1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

20 Aralık 2012

Bugünkü Alman gazetelerinden, Rusya’nın yönetim şeklinin ve Almanların fakirleştiği iddialarının konu edildiği yorumları aktarmak istiyoruz.

https://p.dw.com/p/177Ce
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Süddeutsche Zeitung'un, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yönetim tarzını konu alan yorumunda şu satırlara yer verilmiş:

“Putin, Rusya'nın otoriter bir devlet olduğunu inkâr edebilir. Ama devletin, gücünü aldığı baskı mekanizmasını kullanmadığını kim iddia edebilir? Toplanma yasasının sertleştirilmesi, ‘Ajan Yasasının' çıkarılması, internete daha fazla müdahale ve muhalefet liderlerine daha da sert davranılması, halkın güvenini sarsmaya yarar. Bu bakımdan kitlelerin sokak gösterilerinden uzak kalması, umutlarının kırılmasıyla ve muhalefetin ne istediğinin kestirilemeyip başarısız kalmasıyla kısmen açıklanabilir.”

Münchner Merkur gazetesi sosyal yardımlaşma kurumlarının fakirlik raporunu konu alan yorumunda her yedi Almandan birinin fakir düşme tehlikesiyle karşı karşıya olmasının refah toplumuna yakışan bir durum olmadığını vurguluyor. Yorum şöyle devam ediyor:

“Gören insan, modern kölelikten farkı olmayan kiralık işçilik ve işçisini boğaz tokluğuna çalıştıran sömürücüler gibi aşırılıklar karşısında gözlerini yummamalı. Devlet, işsizlik ve sosyal yardım alarak yaşayanların parazit gibi kanını içenlere dur demeli. Ancak, Almanya'da fakirliğin rekor düzeye çıktığını ve gelir dağılımının ülke genelinde düzeltilmesi gerektiğini söyleyenler, bu ülkedeki gelişmiş sosyal devlet gerçeği karşısında gözlerini kapatamazlar. Küreselleşme çağında devlet iktisadi işletmeleri ek külfet altına sokmamaya özen göstermelidir. Sosyal yardımlaşma kurumlarıyla onların siyasi müttefiklerinin istediği olursa Almanya işte o zaman fakir düşer.”

Landeszeitung'un aynı konudaki yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

“Son haftalarda peş peşe yayınlanan fakirlik raporlarından adeta gına geldi. Amma bu, son derece sathi ve problemlin ciddiyetini hafife alan bir tavır olurdu. Raporlar metot farkları ve nüans açısından her ne kadar birbirinden ayrılsa da hepsinin demek istediği şey aynı: Sosyal uçurum derinleşiyor, orta halli zümrenin uykularını kaçırtan fakir düşme korkusu büyüyor, sosyal refah basamaklarında yükselme şansı azalıyor. Amma zenginlik ve fakirlik irsileşir, toplum bünyesindeki dayanışma hem işsizler gettosunda, hem de villaları çevreleyen yüksek duvarların ardında çatlak vermeye başlar ve Almanya'yı Almanya yapan orta sınıf erirse, işte o zaman alarm zillerini çalma zamanı gelmiş demektir.”

Konuyla ilgili son yorumu Die Welt gazetesinden aktarıyoruz:

“Sosyal yardım kuruluşları son yılların istihdam patlamasının, onlara muhtaç olanların sayısını azalttığını idrak etmeye yanaşmıyor. Sosyal yardımlaşma endüstrisinin, muhtaçların sayısındaki düşüşe rağmen genişlemesini sürdürmesi bu ekonomik branşın da dinamizmi hedeflediğini gösterir. Ülke genelinde asgari ücret, asgari emekli aylığı ve işsizlik yardımının arttırılması gibi tavsiyeler, sosyal teknokrasinin hangi enstrümanların hedeflerine daha iyi hizmet ettiğini müdrik olduğunu gözler önüne seriyor. Bütün dünyanın övdüğü istihdam piyasası reformlarının ve sosyal harcamaları istikrarlı bir düzeyde tutmak için alınan tedbirlerin geri alınmasını istiyorlar. Kısacası, işsiz sayısının beş milyonun üzerinde olduğu Almanya'ya dönülmesini özlemiş gibiler.”

 © Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Ahmet Günaltay