içeriği açısından 2000 yılındaki Lizbon zirvesinin bir devamı sayılabilir. Portekiz’in dönem başkanlığındaki o zirvede saptanan strateji, AB olarak en geç 2010 yılına kadar dünyanın en büyük ekonomik gücü payesini ABD’den devralmayı amaçlıyordu. Aradan geçen beş yılın sonunda, birçok AB ülkesinin, çığ gibi büyüyen işsizlik ve giderek yükselen devlet borçları nedeniyle bu hedefi çoktan gözden kaçırdığı görülüyor.
Ancak AB şimdi, Lizbon’da kararlaştırılan aksiyon programını yeniden canlandırmak için yeni bir sıçrama planlıyor. Çıta bu kez de 2010 yılına kadar Birlik üyesi ülkelerde 6 milyon yeni işyeri oluşturmak ve %3 oranında, istikrarlı bir ekonomik büyüme hızı sağlamak gibi hedeflerle yine oldukça yükseklerde.
AB yetkililerinin beklentileri
AB Dönem Başkanı Lüksemburg’un Başbakanı Jean Claude Juncker, şu anda herşeyden önce reform planını ayrıntılarından ayıklayıp basite indirgemenin önem taşıdığını belirterek, reform planını ve acendasını biraz inceltip yeniden tanımlamak gerektiğini söylüyor.
Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso ise zirve öncesinde, ekonomik gelişme ve isdihdam konularının, birliğin gündemindeki önceliğiyle ilgili liderlerden kesin söylemler talep ediyor. Barroso, “Bu zirveden, AB’nin yeni bir başlangıca hazır olduğu sinyalini alacağımızı sanıyorum.” derken, üye devletlerin köklü birikimlerinden yararlanarak, gerekli ekonomik ivmeyi ve isdihdam düzeyini sağlamaya sonuna kadar kararlı olduğuna inandığını da sözlerine ekliyor.
Almanya’nın durumu
Almanya’nın İstikrar Paktı’nda öngörülen devlet borçlanması limitine uymakta sıkıntı yaşadığı ve bu yıl yine %3 sınırını aşacağı biliniyor. Olağan koşullarda Brüksel’in tuzlu yaptırımlarla cezalandırması gereken bu kural hatasından, Berlin’in icat edilen birtakım eğreti formüllerle üç yıldır fazla yara almadan kurtulduğu da sır değil.
Ancak bu kez Alman Maliye Bakanı Hans Eichel’in yıllardır süren çabaların sonucu, İstikrar Paktı’nın bir ölçüde esnetilmesini sağlamayı başardığı anlaşılıyor. Buna göre birlik maliye bakanlarının, bütçe açığını kapatmakta zorlanan üyelere, bu amaçla biraz daha fazla zaman tanınması yolunda bir değişikliği kabul ettiği belirtiliyor.
Birleşme gerekçesi
Almanya’nın birleşme sonrası doğu eyaletlerinin yapılanması için üstlendiği dev masrafların ve AB kasasına sağladığı milyarlar boyutundaki net katkının, İstikrar Paktı kurallarını çiğneme suçu için hafifletici sebep olarak geçerli saydırmayı başardığı kaydediliyor. Konsey Başkanı Juncker, liderlerin bu istisnai belirlemeyi onaylama konusunda zorluk çıkarmayacağını umuyor.
“Devlet ve hükümet başkanlarının bu konuda yeni bir tartışma başlatacağını sanmıyorum” diyen Jean Claude Juncker, zirve öncesi yaptığı nabız yoklamasından, bu buluşmada bir ayrışmanın yaşanmayacağı izlenimini edindiğini sözlerine ekliyor.