1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

2007 Göç Yasası ile hatırlanacak

Beria Jülide Danışman26 Aralık 2007

Göç, göçmenler ve uyum, 2007 yılında da Almanya’da gündemden düşmeyen konular arasında yer aldı. Geride bırakmaya hazırlandığımız yılın, Almanya’da yaşayan Türkler açısından bilançosunu Beria Jülide Danışman çıkardı.

https://p.dw.com/p/CgRT
Göç yasasında yapılan değişiklikler, Türk kökenli sivil toplum örgütlerinin tepkisini topladı.
Göç yasasında yapılan değişiklikler, Türk kökenli sivil toplum örgütlerinin tepkisini topladı.Fotoğraf: picture-alliance/ dpa

Almanya’da yaşayan Türkler açısından bakıldığında, 2007 yılına damgasını vuran konu yeni göç yasası oldu. Ağustos ayında yürürlüğe giren yasaya tepki gösteren Türk sivil toplum örgütleri, Uyum Zirvesi’nden çekildi. Göç yasası ile ilgili tartışmalar, Almanya’nın sınırlarını aşıp, Ankara’ya da uzandı.

Şubat ayında tartışılmaya başlanan yasanın en çok tepki toplayan maddesi, yeni evlenen eşlere Almanya’ya gelmeden önce Almanca öğrenme zorunluluğu getirilmesi oldu. Almanya Türk Toplumu Genel Başkanı Kenan Kolat, aile birleşimini zorlaştıran bu maddenin, insanların canını yaktığını belirtiyor: “Bir çok kişi eşini getiremiyor, ya Almanca testini başaramıyorlar, ya da Almanca testini başarabilmek için gereken kursa katılma olanağı bulunamıyor. Biz tabii ki, insanların Almanca öğrenmesini istiyoruz, hatta gelmeden öğrenmelerine de kimse karşı değil. Ama bunu bir koşul olarak koyduğunuz zaman iş değişiyor.”

Merkel geri adım atmadı

İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, “Çok şey istemiyoruz, 250 kelime Almanca nerede olsa öğrenilir" sözleriyle yeni Göç Yasası'nı savundu.
İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, “Çok şey istemiyoruz, 250 kelime Almanca nerede olsa öğrenilir" sözleriyle yeni Göç Yasası'nı savundu.Fotoğraf: AP

Zorunlu evliliklerin engellenmesi için, yasaya göre, eşin en az 18 yaşında olması gerekiyor. Yeni yasada ayrıca, Almanya’daki eşin yeterli geçim kaynağına sahip olması koşulu aranıyor. Almanca öğrenme zorunluluğunun özellikle Türkiye’den gelecek eşleri kapsadığını savunan Türk dernekleri, yasayı ayrımcılık olarak değerlendirdi ve bu maddelerde değişiklik yapılmasını talep ettiler.

Tepkilerini, Başbakan Angela Merkel’e yazdıkları mektupla dile getirdiler. Ancak, Merkel hükümeti, yasada geri adım atmadı. Hristiyan Demokrat İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble’nin bu tepkilere, bir televizyon programında verdiği cevap ise “Çok bir şey istemiyoruz, 250 kelime Almanca nerede olsa öğrenilir” oldu.


Yasanın haziran ortasında Federal Alman Parlamentosu’nda kabul edildiği sıralarda, Başbakanlık’ta İkinci Uyum Zirvesi’nin hazırlıkları yapılıyordu. Aralarında Almanya Türk Toplumu’nun da bulunduğu dört Türk çatı örgütü, göç yasasına tepkilerini, bu kez, Uyum Zirvesi’ni boykot ederek gösterdiler. Bu tutumu eleştiren Başbakan Angela Merkel, diğer yandan diyaloğa açık oldukları mesajını verdi: “Birincisi, Federal Hükümet’e ültimatom verilemez. İkincisi, Federal Hükümet, açık ve herkese el uzatan bir politika izler. Herkesi, bu değişim sürecine katılmaya davet ediyoruz. Ve bu süreci devam ettireceğiz.”

Türkler’in boykotu

Dört Türk çatı örgütü, göç yasasına tepkilerini, Başbakanlık’ta yapılan İkinci Uyum Zirvesi’ni boykot ederek ortaya koydular.
Dört Türk çatı örgütü, göç yasasına tepkilerini, Başbakanlık’ta yapılan İkinci Uyum Zirvesi’ni boykot ederek ortaya koydular.Fotoğraf: AP
Merkel, İkinci Uyum Zirvesi'nden sonra Almanya’da yaşayan 15 milyon göçmene “fırsat eşitliği” sözü verdi.
Merkel, İkinci Uyum Zirvesi'nden sonra Almanya’da yaşayan 15 milyon göçmene “fırsat eşitliği” sözü verdi.Fotoğraf: AP

Türk derneklerinin boykot ettiği İkinci Uyum Zirvesi’ni, Başbakan Merkel, büyük bir başarı olarak değerlendirdi. Zirvede, göçmenlerin Alman toplumuna uyum sağlaması için önlemler içeren, Ulusal Uyum Programı kabul edildi. Başbakan Merkel, bu programla, Almanya’da yaşayan 15 milyon göçmene “fırsat eşitliği” sözü verdi: “Çoğu gayet iyi uyum sağlamış durumda. Bazılarında ise sorunlar yaşıyoruz. Bu kabul edilemez. Ülkemizdeki her vatandaş eğitim alması, kendini geliştirmesi ve hayatını refah içinde sürdürmesi için aynı fırsatlara sahip olmalıdır.”

Berlin’in Ulusal Uyum Planı

Alman hükümeti uyum planına 750 milyon euro ayırdı.
Alman hükümeti uyum planına 750 milyon euro ayırdı.Fotoğraf: AP

Ulusal uyum planına göre, örneğin, Federal Hükümet, her yıl bütçeden Almanca kursları ve eğitim için 750 milyon euro ayıracak, sanayi ve ticaret odaları göçmen kökenlilere daha fazla istihdam yaratmak için çaba harcayacak. Alınan bu önlemler sonucunda gelinecek nokta ise, 2008 sonbaharında düzenlenecek 3. Uyum Zirvesi’nde masaya yatırılacak.

Türkler’in Alman toplumuna uyum sağlaması gerektiği görüşünü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da paylaşıyor. Nitekim, Nisan ayında Hannover’de, Başbakan Merkel ile yaptığı görüşmede de bunu dile getirdi: “Tabii Almanya’da yaşayan vatandaşlarımızın, özellikle entegrasyon konusundaki hassasiyetimizi, bu konuda her türlü desteği vermeye hazır olduğumuzu söyledim, nerede aksamalar varsa, bunları birlikte gidermeye Türkiye olarak hazır olduğumuzu tekrarladım.”


Türk hükümetinin rahatsızlığı

Türkiye'nin Almanya'da çıkarılan Göç Yasası'ndan duyduğu rahatsızlık, Göç ve Uyumdan Sorumlu Federal Devlet Bakanı Maria Böhmer’in Ankara ziyaretinde de ifade edildi.
Türkiye'nin Almanya'da çıkarılan Göç Yasası'ndan duyduğu rahatsızlık, Göç ve Uyumdan Sorumlu Federal Devlet Bakanı Maria Böhmer’in Ankara ziyaretinde de ifade edildi.Fotoğraf: AP

Erdoğan, her türlü katkıya hazır olduklarını Göç ve Uyumdan Sorumlu Federal Devlet Bakanı Maria Böhmer’in Ankara ziyareti sırasında da tekrarladı. Ancak, Ankara’da Böhmer’i ağırlayan Türk hükümeti, göç yasasından duyduğu rahatsızlığı saklamadı. Yurtdışında yaşayan Türklerden Sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu’nun da belirttiği gibi, Türk hükümetinin rahatsızlığı, başka ülkelere uygulanmayan bir yöntemin Türklere uygulanmasından kaynaklanıyor. Nitekim, Eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer de, Cumhurbaşkanı Horst Köhler’e bir mektup göndererek, göç yasasından duyulan rahatsızlığı ifade etmişti.

Ankara’da göç yasasını savunan Böhmer, Almanya’nın “uyum ülkesi” olarak nitelendiriyor: “Ülkemizde 15 milyon göçmen yaşıyor. Almanya’ya geldiler, yani buraya göç ettiler, burada aile kurdular, çocukları, torunları oldu. Uzun vadede burada kalacaklar. Bu şu anlama geliyor: Bizim için uyum politikası esastır. Bu nedenle, Almanya’nın bir uyum ülkesi olduğunu açıkça ifade ettim.”


Müslümanların temsili tartışması

Merkel, “camilerin minareleri, kiliselerin kulelerinden daha yüksek olamaz” değerlendirmesiyle yeni bir tartışma başlattı.
Merkel, “camilerin minareleri, kiliselerin kulelerinden daha yüksek olamaz” değerlendirmesiyle yeni bir tartışma başlattı.Fotoğraf: AP

Almanya’da göçmenler denince, İslamiyet ve dolayısıyla, Müslümanlar’ın topluma uyum sağlamasına ilişkin tartışmalar da, gündemden düşmüyor. Bu çerçevede, Almanya’da yaşayan yaklaşık 3 buçuk milyon Müslümanla diyalog kurulmasını hedefleyen İslam Konferansı’nın ikinci zirve toplantısı 2 Mayıs’ta yapıldı. Bu kez zirveye, Almanya’da Müslümanları kim temsil ediyor veya kim temsil edebilir tartışmalarının gölgesi düştü. Zira, geçtiğimiz Mart ayında dört Müslüman örgüt tarafından kurulan Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi, ülkedeki Müslümanları temsil edecek bir kuruluş olarak kabul edilmek istiyordu. Ancak, İslam Konferansı’na ev sahipliği yapan Almanya İçişleri Bakanı Schaueble, bunu zirve sırasında da reddetti:”Elbette, örgütleri ile Müslümanlar’ın yüzde 10’unu, 15’ini temsil edenler, İslam adına konuştuklarını iddia edemezler.” Almanya’da yaşayan Müslümanlarla başlatılan diyalog sürecinin devam etmesi gerektiğini belirten Schaeuble, zirvenin olumlu bir bilançosunu çıkardı.

Merkel’den minare-kule karşılaştırması

Müslümanlarla başlatıldığı ifade edilen diyalog sürecine rağmen, 2007’de Köln, Berlin, Frankfurt Main’de cami inşa edilmesi planlarına tepkiler de devam etti. Başbakan Angela Merkel’in partisi Hristiyan Demokrat Birlik’in Aralık ayı başında yapılan kurultayında, “camilerin minareleri, kiliselerin kulelerinde daha yüksek olamaz” şeklindeki sözleri ise bu tartışmalara yeni bir boyut kazandırdı.