AB kalkınma stratejisini hayata geçirmek istiyor
18 Nisan 2006Avrupa Birliği ülkeleri kalkınma bakanları, Avrupa Birliği’nin kalkınmakta olan ülkelerle işbirliğinin daha etkili, bürokrasiden arınmış ve ekonomik hale getirilmesini hedefliyor. Bu alandan sorum Avrupa Birliği Komiseri Louis Michel, sorunun neden acil hale geldiğini şöyle anlattı: “Hükümet, icraati iyi, fakat genel durumu zayıf olan Tanzanya’ya yardım veren farklı ülkelerden her yıl 250 heyet kabul ediyor. Yani her 24 saatte bir başka bir heyet bu bunalmış yönetimin kapısını çalıyor. Her biri her seferinde farklı kurallar, koşullar ve niyetlerle. Bu durumda, Afrika’ya yardım edilen ülkelerin anlama zorluğu çekmesinden şikayet edenlere şaşmamak lazım.”
İsveç ya da Danimarka gibi Avrupa Birliği’nin kuzeyindeki ülkeler hala fazla işbirliğine kuşkulu bakıyor. Buna karşılık AB Komiseri Louis Michel, kendi hedefinin Brüksel’deki merkezde daha fazla yetki toplamak değil, sorunu çözmek olduğunu devamlı vurguluyor.
Alman Bakan’dan destek
Alman Ekonomik İşbirliği Bakanı Heidemarie Wieczorek-Zeul de Louis Michel’i destekliyor. Kendisinin de nihayet daha aktifleşmek konusunda sabırsız olduğunu belirten Wieczorek-Zeul, Avrupa Birliği içinde somut anlaşmalar sağlanamamış olmasına rağmen niyet birliğinden duyduğu memnuniyeti vurguladı. Alman Bakan, “Genel olarak, Avrupa Birliği’nin, Komisyon’un ve üye devletlerin uyumlu hareket etmesi konusunda gerçekten açık adımlar attık” dedi.
Kalkınma bakanlarının şu ana kadar aldığı somut karar, Afrika Birliği ve Afrika’daki benzer kurumların barış harekatlarını üç yıl boyunca 300 milyo Euro’yla desteklemek. Bu meblağın en büyük kısmı şu anda Sudan’ın Darfur bölgesindeki iç savaş ortamının izlenmesi ve yatıştırılması görevini üstlenen barış harekatına akıyor.
Ağırlık noktası Afrika
Alman Bakan Wieczorek-Zeul, Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği politikasının ağırlık noktasını, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Afrika’daki en yoksul ülkelerin kalkınmasının oluşturacağını anlattı. Bu arada Bakan, yardım veren ülkelerden ABD ve Asya ülkeleri gibi Avrupalı olmayanların sadece kendi çıkarları doğrultusunda yardım vermemeye ikna edilmesi gerektiğini de vurguladı. “Önemli olan kendi ham madde çıkarlarımız değil” diyen Wieczorek-Zeul, Kongo örneğini verdi:
“Çünkü bu ham maddelerin Afrika’nın geleceği, orada yaşayan insanlar ve yoksulluğun ortadan kaldırılması için kullanılması ve bu şekilde kalıcı bir kalkınmanın teşvik edilmesi de önem taşıyor. Bu nedenle, Avrupa Birliği ve üye devletlerin yanısıra bu diğer yardım veren devletlerin de bu anlamda etkilenmesi amacıyla birbirleriyle işbirliği yapması çök önemli.”
OECD’nin ölçütleri
Heidemarie Wieczorek-Zeul, hükümet dışı örgütlerin, sanayi devletlerinin kalkınma yardımlarını olduğundan daha iyi gösterdiği yönündeki eleştirisiniyse geri çevirdi. Wieczorek – Zeul, “Bu gerçekten saçma. Her ülke için ayni olan bir ölçüt var ve bu da OECD’nin her ülke için koyduğu ölçüt” deyi konuştu.
Paris’teki Ekonomik İşbirliği ve Kakınma Örgütü, OECD, devlet borçlarının affı ve tsunami felaketinden sonra olduğu gibi felaket yardımlarını da resmi kalkınma yardımı kabul ediyor. Kalkınma yardımı kuruluşları da bunu eleştiriyor. Alman bakan bu eleştiriye karşı çıkıyor. Wieczorek-Zeul, bu kaynakların da kalkınmakta olan ülkelerde rahatlama sağladığı için 2005 yılı bilançosunda yer almasının olağan olduğunu söyledi.